Şuanda 107 konuk çevrimiçi
BugünBugün3633
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11357
Bu ayBu ay11357
ToplamToplam10479781
Avrupa'da solun krizi yaygınlaşırken... PDF Yazdır e-Posta


Avusturya’nın ikinci büyük kenti Graz’da komünist partisi belediye seçiminde birinci parti oldu. Bu başarı önemlidir ama sol partilerin genel seçimlerde aldığı ve alması beklenen kötü sonuçları ortadan kaldırmıyor.

Almanya’da Sol Parti oylarının yaklaşık yarısını kaybederek yüzde 5 barajını aşamadı ancak üç doğrudan adaylığı kazandığı için yüzde 5 almış sayıldı ve federal parlamentoya girebildi. Oy oranı yüzde 8-10 olan partinin bu duruma düşmesi büyük başarısızlıktır.

15 yıl kadar önce PDS (Demokratik Sosyalizm Partisi), SPD’den ayrılanlarla birleşerek Sol Parti olmuştu. Birleşmenin ardından SPD’nin oy oranı azalmış, Sol Parti de yüzde 8-10 düzeyine yerleşmişti.

Aradan 15 yıl geçtikten sonra sanki eski duruma geri dönüldü: SPD genel seçimde oylarını artırarak ve CDU’yu da geçerek birinci parti olurken, Sol Parti –PDS’in son yıllarında olduğu gibi- yüzde 5 civarına geriledi.

ÇEKYA’da (eski adıyla Çek Cumhuriyeti) komünist partisi Avrupa ülkelerinde en güçlü parti durumundaydı. Oy oranı yüzde 15’e kadar çıkmıştı. Önümüzdeki hafta yapılacak genel seçimde partinin yüzde 5 barajını geçemeyeceği tahmin ediliyor. Belki geçer ama böyle bile olsa oy oranında büyük düşme var.

Yunanistan Komünist Partisi’nden hiç söz etmemek yerinde olur. Bu parti ülkedeki faşist Altın Şafak ile aynı oy oranına sahip, bazen geride bile kalabiliyor. Yüzde 5 civarında sabit bir kitlesi var ve artmıyor. Bu ülke önemli ekonomik kriz yaşadı, genel grevler oldu ama komünist partisinin durumu değişmedi.

Avrupa Sol Partisi derseniz adı var kendisi yok durumdadır. Sol Parti’den biraz önce kurulan ve temelini PDS ile İtalyan Komünist Partisi Yeniden Kuruluş’un (Rifandazione) oluşturduğu bu parti ilk yıllarda faaldi, sonra bu faaliyet kayboldu.

İKP Yeniden Kuruluş Avrupa’nın güçlü partilerinden birisiydi. 20 yıl kadar önce güçlü olan Sosyal Forum Hareketi’yle iyi bağlara sahipti. Bir süre sonra kurulan hükümetin ortaklarından birisi oldu, ardından hızlı düşüş yaşadı ve neredeyse ortadan kalktı.

Dönemin İtalyan hükümeti ABD’nin ikinci Irak savaşını destekliyordu ve komünistler de savaşa karşı bir parti olarak hükümet içindeydi.

Her parti düşüş yaşayabilir ama bunlar kötü düştüler.

Şu veya bu ülkedeki sol partilerde kıpırdanmalar olabilir ama bu yükselişler genel gerilemeyi ortadan kaldırmıyor.

Konuyla ilgili değişik açıklamalar bulunuyor. Buraya kadar anlatılanlar da durum tespitidir ve tabii ki önemlidir. Var olanı hayale kapılmadan olduğu gibi görmezseniz, mevcut durumdan kurtulma şansınız yoktur.

Konuya daha iyi bildiğim Almanya ile sınırlı olarak yaklaşacak olursak…

Bu ülkede –Türkiye’dekinin aksine- SPD’ye bağlanmış “sol umutlar” bulunmuyor ya da daha azdır diyelim.

Ek olarak Sol Parti’nin dışında DKP (Almanya Komünist Partisi) ve MLPD (Almanya Marksist Leninist Partisi) de bulunuyor. Varlıkları yüzde 1’in altındadır, 1’den çok 0’a yakındır bile denilebilir.

Solun sınıf partisi anlayışıyla gelişebilmesi mümkün görünmüyor.

Sendikaların durumu ortadadır. Almanya’da sendikal hareket dünyada en iyi örgütlenenler arasındadır ve Alman Sendikalar Birliği (DGB) genelde SPD yanlısıdır. Başka ülkelerdeki kadar olmasa bile zayıfladılar.

DKP yıllardan beri işçilere çağrılar yapıyor ama duyan yoktur.

Sol Parti’nin DKP ile yakınlaşmasıyla sorun çözülemez.

Sol Parti başlangıçtan itibaren kendisini marksist parti olarak tanımlamadı ama işçilerin, emekçilerin, yoksulların partisi olacağını ilan etti.

Sol Parti, SPD ile Yeşiller’in uygulamaya soktuğu Hartz IV yasası ile doğdu denilebilir. SPD şimdi bu yasayı kaldırmak istiyor.

Sol Parti’nin Almanya için önemli konularda ya görüşleri zayıftır ya da kağıt üzerinde kalmakta, üyeler tarafından yeterince ciddiye alınmadığı için uygulanamamaktadır.

Almanya için ekoloji önemlidir ve Yeşiller’deki yükseliş de –başbakan adayı kadının vahim hatalarına rağmen- özellikle buradan kaynaklanmaktadır.

“İklim krizinin sorumlusu kapitalizmdir” söylemi inandırıcı değildir.

İnsanlar reel sosyalizmde nasıl bir çevre felaketi yaşandığını biliyorlar.

Çevre kirliliği konusunda en büyük sorun gereksiz tüketimdir. Hava kirliliğinde büyük baş hayvancılığın payı otomobil kullanımından az değildir. Bir partinin bunu cesaretle gündeme getirmesi –araştırmaların rakamları ortadadır- ve gerekli önlemleri savunması gerekir. Bunların başında et tüketiminin azaltılması geliyor ama “tepki toplarız” gerekçesiyle sesini çıkaran bulunmuyor.

Sol Parti’nin savunduğu, insanların asgari gelir düzeyinin yükseltilmesi önemlidir ve doğrudur ama bunun yeterli olmadığı görülmektedir. Genel bir anti kapitalizm söylemiyle bir yere gidilmiyor.

PDS’in başarısı –beş yıl Frankfurt gibi önemli bir kentte il yönetiminde bulundum- işçi sınıfı partisi olmamasından kaynaklanıyordu. İşçi sınıfını dışlamıyordu ama taraftarları özellikle işçilerle orta kesim arasında yer alıyordu. Bunları da işçi sınıfından sayacak olursanız, işçilerin fabrikalarda çalışmayan kesimine daha iyi seslenebiliyordu.

Bu kesimin eğitim düzeyi yüksektir. PDS’in de entelektüel düzeyi iyiydi.

Sol Parti ise –SPD’den katılanlarla birlikte- bildiğimiz anlamda işçileşti ve tahminime göre SPD’deki değişimle birlikte bu parti gidenlerin bir bölümünü geri aldı.

Yeşiller de aldı…

Sol Parti Covid-19 aşısı konusunda daha aktif tavır alabilirdi ama “aman aşı karşıtları kızmasın” düşüncesiyle durumu idare etmeyi seçti.

Sol Parti entelektüel düzey bakımından PDS’in gerisindedir. Durum tespitlerini iyi yapmakta ama analiz yapamamaktadır, bu konuda zayıftır.

Sol Parti içinde açık bir tartışma yaşanacak olmakla birlikte partiyi güçlendirecek sonuçlar alınacağından kuşkuluyum.

Anti kapitalizm, tamam ama farklı bir söylem geliştirmek gerekmektedir.

Bu ise yıllardan beri bildiğimiz anti kapitalizmin çerçevesinin genişletilmesiyle olabilir.

Anti kapitalizm işçiler ve emekçilerle sınırlı kalınarak ve hatta esas olarak bunlara dayanılmaya çalışılarak yapılamıyor.

Yılların pratiği ortadadır, bu konuda başarılı olabilen hiçbir örgüt yoktur.