Şuanda 406 konuk çevrimiçi
BugünBugün1453
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9177
Bu ayBu ay9177
ToplamToplam10477601
Yeni konular PDF Yazdır e-Posta


Çin Halk Cumhuriyeti’nin Mao’nun ölümünden sonraki tarihini okurken ne kadar bilgisiz olduğumu fark ettim. Bir şeyler biliyordum ama hayli yetersizmiş. Mesela firma sahiplerinin komünist partisine üye olmasının uygulandığını biliyordum ama bunu nasıl gerekçelendirdiklerini bilmiyordum.

Deng Xiaoping’in “gerçeği olgularda arayın” belirlemesi cümlenin yarısıdır, diğer yarısının da “teoride değil” olması gerekir.

ÇKP işçi sınıfının değil bütün halkın partisi olduğuna, sosyalizm koşullarında sınıf mücadelesinin olmayacağına karar verdi. 40 yıl öncesinde Mao Zedung, Sovyet revizyonizmi konusunda özellikle bu belirlemeleri gerekçe olarak kullanıyordu.

Parti, aynı zamanda, Kültür Devrimi’nin Mao’nun vahim bir hatası olduğuna karar verdi.

Deng Xiaoping’den sonra Çin toplumunun ve ÇKP’nin değişmesinin önde gelen ismi Xi Jinping. Bir dönem ÇKP Genel Sekreteri olduğunu biliyordum ama o kadar…

Bu dönemin incelenmesinde özellikle ilginç bulduğum, ÇKP’nin marksizmin yerine başka bir anlayış koymaya başlamasıdır. Kendilerini halen marksist (Çin marksisti anlamında) görüyorlar ama kademeli olarak gittikleri yolun teorisini de yapıyorlar. Pazar sosyalizmi diyorlar ama bu terim yapılanları yeterince karşılamıyor. Çin’deki gelir eşitsizliğinin büyüklüğü pazar sosyalizminin çerçevesini zorluyor.

Ne kadar güzel ki, çok kaynak (İngilizce) var.

Önemli bütün batı ülkeleri üniversitelerinde Çin ile ilgili özel bölümler var. Öğretim üyeleri Çin’e gidiyor, ders veriyor ve kitap yazıyorlar. Bu kitapların yazarlarının bir bölümü de Çinliler çünkü Çin, Deng döneminden başlayarak batı üniversitelerine çok sayıda öğrenci gönderdi. Eğitime de büyük yatırım yaptılar.

Mao’nun ölümünden 30-35 yıl sonra ÇKP Merkez Komitesi’nin yüzde 90’ından fazlası üniversite mezunudur.

Kaynakları okuyorum ve ne zaman sona erer, tarih veremiyorum.

Bende yeni konu öğrenme merakı vardır. Çin önemli bir konu, burası tamam ama ek bir konuyu öğrenmek istiyorum: teknik felsefesi.

Felsefe bölümünü bitirirken doğrudan bu isimle değil ama konuyla ilgili birkaç ders almıştım. Bu dersler yeni zihin felsefesiyle ilgiliydi ve değişik tekniklerle üretilen eşyaların insan zihnini nasıl etkilediği ve hatta belirlediği anlatılıyordu.

How things shape the mind?

Teknik felsefesi bununla ilgili ama aynı zamanda başka bir konudur.

Önemini anlatmak için şöyle bir örnek vereyim:

Einstein’ın ünlü formülünü biliyorsunuz. Enerji, kütle ile ışığın boşlukta yayılma hızının karesinin çarpımına eşittir. Atom bombasının esası da buna dayanır. Bu formülle bombanın yapılması arasında uzun bir yol vardır ve bu yol tekniktir.

Bu felsefenin kökeni Aristoteles’e kadar gidiyor ama asıl gelişmesi 19. yüzyılda ya da kapitalizmin hızlı gelişmesiyle birliktedir.

Teknik Felsefesinin Klasikleri (Die Klassiker der Technikphilosophie) kitabını buldum, o kadar çok yazarın bu felsefenin klasikleri arasına girmiş metni var ki, bu kadar olur.

 

Okuyalım bakalım…