Şuanda 354 konuk çevrimiçi
BugünBugün1423
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9147
Bu ayBu ay9147
ToplamToplam10477571
Şimdilik 30 konu... PDF Yazdır e-Posta


İnsan kafası uyurken de çalışır ama buna alıştırılmış olması gerekir.

Mesela bir ismi hatırlayamıyorsunuz. Bu konuda çabalamak yerine bırakın dursun… Kısa süre sonra, belki birkaç saat sonra belki de sabah uyanınca isim birden aklınıza gelir.

Siz ismin ne olduğunu düşünmüyor almanıza rağmen kafa çalışıp hafızayı taramış ve ismi bulmuştur.

Beyin yeterince beslendiği zaman yorulmaz, sadece yoğun veya daha az yoğun çalıştığı zamanlar olur.

Değişik yayınlarda belki okumuşsunuzdur; insan beyninin küçük bir bölümü kullanılabiliyor. Beyin evrenin en karmaşık makinesi sayılır ve hakkında çok şey bilinmesine karşın çalışması tam olarak çözülememiştir.

Çözümsüzlüğün temel nedeni bütün üniteleriyle birlikte çalışmasıdır. Hangi bölüm diğerini ne kadar etkiliyor ve sonuçta ortak sonuca nasıl gidiliyor, tam olarak ortaya çıkarılamamıştır.

Birkaç gündür kafamda konular dönüp duruyordu. Bazen bilinçli olarak düşünüyordum bazen da geri plana atıyordum ve biliyordum ki onlar arkada yine dönüp duruyorlar.

Sabah kalktım, kağıdı kalemi aldım ve kafamdakileri peşpeşe yazdım.

Saydım, otuz konu olmuş…

Bunlar gelecekteki video konularıdır. Bazılarını iyi bazılarını gayet iyi biliyorum ve aslında bunlara az bildiğim ama daha iyi öğrenmem gereken başka konuların da eklenmesi gerekiyor.

En önemli konu, Sovyet örgütlenmesi…

Neden olmuyor?

Uzun ya da kısa süren her başkaldırmanın başlangıcında ortaya çıkan, ardından ortadan kalkan Sovyet tipi –şura tipi ya da komün tipi de denir- örgütlenme, teorik olarak benimsenmesine rağmen pratikte neden olmuyor?

Bunu önderlerin ya da örgütlerin üst kademesinin kötü niyetine bağlamak konudan anlamamakla özdeştir.

Bu örgütlenmenin tarihinin bilinmesi gerekir.

Başlangıç 1871 Paris Komünü değildir, öncesi de vardır.

Marx’ın iyi bildiği Atina tipi demokraside –köle demokrasisi- yurttaşların toplanıp karar almasını; savaş ve barışa, kendini yönetecek olanlara karar vermesini neden yeterince değerlendirmemiştir, anlaşılması zordur. Kölelerin ve kadınların söz hakkı yoktur ama çekirdek halinde ve kısıtlı da olsa anlayış komün tipi örgütlenmedir.

Sovyet örgütlenmesi konusunda önemli kitap ve yazılar bulunuyor. Bunların bir bölümünü okudum. Özellikle 1918/1919 Alman devriminde uygulanmaya başlanan ama ileriye gidemeyen Sovyet tipi örgütlenmenin neden tıkandığının anlaşılması önemlidir.

Bunları bilmeden “SSCB Sovyet tipi örgütlenme olmadığı için ya da başlangıçtakini daha ileriye götüremediği için yıkıldı” demek ve yıllarca bunu tekrarlamak boş konuşmaktır.

Bu arada listeye 1918/1919 Alman devrimini de ekledim…

Ardından hemen Almanya’da faşizmin yükselmesi konusu aklıma geldi; baktım, yazmamışım, ekledim.

Nazilerin saldırı grubu olan SA’ların bazı bölgelerde –mesela Berlin’de- önemli bölümünün daha önce komünist partisi üyesi olduğunu biliyor muydunuz?

Akıl almaz gibi görünüyor ama gerçektir…

Efendim, tek ülkede sosyalizm olunca insanlar milliyetçilikten çabuk etkileniyorlar, gibi bir belirleme gerilik göstergesidir. 1918/1919’da Sovyet devrimi daha yeni olmuş…

Bunların arka planında Weimar Cumhuriyeti’nin (1918-1933) yükselmesi ve düşmesi yatıyor.

Raflara baktım, yaklaşık yarısını okuduğum sonra araya başka konular girince bıraktığım kalın kitap duruyor. Okuyup bitirmem gerek…

Kitabın tek sakıncası konuyu çok ayrıntılı anlatmasıdır.

Bazı ayrıntıları bilmeseniz de olur ama mecburen hızlı geçerek de olsa okuyorsunuz.

Alman devriminde Sovyet örgütlenmesinin nasıl çıkmaza girdiğini inceleyen Alex Demirovic’in güzel ve uzun bir makalesi vardır. Bunu iki kere okumuştum, bir daha okurum artık…

Bu önemli devrim ülkemizde bilinmez. Sadece Luxemburg ve Liebknecht’in öldürülmesi bilinir, o kadar…

Bunlar tek programda bitecek konular değildir, iki veya üç program sürerler.

Şimdilik 35 kadar programın planı var…