Şuanda 88 konuk çevrimiçi
BugünBugün3627
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11351
Bu ayBu ay11351
ToplamToplam10479775
İlginç bir söyleşi oldu PDF Yazdır e-Posta


Fransa’da 1980 öncesi Türkiye’sindeki silahlı mücadele hareketleri hakkında doktora yapan bir arkadaşla üç saat kadar süren ilginç bir söyleşi yaptık. O sordu, ben cevapladım ama söyleşinin ilginçliği iki tarafın da yeni bilgiler öğrenmekten öteye konulara daha farklı bakmaya başlaması oldu.

Örgütün kuruluş tarihini, 1974’te neden THKP-C kökenli bir örgüt kurmaya karar verdiğimizi anlattım. THKP-C davasından afla hapisten çıkanlar bu örgütü savunmuyorlardı, savunuyormuş gibi görünüyorlardı.

TDAS neden yazıldı?

Çünkü Kesintisiz Devrim II-III’ün yeterli olmadığı görüşündeydim. Emperyalizm analizi konusunda yeterli değildi, ek olarak yaşanılan tecrübe çerçevesinde politik kitle çalışmasına (buna tali mücadele biçimleri deniliyordu) daha fazla önem verilmesi gerektiği görüşündeydim. Diğer arkadaşlar da aynı fikirdeydiler.

TDAS’ta yer alan “silahlı eylem tali mücadele biçimleriyle birlikte silahlı propagandaya dönüşür” belirlemesi bunu ifade ediyordu.

Kesintisiz Devrim II-III temelinde hareket ediyorduk ama bunun anlamı orada yazılanı aynen tekrarlamak değildi. Çıkışımız orasıydı ama orada kalmıyorduk.

Bu konuda sorulu cevaplı konuşurken ilginç bir belirlemeye ulaştık: normal olarak silahlı mücadele örgütleri ses getiren silahlı bir eylemle çıkış yaparken, biz kitapla çıkış yapmıştık.

Eylem yaparsanız ve ardından eylem bildirisiyle bunu duyurursunuz ama kitap başka bir şeydir.

Türkiye Devriminin Acil Sorunları’nın bu kadar etkili olacağının, tanınacağının 1975 yılında ne yazarı ne de başka arkadaşlar tarafından öngörülmesi mümkün değildi. Gerçek başlık TDAS (1) idi çünkü bunu tümüyle Türkiye tarihinin değerlendirilmesine ayrılacak olan ikincisi izleyecekti. Hapishanedeyken 30 daktilo sayfası kadar yazdım, dışarı çıkardım, ardından sürgünler ve kaçış dolayısıyla gerisi yazılamadı.

Yıllar sonra kim olduğunu hatırlamadığım bir arkadaş bu metni postayla bana iletecekti. Bu metindeki görüşleri aradan geçen zaman içinde değişik yazılarda parçalı olarak zaten ifade etmiştim.

Bir silahlı mücadele hareketi olarak büyük çıkışımız kitapla olacaktı.

Hiçbir zaman büyük silahlı eylemlerin örgütü olmadık. Söyleşide de belirttiğim gibi eylem yönünden MLSPB ve Eylem Birliği bizden ileridedir. Buna rağmen yaygın örgütlenmeye ulaşmamızın nedeni teorik düzey ve politik kitle çalışmasına önem verilmesi nedeniyledir.

Kendi yaptığımız tespite yeterince uymadık. Eylemlerin propagandasına daha fazla önem vermemiz gerekirdi.

Propagandada birkaç aracı birden kullanabildiğimiz için sıkıntımız olmadı ama kendi propagandamızı yapmaya daha fazla ağırlık vermeliydik.

Propagandamızı daha çok başkaları yapacaktı.

Hürriyet gazetesi bazen örgütü bazen da beni ve Belma’yı kafaya takar ve manşetten yayın yapardı. Yazdıklarının çoğu doğru değildi ama insanlar sürekli olarak örgütü duyuyorlardı.

Devrimci Yol’un büyük katkısını da belirtmek gerekir. Bizi adını duymadığımız kasabalara kadar tanıtacaktı. Tanıtım aleyhimizdeydi ama bu sayede duymayan da yoktu.

İlk politik çıkış yapan örgüt olduğumuz için sonraki her eylem biz yapmasak bile bir dönem bize yazıldı. Yapmadığımız eylemi sahiplenmiyorduk, sessiz kalıyorduk. Eylemin propagandası yapanın sorumluluğundadır, yapanın ilgilenmesi gerekir.

Söyleşiyi yapan arkadaş daha önce MLSPB ile çelişkili olduğumuzu düşünmüş, bunun doğru olmadığını açıkladım. MLSPB ile hemen hiç ilişkimiz olmadı. Ne onlar bizden etkilendi, ne biz onlardan. Bizim sürekli takıştığımız örgüt Devimci Yol idi. O kadar ki bu örgüt teorik görüşlerini bizimle yaşadığı tartışma içinde şekillendirecekti. Oğuzhan Müftüoğlu örgüt adı vermeden yaptığı uzun bir söyleşide bunu açıkça belirtir.

Her örgütün tarihi başka örgüt ya da örgütlerle birlikte incelenmelidir. Politik bilimde ve sosyolojide bu karşılaştırmalı yöntem önemlidir. Acilciler’in tarihi Devrimci Yol’u, onların tarihi bizi etkilemiştir.

Acilciler derken TDAS’ı savunan herkesi kastediyorum.

Bir kitapla çıkış yapan ve aradan yıllar geçtikten sonra da eylemleriyle değil kitabıyla hatırlanan, kitabın adının bir kelimesi örgütün adı olmuş bir silahlı mücadele hareketi…

İlginç gerçekten…

TDAS’ı, 40 yıl sonra yazılan güncellemeyi (40 Yıl Sonra TDAS) ve diğer yazıları toplu olarak tek kitapta bastık. Satılıp neredeyse tükendi ve internette yer verdik. Sitede başka kitaplar da yer aldığı için ikinci sayfaya bakılması gerekiyor.

www.tdas1.blogspot.com