Şuanda 209 konuk çevrimiçi
BugünBugün1336
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9060
Bu ayBu ay9060
ToplamToplam10477484
Gidenler dönünce neden bir şey yapamadılar? PDF Yazdır e-Posta


Sürgünlük ve önderlik sorunu başlıklı yazımdan hareketle konu 12 Eylül sonrasında ülke dışına gitmek zorunda kalanlara geldi. Görebildiğim kadarıyla konuya dar bakıldığı gibi, eski yanlışlar da sürdürülüyor.

En başta 1980’li yılların ikinci yarısını hatırlayın…

Ülkede muhalefet yükseliyordu. Memurların vizite eylemleri vardı, Zonguldak-Ankara madenci yürüyüşü vardı, legal dergiler yayınlanmaya başlamıştı, her alanda hareketlenme vardı.

Demek ki, 12 Eylül sonrasında gidenlerin yokluğunda bile böyle bir hareketlenme ortaya çıkabilmişti.

Neden derseniz, kalanlar ve bunların faaliyeti vardı. Ek olarak ülke dışından da özellikle ekonomik olarak büyük destek vardı.

1990 başında TCK 141.-142. maddeleri kalkınca gidenlerin önemli bölümü geri döndü. Sendikacılar, öğretmenler, yasal parti yöneticileri büyük oranda döndüler.

Birkaç isim sayılacak olursa: Mehmet Karaca, Gültekin Gazioğlu, Ahmet Kaçmaz ve daha çok sayılabilir.

Yanlış hatırlamıyorsam 1988’de Teslim Töre yasal olmayan yollardan döndü.

Bu insanlar ülkede kayda değer bir şey yapamadılar.

Sadece bu tespit bir şey söylemez, neden yapamadılar?

Sosyalist ülkeler çözülüyordu ve bu sadece bizi değil dünyayı etkiledi.

Birlikte bir şeyler yapılmaya çalışıldı. Kuruçeşme toplantılarını hatırlayın, olmadı.

SSCB dağılınca çok kişi için “deniz bitti”.

İlişkilerde yaşanan büyük daralmanın yanı sıra kimse ne yapacağını bilemiyordu.

Kısa süre sonra Arnavutluk’ta da sosyalist iktidar gidecekti.

Bu durumda ülkede yıllardır bir şey yapılamamasının sorumlusu olarak sosyalistleri görmek dar bir değerlendirme olur.

Dünya ve ülke değişti. Mesela Türkiye ihracatı temel alan başka bir sermaye birikim modeline geçmişti. İşletmeler küçüldü, taşeronlaşma gelişti, sınıf parçalandı.

Bu gelişme bize özgü değil, büyük kapitalist ülkelerde de böyleydi.

Sosyalistleri dünya ve ülkenin yeni koşullarında gerekli politikaları üretememekle eleştirebilirsiniz ve haklı da olursunuz.

Ne var ki, dünyadaki büyük dağılmayı görmeden sadece bizdeki dağılmaya bakmak doğru olmaz.

Sosyalistler sadece bizde değil birçok ülkede kendilerini toparlayamadılar.

Durumu biraz daha iyi olanlar var ama genelde toparlanma halen gerçekleşmiş sayılmaz. Halen büyük oranda savunma durumundayız.

Büyük resme bakıp oradan Türkiye’ye geçmek gerekir.

1980’li yılların ikinci yarısında 12 Eylül’ün ağır tahribatına rağmen ciddi bir kıpırdanma ve eylemlilik vardı.

Yeni döneme uygun politikalar üretilememesinin yanı sıra sosyalist ülkelerin de dağılması, bizdeki dağılmayı da getirecekti.

İkinci önemli husus; 12 Eylül’den sonra sadece gidenler değil az olmayan sayıda dönenler de oldu ama bir şey yapamadılar.

Hiç TKP’li olmadım ama dönemin özelliğini Haydar Kutlu’nun şu sözleri iyi anlatır.

Nihat Sargın ile birlikte gelip hapse girdiler. Çıktıktan sonra şöyle diyecekti:

“Hapse girdiğim zamanki dünya ile çıktığım zamanki dünya çok farklıydı.”

SSCB ve çok sayıda sosyalist ülke yoktu.

Ve bunun etkileri halen sürmektedir, hafifledi ama sona ermedi.