Şuanda 304 konuk çevrimiçi
BugünBugün1397
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9121
Bu ayBu ay9121
ToplamToplam10477545
Övgüden pek hoşlanmam ama... PDF Yazdır e-Posta


Övülmek herkesin hoşuna gider ama dikkatli olunması gerekir; iki nedenle:

Birincisi; övgünün etkisine kapılıp kendinizi olduğunuzdan büyük değerlendirmeyin. Övgünün etkisine fazla kapılırsanız gelişme yolunuzu tıkamış olursunuz.

İkincisi; övgüyü yapan ya da yapanlar konuştukları konuda yeterli kişiler midir?

Örneklersem…

Edebiyata ilgim çocukluk yaşlarına kadar uzanır ama 1985’te ilk öykü kitabım yayınlandığı zaman, kötü olarak değerlendirilseydi eğer, yazma hevesim epeyce kırılırdı. Burada övecek ya da yerecek olanların alanlarında sözü geçen, yeterlilikleri bilinen insanlar olması gerek. Aksi durumda övgü de yergi de fazla ciddiye alınmamalıdır.

Yayınlanmadan önce isteği üzerine Fethi Savaşçı’ya göndermiştim. Bir değerlendirme geldi ki aman da aman…

Yazdıkların hiç fena değil, diye başlıyor ama benim eski Türkçe kelimeler kullanmamı eleştiriyordu.

Bunlardan tümüyle vazgeçmedim çünkü yeni Türkçelerinden hoşlanmıyordum. Mesela hayat yerine yaşam demek bana garip geliyordu, halen de böyledir.

Kitap yayınlandıktan sonra Fakir Baykurt övgü dolu bir değerlendirme yazısı yazınca devam etmem için sorun kalmadı.

Sözü şuraya getireceğim:

Şimdiye kadar 160 tane video yaptım. Kaç konuyu anlattığımı saymadım ama 30 kadar olsa gerektir.

İfadesinden akademisyen olduğu anlaşılan bir kişi şu değerlendirmeyi yapmış:

“Siz, Özgür Üniversite’nin yapamadığını yapıyorsunuz…”

Bu büyük bir iltifat ve fazlasıyla da hoşuma gitti.

Ülkemizde üniversite eğitiminin yıllardan beri düşen kalitesini biliyorsunuz.

Denir ki, 1960’lı yıllardaki lise eğitimi ortalama olarak şimdiki üniversite eğitiminden iyiydi.

1967’de liseyi bitirdim ve lise gerçekten zordu.

Tarih, coğrafya, matematik, fizik, kimya, kompozisyon, İngilizce; hatırlayabildiğim derslerdir. Hepsinden yılsonunda bitirme sınavı vardı. Hatırlamadığım bir-iki ders daha olabilir.

Özgür Üniversite bu eğitim açığını kapatmak, konuları belirli sınırlara hapsetmemek, özgürce anlatmak amacıyla kuruldu. İyi bir girişimdi ama aradan geçen yıllar içinde başladığı düzeyi sürdüremedi.

İçerden bir kişi olmadığım için nedenini bilmiyorum. Tahminim, konuları yeterince disiplinler arası işlememek olabilir. Tek disiplin yıllardan beri bulunmuyor, birkaç disiplin iç içe geçmiş durumda ve bu durum gelişerek sürüyor.

Videolarda iki amacım vardı:

Dinleyenlerin genel kültür düzeyinin yükselmesi ilk amaçtı.

İyi bir genel kültür düzeyi olmayan hiçbir konuyu iyi bilemez. Buradan disiplinlerarası öğrenmeye geçebilirsiniz.

İkincisi ise, paradigmaların değişmesidir. Mesela en devrimci sınıf olarak işçi sınıfı, aynı kalan ama içeriği değişen kelimeler (dünya devrimi gibi) ve daha sayabilirsiniz.

Neyi savunacaksanız savunun ama iyi bir bilgi düzeyi üzerinde savunun. Bu da öncelikle iyi bir genel kültür düzeyi gerektiriyor. Çok sayıda konuyu bazılarını oldukça iyi bazılarını ise ana hatlarıyla bileceksiniz. Yetmez; bu bilgileri birbirine bağlayabileceksiniz.

Bilgilerin ayrı öbekler halinde durmaması, birbirlerine bağlanabilmeleri önemlidir.

Bunu yapabildiğiniz zaman yüksek bir izleyici kitlesine ulaşabiliyorsunuz.

Bu kadarını beklemiyordum demek ki belirgin bir ihtiyaca cevap veriliyor.

 

Bu büyük övgüye sadece teşekkür edebilirim.