Şuanda 100 konuk çevrimiçi
BugünBugün3630
DünDün3402
Bu haftaBu hafta11354
Bu ayBu ay11354
ToplamToplam10479778
Gençler neden yok? PDF Yazdır e-Posta


Sık olarak şu soru soruluyor: değişik muhalefet gruplarında gençlerin sayısı neden çok azdır?

Gençten kastedilen 30-35 yaşın altında olanlardır.

Sorulan soru, kişinin bilgisi hakkında bilgi verir.

Görüldüğü kadarıyla yaşlıların (78’liler ve 68’liler) kafası kendi dönemlerindeki muhalefet gruplarının bileşiminde kalmıştır ve bugünküler neden o günkülere benzemiyor diye sormaktadırlar.

O yıllarda –sadece bizde değil, başka ülkelerde de- yaşlılardan ayrı, onlar tarafından oluşturulmamış gençlik hareketleri vardı. Bizdeki gençlik hareketinin oluşmasında TİP’in etkisi oldu ama esas olarak onlar oluşturmadı. Oluşan gençlik hareketi üzerinde daha sonra eski kuşakların –mesela Mihri Belli- önemli etkisi oldu, birkaç yıl sonra bu etki iyice azalacak ve değişik örgütler kendi yollarına gideceklerdi.

O yıllardaki gibi bir gençlik hareketini yaklaşık 25 yıldan beri göremezsiniz.

Yok değil, var ama değişik bir harekettir.

Mesela Boğaziçi öğrencilerinin direnişini sesi iyi çıkan yerel bir hareket olarak görebilirsiniz. Bu hareketlerin bileşimi eskisi gibi değildir. Tek talep ve değişik bileşenlerden oluşan bir hareket…

Talep: atanmış değil seçilmiş rektör istiyoruz.

Bunu isteyenler farklı politik görüşlerden olabilirler. Kimisi sosyalisttir, kimisi değildir, aralarında İslamcılar ve hatta politik mücadeleyle ilgilenmeyenler de bulunabilir.

Talep yerine getirildiğinde ya da değişik nedenlerle hareket sona ererse, bileşenler dağılırlar. Aynı hareketi sürdüremezsiniz, bu bileşenleri yeniden bir araya getiremezsiniz.

Gezi bunun tipik örneğidir.

Yeni sosyal hareketlerin yapısını anlamayan arkadaşlar farklı olan bugünde geçmişi aradılar ve bulamadılar. Birkaç yıl süren “Gezi ruhunu çağırma seansları” da sonuçsuz kaldı.

Başka ülkelerdeki kitlesel iklim hareketini alın…

Katılımcıların en az yüzde 80’i gençtir hatta bir bölümü fazlasıyla gençtir (lise ve ortaokul öğrencileri).

Bu faaliyetlere katılan kimi “yaşlılar” (yaşı 40 üzerinde olanlar) “düzeni değiştirmek, sosyalizm, iklim krizinin sorumlusu kapitalizmdir” gibi sözler ederler ama ilgilenen olmaz.

İklim hareketine katılan gençlerin büyük bölümünün sosyalizm sorunu bulunmuyor. Aralarında liberal ve sağ partilerden olanlar da vardır. Bir bölümü solcudur mutlaka ama bir bölümü…

Sosyal hareketlerin yapısındaki bu değişimi anlayabilmek gerekiyor. Bunlar farklı türden muhalefet hareketleridir. Bunlarda eskiyi aramayın, bulamazsınız.

Gençlerle nasıl bağ kurulur, sorusu doğru bir soru değildir.

Önce kendiniz bir şey olun, yapın; onlar gelip sizi bulur.

Eski deyimle “zamane gençliği”nin yaklaşmayacağı tipler yaşlılar değil, dünyadan kopmuş insanlardır.

Yaş diyelim 60, sağlık bitmiş ya da önemli sorunlar var, digital konulardan anlamıyorsunuz, algoritmanın kelime anlamını bile bilmiyorsunuz; “bizden geçti artık” diye öğrenmiyorsunuz.

Almanya’da bütün eczanelerde aynı ilanı görebilirsiniz: cep telefonunuza aşı karekodu (carrecode) işlenir.

Çok sayıda insan, bazı yaşlı olmayanlar da dahil, aşı kağıdındaki kodu, cep telefonuna karekodu olarak geçirmesini bilmiyor.

1960’lı yılların ikinci yarısında Mihri Belli’nin birkaç konferansına gitmiştim. İfade tarzı, beden dili, kullandığı kelimeler 20’li yaşların insanlarına uygundu.

Yılı hatırlamıyorum, açık havada kısa bir konuşmaydı. Hava serindi, biz de genciz ya, üşümüyoruz ve Mihri Belli de kısa kollu gömlekle konuşuyordu.

Aradan 50 yıl geçti, dönem değişti. Bunların yerini şimdi elektroniğin değişik yönlerinden anlamak aldı. Videoyu bileceksiniz, cep telefonuna değişik işlemler yüklemeyi bileceksiniz ve bunları kullanacaksınız.

Bunları yapabiliyorsanız, iletişim kurabilmenin yolunu açmışsınız demektir.

Sadece bundan bir şey olmaz tabii ama en azından yol kapalı değildir.

Almanya’da iki üniversite bitirdim. İlkinde benden yaklaşık 30, ikincisinde 40 yaş küçük olanlarla birlikte okudum. Çoğu prof. da benden gençti. Notlarınız fena değilse öyle bir kabul ediliyorsunuz ki…

Kapitalizm değişti.

Eskiden de sömürü vardı, şimdi de var, aynıdır, diyorsanız; bu kadarı yeter, sizden bir şey olmaz!

Eskiden üniversiteyi bitirir, diplomayı cebimize koyardık ve öğrenme işi büyük oranda burada biterdi.

Şimdi hayatınız boyunca öğrenmek zorundasınız. Bilgi alanları eskisinden çok daha hızlı gelişiyor ve üniversiteyi bitirip de diyelim beş yıl alanınızda yeni bir şey öğrenmemiş iseniz, kendinizi kenarda kalmış gibi hissetmeniz kaçınılmaz olacaktır.

Gençler bile sürekli öğrenmek zorunda iken, siz öğrenmiyorsanız, ilişki falan da kuramazsınız.

Hey gidi gençlik, dersiniz, o kadar!