Şuanda 137 konuk çevrimiçi
BugünBugün2578
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10302
Bu ayBu ay10302
ToplamToplam10478726
20. yüzyıl tarihi PDF Yazdır e-Posta


20. yüzyılın bitiminin üzerinden 20 yıl geçince birkaç yıldan beri başlamış olan yüzyıl tarihinin değerlendirilmesini içeren yeni kitaplar yayınlanıyor. Bu tarihin değerlendirilebilecek değişik yönleri bulunuyor ve tamamını tek kitapta incelemek mümkün değildir.

Yeni çıkan bir kitap Geschichte des politischen Denkens – Das 20. Jahrhundert (20. Yüzyılda Politik Düşünce Tarihi) sosyalistinden faşistine, liberalinden sosyal demokratına kadar 62 düşünce insanı örneğinde bu tarihi inceliyor. 960 sayfalık kitapta her yazardan özellikle önemli görülen ve sonraki yıllarda dünya çapında etkisi olan bir kitap incelenmiştir. İlk birkaç ismi sayarsak: Kropotkin, Lenin, Gandhi, Robert Michels, Rosa Luxemburg ve devam ediyor.

Eskiden beri Almanya sosyal demokrasisinin (SPD) tarihini merak ederdim. Ana hatlarıyla biliyordum ama daha ayrıntılı öğrenmek isterdim.

Biliyorsunuzdur, SPD zamanının komünist partisi idi, o yıllarda başka ülkelerde de sosyal demokrat adı kullanılırdı.

Robert Michels’i duymamıştım. Adam 20. yüzyılın başında parti sosyolojisi konusunda ilk araştırmayı yapmış ve SPD’yi incelemiş. Adamın kitapları neredeyse yüz yıl eski olduğu için bulmak zor ama 1990’lı yıllarda önemli yazılarından derleme bir kitap yayınlanmış, sanırım bunu bulabilirim.

Michels, kendisi sosyalist değil, SPD’nin dönüşümünü incelemiş. Parti gittikçe daha fazla oy alıyor, parti bürokrasisi gelişiyor ve giderek söylemiyle yaptıkları farklı bir düzen partisi olmaya gidiyor.

1914’te SPD’nin Almanya meclisinde rakamı doğru hatırlıyorsam 101 milletvekili vardı ve bunlardan 99’u (Luxemburg ve Liebknecht hariç) savaş kredilerine olumlu oy kullanmış ya da savaşta burjuvazilerini desteklemişlerdi.

Lenin SPD’nin bu tutumunu mahkum ederken partinin işçi aristokrasisinin partisi haline geldiğini belirtir. Eskiden beri bu belirlemeyi eksik bulurum. İngiltere örneğinde burjuvazi sömürgelerden elde ettiği kazancın bir bölümünü dağıtarak işçi sınıfının bazı kesimlerini satın alabilirdi ama Almanya’nın kayda değer sömürgesi yoktu.

Herfried Münkler’in Weimar kitabında SPD’nin 1918-1919 devrimine karşı bir parti olarak nasıl hareket ettiği, Liebknecht ve Luxemburg’un öldürülmesindeki rolü anlatılır.

Michels kitabında SPD’nin ve onun etkisindeki sendikaların düzen örgütleri durumuna gelmesi yönündeki evrimlerini inceliyor.

Doğrusu da budur. SPD ve sendikalar marksist söylemlerine rağmen düzen örgütleri durumundadırlar ve savaşı desteklemelerini bu çerçevede normal görmek gerekir.

Michels’in kitabı aynı zamanda grup sosyolojisi konusundaki ilk yapıttır. Partiler de grup kavramı içine girerler. Bu gruplardaki iç ilişkiler, dönüşümleri, grup içinde oligarşi oluşumu gibi önemli konuları incelemiş Michels.

Zamanında hem övülmüş ve hem de Max Weber gibi önemli sosyologlar tarafından eleştirilmiştir. Her durumda yaptığı araştırma çığır açıcıdır ve sonraki yıllarda –eleştirilerek de olsa- sürekli referans alınmıştır.

Direniyorum ama galiba 34 Avro tutarındaki kitabı almak zorunda kalacağım. İçinde büyük bölümünü bildiğim, bazılarını ilk kez duyduğum 62 kişinin görüşlerinin incelenmesi yer alıyor.

Satın alayım iyisi mi…

1968’in kitabı sayılan ve 1969’da May Yayınları’ndan çıktığında alıp okuduğum Herbert Larcuse’ün Tek Boyutlu İnsan’ı da var ya…

Kitabın ilk baskısı öz Türkçe kullanılarak çevrildiği için çok zorlandığımı hatırlıyorum.

 

İngilizcesini de o yıllarda nereden bulacaksınız?