Gazetelerdeki habere göre Katar’dan 10 milyar Dolar kredi alınıyor. Eurobond olarak bilinen bu kredi devlet tahvili alımının bir çeşididir. Bunun iki milyar Dolarlık ilk bölümü gelmiş olmalıdır. Bu yüksek kredinin büyük oranda seçim ekonomisinde kullanılacağı söylenebilir.

Birkaç maddelik sıralama yapalım:

Birincisi; Türkiye’nin Katar’da büyük askeri üssü bulunuyor. Bu üs geçtiğimiz yıl genişletildi. Suudi Arabistan’ın Katar’daki darbe girişimi bu üsteki askeri güçle önlendi.

İkincisi; yine yazıldığına göre ülkenin değişik yerlerinde Katar’a iki Katar büyüklüğünde arazi satıldı.

Üçüncüsü; cumhurbaşkanı birkaç uçakla ve çok sayıda kişiyle birlikte Katar’daki Dünya Kupası finaline gitti.

Devam etmeden bir belirleme yapalım:

Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı olan İona Kuçuradi öğrencileriyle ilgili şöyle bir belirleme yapmıştı:

Olguları tek tek görüyorlar, aralarında bağlantı kurmakta zorlanıyorlar.

Yukarıdaki üç madde arasında bağlantı kurulamaması kadının haklı olduğunu yeniden gösteriyor.

Yüksek miktarda kredi alınan, büyük askeri üssün bulunduğu bir ülkeye cumhurbaşkanının futbol finali dolayısıyla kalabalık bir grupla gitmesi normaldir. Yüksek masraf mı olmuş; gelenin yanında bunun ne önemi var?

Katar’a toprak satılmasında garip olan nedir, nesi eleştiriliyor, anlamak mümkün değildir.

Aynısını yıllardan beri ABD, Fransa, İngiltere, Almanya –başka ülkeler de sayılabilir- yapıyor. Önemli olan ülkeye para girmesidir. Ülkeye belirli bir miktar para getirene ya da gayrımenkul alana doğrudan oturma izni veriliyor.

Türklerin Almanya’da aldıkları gayrı menkul miktarı yüksek olsa gerektir.

Kimsenin de aklına “Türkler ülkemizi satın alıyor” demek gelmedi.

Daha fazla alırlarsa itiraz eden olmaz.

Para ile vatandaşlık verilmesi çok sayıda ülke için geçerlidir. Aynısını Türkiye de yapmaya başladı. Bunun nesini eleştiriyorsunuz? TC vatandaşlığı parayla mı satılıyor? ABD, İngiltere, Fransa, Almanya vatandaşlıkları için de benzeri geçerli değil midir? Onların vatandaşlıkları ucuz mu da böyle yapıyorlar? Üstelik ülke dışındaki seyahatlerde bu ülkelerin pasaportları TC pasaportundan daha geçerlidir, çok sayıda ülkeye vize yoktur.

Türkiye’nin ülke dışındaki faaliyetlerinin ülkede maliyeden politikaya kadar geniş bir alanı nasıl etkilediğini görebilmek için ülkenin alt emperyalist özelliğini anlamak gerekir.

Türkiye büyük bir bölgesel güçtür ve burada bölge Ortadoğu’dan Kafkasya ve Balkanlar’a kadar yayılmaktadır.

Küresel güç olmak istiyor ama çapı yetmiyor.

Çok sayıda konuda eleştiri yapılabilir ama boş konuşmak eleştiri olmuyor.

Çok sayıda devrimci sanıyor ki ülkenin konumunu küçümsedikçe devrim kolaylaşmaktadır.

İlgisi bulunmuyor.

Gerçeklerden koptuğunuz zaman tersine zorlaşır.

Türkiye büyük çelişkilerin yaşandığı bir ülke ama konumu da diyelim 30 yıl öncesindeki gibi değildir.

İsveç ve Finlandiya’yı zorlayarak bu ülkelerin silah ambargosunu kaldırttığını, Rusya Federasyonu ve ABD’nin zorunlu yumuşak yaklaşımlarını görüyorsunuz. İkisi de karşı tarafa itmek istemiyor.

Eleştirilmesi gereken konu çok ama belirttiğim gibi boş konuşmak eleştirmek olmuyor.