Şuanda 200 konuk çevrimiçi
BugünBugün3664
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11388
Bu ayBu ay11388
ToplamToplam10479812
Yanlışlar doğrular PDF Yazdır e-Posta


Geçmişle ilgili olarak yoğun yanlış bilgi bulunuyor. Kendimle ilgili olarak da benzer durum bulunuyor. Nereden nasıl çıkıyor, bilmiyorum. Muhtemelen birisi bir şey söylüyor, ağızdan ağza değişerek geçiyor ve böyle gidiyor.

İki tanesini hiç duymamıştım, düzelteyim.

Birincisi; 1971 yılı Ocak ayında Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (DEV-GENÇ)’in merkez yayın organı İleri’nin 6. ve son sayısı yayınlandı. Bunun yazı işleri sorumlusuydum, ek olarak Ankara içinde dağıtımından da sorumluydum.

Ardından THKP-C’nin gayrı resmi yayın organı sayılan Kurtuluş gazetesini Ali Orhan Yücelalp ve İlhan Kalaylıoğlu ile birlikte yayınlanmasında çalıştım. İlk sayıda Mahir Çayan’ın Devrimde Sınıfların Mevzilenmesi yazısı yayınlanmıştı.

Gazeteyle birlikte Kurtuluş Yayınları’nda broşür çıkarılıyordu. Yusuf Küpeli’nin yazdığı (o yıllarda adet olduğu üzere yazar adı yoktu) 1965-1971 Türkiye’de Devrimci Mücadele ve Dev-Genç yayınlandı.

12 Mart darbesinden sonra Ankara Kızılay yakınındaki büroyu kapatmak zorunda kaldık. Bu sırada Mahir Çayan’ın yazarı olduğu Kesintisiz Devrim I broşürü de basılmıştı ancak darbe sonrasında polis broşüre Baylan Matbaasında el koyacaktı.

1974 yılında kurulan ve daha sonra Acilciler olarak bilinen örgütten benim dışımda gazete ile bağlantısı olan yoktu. Zaten 1971 yılında ne İlker Akman ne de Yüksel Eriş ile tanışmıyordum. İlker ile 1973 yılında tanıştım. İkimiz de aynı üniversitedeydik (ODTÜ) ama İlker SFK (Sosyalist Fikir Kulübü) üyesi olmadığı için tanışmamız da geç olacaktı. Yüksel’i de İlker vasıtasıyla tanıdım. Yüksel’in okuduğu ve Beşevler’de bulunan Gazi Eğitim Enstitüsü ile hiç bağım olmadı.

İkinci konu 21 Nisan 1980’deki cezaevi firarıyla ilgilidir. Bir arkadaş bu firarı anlatan bir kitaptan bölümler okudu; doğrular da vardı, yanlışlar da.

Hapishane arabasının şoförüyle önceden hiç ilişkimiz yoktu. Şoförün hapishaneden adliyeye giderken yol değiştirmesi kendi inisiyatifiyle verdiği bir karardır. Araba hareket etmekte geç kalmıştı, bu nedenle Yenikapı’dan sahil yoluna sapacağına kestirmeden doğru gidecekti.

Bu yol değiştirme planımızda yoktu bu nedenle de şaşırdık. Normalde araba sahil yoluna sapacak ve arkadan adliye binasına yokuşu çıkarak gidecekti. Firar o zaman için planlanmıştı, beklenmedik durum ortaya çıkınca ana caddede Dikilitaş civarında jandarmaları rehin alıp trafikte durup kalkan arabadan atlamak zorunda kalacaktık.

Kaçacağımızdan sadece adli mahkumların yerine geçen bizleri görmezlikten gelen kapıaltı gardiyanının haberi vardı. O kadar! Ona da anlaştığımız gibi daha sonra siyah-beyaz bir televizyon alacaktık.

Şoför konusunu ilk kez duyuyorum.

Bu bilginin hiç önemi bulunmuyor. Önemli olan 21’i siyasi toplam 23 kişinin kaçmasıydı; ama şöyle ama böyle…

 

Yine de doğrusu bilinsin daha iyi olur.