Şuanda 289 konuk çevrimiçi
BugünBugün2668
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10392
Bu ayBu ay10392
ToplamToplam10478816
Kendini yeniden üretebilmek yeteneği PDF Yazdır e-Posta


Hayat bu, belli olmuyor. İnsan beklemediği durumlara düşebiliyor ve bazen da kötü düşüyor. İster istemez üzülürsünüz, şu veya bu nedenle, belki kendi katkınızla da istemediğiniz bir duruma düşmüşsünüzdür.

Beatles’ın bir şarkısında şu cümle vardır (Türkçesini yazayım). Dün önemli değil, çünkü geçti…

Bu kadar basit değil tabii ama sonuçta geçmiştir. Önemli olan, şimdi ne yapılacaktır?

Marifet düşmemek değil, kalkmasını bilmektir.

Bu ise kendini yeniden üretebilmek demektir.

Hayatımda bunu birkaç kere yapabildiğim için tecrübeli sayılırım.

Üzülmemek mümkün değildir ama esas olan üzüntüyü motivasyona çevirebilmektir.

Mesela büyük aşklara saygı duyarım, kendim de yaşadığım için biliyorum.

Tamamı olmasa bile genellikle bir şekilde bitiyorlar. Ya taraflar ayrılıyor ya birisi ölüyor ya da diyelim büyük hayal kırıklığı yaşıyorsunuz.

Sonuçta hayata küsebilirsiniz veya yaşadıklarınızın etkisinden kurtulamazsınız veya kendinizi yeniden üretmeye yönelirsiniz.

Bunun değişik yöntemleri vardır, insana ve yaşanılan zamana göre değişebilir.

Dün gece Avrupa Sürgünler Meclisi Yürütme Kurulu toplantısı yaptık. Konu sürgünlük ve özlem konusuna geldi. Çoğu arkadaş doğal olarak geçmişte kalan sevdiği yerleri özlüyor. Bunlar genellikle büyüdükleri yerlerdir.

Ben en çok Paris’i özlerim. Orada sürekli yaşadığım zaman çok kısa sayılır: bir yıl dört ay. Kentin içini iyi tanırım, aradan yıllar geçmiş bile olsa bilmeyen için çok karışık olan metroda yolumu rahatça bulurum.

Bu kentte geçirdiğim kısa zaman hayatımda bir dönemin kapandığı zamandır.

Nasıl kapandı?

İnsan başarı kazanmaktan yorulur mu? Bende bu duygu vardı, neye girsem yapıyordum. Ortam bunun için uygundu ama bu yetmez, o ortamı değerlendirebilmek gerekir. Fırsatları görebilmek ve onlara cesaretle yönelebilmek gerekir. Başarısız da olabilirsiniz, bu da mümkündür ama başarı şansı da az değildir.

İnsan bir kenti biyografisiyle ilgili olarak sever. O kentle ilgili olarak anılarınızda sadece başarılar varsa, doğaldır ki seversiniz.

Paris yaşanması zor bir kenttir. Asıl zorluk pahalılıktan değil, hiç durmayan çok yönlü hayattan gelir. O yönleri bitiremezsiniz, o kadar çokturlar.

Zor ama yaşanmaya değer bir kenttir.

Bu nedenle bir süre bu kentte yaşadıktan sonra ayrılmak zordur. Benim için de zor olmuştu.

Başka bir ülkeye, başlangıçta hiç hoşlanmadığınız bir ülkeye, Almanya’ya gitmek zorundasınız ve yapmanız gereken burada kendinizi yeniden üretmektir.

Önce karar vermek önemlidir, ardından bunun nasıl yapılabileceğine bakarsınız.

Uygun yol hemen bulunamayabilir, deneme-yanılma kaçınılmazdır ama geçmiş deneylerinizin yardımıyla tümüyle doğru olmasa bile doğruya yakın yolu bulursunuz.

Kendini yeniden üretmek zahmetli bir iştir ama sonuçları o zahmete fazlasıyla değer…

Yapmak istemeyen de yapmaz tabii…