Şuanda 81 konuk çevrimiçi
BugünBugün3621
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11345
Bu ayBu ay11345
ToplamToplam10479769
Afganistan'da halk savaşı PDF Yazdır e-Posta


Taliban ülkenin önemli kentlerinden Kunduz’u da ele geçirdi. Afganistan ordusu ve ABD yıllardan beri kırsal alanın denetimini Taliban’a bırakmış ve büyük kentlerin savunulmasını öne çıkarmıştı. Bu tutum yıllardan beri halk savaşı örneklerinde yaşanılanın benzeridir. Sonunda kırlarda egemen olan –uzun sürebilir- kentleri de ele geçirmeye başlar.

Taliban benzerini Kızıl Ordu karşısında kazandığı başarıda da göstermişti.

Birinci sonuç: halk savaşı hakkında sayfalarca yazı yazılarak bu savaş yürütülmez ve hatta başlanılamaz bile… Bu savaş yapılır ve yaşanılan pratikten öğrenilerek halk savaşı teorisinde değişikliklere gidilir. Bu pratiği yaşayamamış olanlar bu değişiklikleri anlayamazlar.

İkinci sonuç: ABD ve ülkedeki müttefiklerinin –bunların arasında Türkiye de bulunuyordu- savaşın Afganlaştırılması çabası yeterince sonuç vermemiştir. ABD aynı yöntemi Vietnam’da da denemiş ama başarılı olamamıştı.

Bu yöntem ülkede merkezi yönetimin, ordu ve polisin güçlendirilmesi ve bazı reformlarla nüfusun desteğinin kazanılmasına dayanır. Hiç başarılı olunamadığı söylenemez ama bu başarı savaşın kazanılması için yeterli olmamıştır.

Üçüncü sonuç: Taliban’ın yıllardan beri verdiği yabancı işgale karşı ulusal kurtuluş savaşı mıdır?

Buna büyük ihtiyatla “evet” denilebilir.

Nedeni ise, Afganistan’da ne oranda ulus bulunduğuyla ilgilidir. Bir ülkede devletin bulunması, ulusun da bulunduğu anlamına gelmez.

1960’lı yıllarda Che Guevara ve beraberindekiler benzerini Kongo’da yaşamıştı. Lumumba’nın darbe ile devrilmesi ve öldürülmesinin ardından ülkede iç karışıklıklar başlamış, Che ile Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi’nden bir kişi 200 askerle birlikte ulusal kurtuluş savaşı başlatmak için Küba’ya gitmişti.

Che, daha sonra, Kongo deneyini başarısızlık olarak nitelendirecek ve Kübalılar girdikleri çatışmalardan sonra bir şey yapamadan geri dönecektir.

Nedeni, Kongo’da ulus yoktur. Halk değişik aşiretler arasında bölünmüştür. Bunlar genellikle birbirine düşmandır ve aralarında sürekli savaş vardır.

Böyle bir ülkede dışarıdan gelen bir gücün ulusal kurtuluş savaşı örgütlemesi düşünülemez.

Afganistan’da da Taliban değişik grupların birleşmesinden oluşmaktadır ve yabancı işgal sona erdiğinde bunlar arasında savaş başlayacaktır.

Tıpkı Kızıl Ordu’nun ülkeden çekilmek zorunda kalmasının ardından yaşanan savaş gibi…

Ek olarak Taliban ile değişik dinci örgütlenmeler arasında savaş yaşanması da büyük ihtimaldir.

Mesela bir süreden beri ülkede El Kaida ile İslam Devleti arasında çatışma yaşanmaktadır. “İkisi de selefi, bunların sorunu nedir?” diye sorarsanız, politik islamı biraz olsun öğrenmenizi öneririm.

Bazı yorumculara göre Türkiye Kabul havaalanının korunmasını üstlenecek ve kaçınılmaz olarak Taliban ile karşı karşıya gelecektir. Ülkede zaten bulunan TC askerlerinin sayısı artırılmayacak, bunun yerine Suriye’deki cihatçıların bir bölümü Afganistan’a gönderilecektir.

Olabilir!

İkisi de cihatçıdır, ikisi de İslam devleti istiyor, o zaman neden çatışsınlar, diye sorarsanız; yukarıdaki önerimi tekrarlamakla yetineceğim.

Son sonuç: Afganistan’dan ayrılıp İran üzerinden Türkiye’ye gelmeye çalışan ve bir bölümü de gelen insanların –yüzdesi bilinmemekle birlikte- bir bölümünün ABD işbirlikçisi olduğu söylenebilir. Taliban ilerlediği zaman bu insanlar için ülkesinden gitmekten başka yol kalmamaktadır.

Hatırlanacak olursa benzer durum Vietkong’un zaferinden sonra Vietnam’da da yaşanmış, çok sayıda Vietnamlı ülkeyi terk etmiş ve bunların önemli bölümünü ABD almıştı.

Kolayca düşünebilirsiniz: Afganistan’dan gelenlerin büyük bölümü cihatçı olsaydı, Taliban yanlısı ya da ona yakın olurlar ve ülkeden ayrılmalarına da gerek kalmazdı.

Buradan cihatçılar aralarında anlaşabilir sonucu kolayca çıkarılamaz ama anlaşmaları daha mümkündür denilebilir.

Her durumda cihatçının saf değiştirmesi, bir tür cihatçıdan başka bir türe geçmesi, cihatçı olmayanın saf değiştirmesinden daha kolaydır.

Taliban güçlendiği ve ülkeyi ele geçirdiği oranda cihatçı bile olsalar kendisine karşı olanları öldürecektir. Ya da bunlar en azından öldürülme tehdidi altındadır.

 

Zamanla ve sırasıyla…