Şuanda 28 konuk çevrimiçi
BugünBugün3598
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11322
Bu ayBu ay11322
ToplamToplam10479746
Dev Genç'e yapılan haksızlık PDF Yazdır e-Posta


Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu –kısa adıyla Dev Genç- devrimci hareketin tarihinde önemli yere sahip olmasına karşın yine de hak ettiği değeri kazanamamıştır.

1970’li yılların başlarında Dev Genç’e iki temel eleştiri yöneltilirdi.

Birincisi; proletarya partisi değildi.

Evet değildi ve sanılıyordu ki proletarya partisi ortaya çıkınca her şey yoluna girecektir. Sonraki yıllarda hiç de böyle olmadığını görecektik.

İkincisi, Dev Genç bir gençlik örgütüdür.

Adında gençlik örgütü belirlemesi bulunmasına karşın Dev Genç gençlik örgütü olmaktan oldukça ilerideydi.

Hangi gençlik örgütü fabrika işgali yapan işçilerle fabrikada dayanışma yapar?

1960’lı yılların sonlarında istedikleri sendikaya geçemedikleri için –bu sendika DİSK idi- işçiler çalıştıkları fabrikayı işgal ediyor ve işgali üniversite işgal eden gençlerden öğrendiklerini de belirtiyorlardı.

O yıllarda çok sayıda toprak işgali yaşandı. Dev Genç toprak işgali yapılan her yere gidiyordu.

Köylüler işgali nereden öğrenmişlerdi acaba?

ODTÜ’den Can Savran Elmalı’daki toprak işgaline giderken –veya dönerken- trafik kazasında hayatını kaybedecek ve ODTÜ yurtlarından birisine adı verilecekti.

Bu yıllarda ülkede haşhaş ekimi –ABD’nin baskısıyla- yasaklanmıştı. Denizli Çivril’de yapılan haşhaş mitingine de gidilmişti. Burada polisin gözaltına aldıklarını vali görmek istemiş ve “Bunlar ne biçim Dev Gençli? Hepsi ufak tefek adamlar” demişti.

“Hepimiz TİP’ten çıktık” denir ve önemli doğruluk payı bulunmakla birlikte belirleme eksiktir.

Çok sayıda insan TİP’li olmadan Dev Genç’ten çıkmıştır.

Ben de öyleyim.

1970 sonuna gelindiğinde Dev Genç’in sadece adı gençlik örgütüydü. Bir gençlik örgütüne göre çok ağır işlevler yüklenmişti. Çok sayıda aksaklık, yetersizlik vardı ve sanılıyordu ki proletarya partisi olunca işler yoluna girecektir.

Partiye yüklenen bu sihirli anlam felaketli sonuçlara yol açtı.

İstemediğiniz kadar çok parti kuruldu ama işler yoluna girmedi.

Devrimci Yol bizi “parti kurulmadan silahlı mücadele yapılmaz” diye eleştirirdi.

Ne çare ki kuramadılar, 12 Eylül geldi!

Sağlam bir örgüt gereklidir ama adının mutlaka parti olması gerekmez.

Küba devrimini gerçekleştiren komünist partisi değil 26 Temmuz Hareketi idi.

Nikaragua’da Sandinistlerdi ve başka örnekler de sayılabilir.

Parti olmayan örgütlerin de yönetici kadroları bulunmak zorundadır ama bu örgütler genel olarak diyelim biraz daha esnek yapıya sahiptirler. Alt organlara daha büyük inisiyatif tanınır.

Bu tür örgütlerde komünist partilerinde bulunan genel sekreterlik veya başkanlık yoktur. Genel komite vardır ve bunun içinde de gerektiğinde daha dar yürütme komitesi kurulur.

Bu tür örgütlerde özellikle hoşuma giden taraf çok sayıda iş yapan insanın ünvanının bulunmamasıdır. Üyedir veya filanca bölge sorumlusudur, bu kadar. Bilmem ne komitesi sekreteri gibi ünvanlar yoktur. Bölge sorumlusu denir, yeterlidir.

İnsanların ünvanları artınca kendilerini bir şey zannetmeye başlaması böylece daha az görülür.

Dev Genç bir dönem ülkedeki muhalif politikayı belirleyen örgüttü denilebilir.

12 Mart 1971 darbesi yeni olmuş, Ankara’da Dev Genç “Özel Okulların Devletleştirilmesi İçin Miting” düzenlemişti. Kızılay’a kadar yürüyen kalabalık bir mitingdi. Ben de görevlilerden birisiydim. Sivil polis arabalarındaki telsizi duyuyorduk: sloganlarını not alın!

Dev Genç parçalı bir örgüttü. Mesela askeri cuntacılar vardı, buna karşı olanlar vardı.

Proletarya partilerinin de görünüşte birlik olduklarını, ortamı gelince amip misali nasıl bölündüklerini yeterince yaşadık.

Örgütler gelirler ve giderler.

Her örgütün dönemi vardır.

Dev Genç’in mücadelesini herkes takdir etmekle birlikte yine de yeterince değer verilmediğini düşünüyorum.