Karşı tarafı da aptal sanmamak şartıyla, diye eklenmesi gerekir.

AKP ile İyi Parti arasında gizli görüşmeler yapıldığını düşünmek normalde zor olmaması gerekir. Bu iki parti birbirinden pek uzak da değildir. Dolayısıyla neden olmasın?

Akşener’e çeşitli teklifler mutlaka yapılmıştır. Bunlardan birisinin başbakanlık olduğuna eminim diyebilirim. Erdoğan cumhurbaşkanı olarak kalırsa, Akşener’in de başbakan olması büyük ihtimaldir.

Başkanlık sisteminden biraz geri adım atılabilir ve şimdikinin yerini yarı başkanlık sistemi alabilir. Böylece başbakanın da fonksiyonları artar.

Akşener’in çekilirken İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylıklarını ortaya atması bilinen bir taktiktir: karşı tarafa yem atarsınız, belki üzerine atlar ve oyalanır.

Böyle olmayacak gibi görünüyor.

Eğer HDP başkanlık seçiminde kayıtsız şartsız Kılıçdaroğlu’nu desteklerse durum henüz belirsiz sayılır. Erdoğan’ın kazanacağı kesin değildir.

Bu arada başka gelişmeler olması mümkündür, bakalım, göreceğiz.

Her durumda “Millet ittifakı şu kadar ilerde” diye haftada birkaç kere kamuoyu yoklaması yayınlayanların ve bunlara bakarak gaza gelenlerin hayalleri kötü dağıldı.

Siz kampanyalar yürüteceksiniz ve karı taraf da bir şey yapmayacak, öyle mi?

Bu nasıl bir anlayıştır anlamak zor ama yaygındır.

Çinlilerin sözüyle “kurbağa gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanır”. Sayıları az olmayan bir bölüm kişi de karşı tarafı dikkate almıyordu, sadece kendisi vardı…

Anlaşıldığı kadarıyla HDP, Kılıçdaroğlu’nu kayıtsız şartsız destekleyecektir. Şart ileri süremez çünkü CHP içindeki keskin Türk milliyetçileri sayıca az değildir.

Parlamento seçiminde ise herkes kendi yoluna gidecektir.

HDP’nin Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini herhalde düşünmüşlerdir ve bu durumda yeni gelişmeler beklenmelidir. CHP’nin mecburen onaylayacağı sınır ötesi harekat gibi…

Böyle bir onay HDP ile CHP’nin arasını ister istemez açar ve HDP seçmeninin bir bölümü, yukarısı ne derse desin, Kılıçdaroğlu’nu desteklemez…

Bakalım…