Şuanda 267 konuk çevrimiçi
BugünBugün3695
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11419
Bu ayBu ay11419
ToplamToplam10479843
Yangında iki davranış tarzı PDF Yazdır e-Posta


Başka konuda yazmayı isterdim ama hemen herkes –haklı olarak- şu sıralar orman yangınlarından başka konuyla ilgilenmiyor.

Öncelikle belirtmek gerekir; ülkenin orman yangınları konusunda deneyimsiz ve söndürmede yetersiz olduğu fazlasıyla ortaya çıktı. “Avrupa’da şöyleyiz, dünyada böyleyiz” gibi övünmeler boş laftır. Pratiğe bakılır ve pratik de ortadadır.

Bodrum’da yangının yerleşim yerlerine çok yaklaştığını ve yurttaşların da ellerinde yangın söndürme cihazlarıyla itfaiyecilere yardım ettiğini okuyunca doğrusu garibime gitti. İnsanların yardım etmek isteği güzel de bu kadar yaygın ve şiddetli yangına karşı 15-20 ve belki de fazla yangın söndürme cihazıyla ne yapılabilir ki?

Normal olarak insanların kendilerinden yardım istenmedikçe karışmaması, öncelikle kendilerini güvenliğe almaları beklenir.

Bunu Almanya’da değişik yerlerde şahit olduğum bina ve arazi yangınlarından biliyorum. Bunlar bizde olanına göre küçük sayılırdı ama insanlarla polis ve itfaiyenin davranış tarzı öğreticiydi.

Yangın yerinin çevresindeki geniş bir alana kimsenin girmesini istemiyorlardı ve insanlar da buna uyuyordu.

Bu alana insanlar girerse, isterse yardım amaçlı girsinler, itfaiyenin bir de bu insanlara dikkat etmesi gerekecekti. İnsanlar yardım etmek isteseler bile gerçekte yapılana engel olacaklar, itfaiyenin hareket kabiliyetini kısıtlayacaklardı.

İtfaiyecilerin özel elbiseleri vardır, bu nedenle ateşe epeyce yaklaşabilirler ama böyle elbisesi olmayan da aynısını yapmaya kalkarsa yanar.

Almanya’da insanlar bunu bildikleri için –kendilerinden istenilmedikçe, ki istendiğini hiç duymadım- karışmazlar. Alevlerin arasına itfaiyeci girer, gönüllü yardımcılar değil…

Ek olarak insanlar yangını söndürmekle görevli olanların bu işi bildiklerini, gerekli eğitimi aldıklarını düşünürler. Bu nedenle de kendilerine nasıl davranmaları gerektiği anlatıldığında buna uyarlar. İşin uzmanına akıl öğretmeye kalkmazlar.

Bizde genellikle tersi olur. Herkes her şeyi bildiğini sandığı için sürekli akıl verir.

Bodrum Belediye Başkanı rica ediyor: mecbur kalmadıkça arabanızla yola çıkmayın. Yangın söndürme ekiplerinin serbest hareket edebilmesi için yolların tıkalı olmaması gerekir.

Adam haklı ama bunun için rica edilmez ki… O bölgenin valisi bulunmuyor mu? Böyle bir durumda ne yapılacağını bilmek için uzman olmak da gerekmez. İtfaiyeye sorar ve alanın büyüklüğünü saptarsınız. Ardından bütün arabaların en geç şu saate kadar bu alan dışına çıkarılması gerektiğini açıklarsınız. Bu saatten sonra yola çıkanı da durdurur ve ceza kesersiniz veya geri çevirirsiniz.

Bunun için tabii orman yangınının nasıl yayılabileceğini tahmin etmek ve en kötü ihtimali de düşünerek gelişmeyi biraz önceden görebilmek gerekiyor.

Geçtiğimiz yıllarda İstanbul’da kaç kere oldu: itfaiye arabaları yol üzerine park etmiş taşıtlar nedeniyle sokaktan geçemeyip yangına müdahale edememişti.

Türkiye’nin büyük yangın söndürme uçakları bulunmuyor. Ukrayna ve Rusya yangına karşı birkaç uçak göndereceklerini söylemişler. Sorun sadece bu tür uçakların önceden alınması değildir. Personeli eğiteceksiniz. Pilot filanca bölgedeki büyük bir yangında nereden su alacağını bilecek; bunlar önceden düşünülmek zorundadır ve eğitime dahildir. Bunun da eğitimi herhalde en az 6 ay sürer. O uçakları o ülkelerin tecrübeli pilotları kullanacaktır, küçük uçak kullanmasını bilene o uçağı teslim edemezsiniz.

Bu yangınlardan öğrenip, eksikleri görüp, tamamlar mıyız?

Hiç sanmıyorum!