Şuanda 318 konuk çevrimiçi
BugünBugün1404
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9128
Bu ayBu ay9128
ToplamToplam10477552
Kemalizme karşı Amerikancılık PDF Yazdır e-Posta


Yazının tek cümleyle özeti şöyledir:

Kendilerinden farklı düşünen herkesi yerli yersiz Kemalist olmakla suçlayanlar gerçekte kendi Amerikancılıklarını gizleme çabasındadır.

Kemalistler var, bunların bir bölümü CHP sınırlarının dışında da bulunmaktadır ama farklı görüşte olan ve solda duran herkesi Kemalistlikle suçlamak ancak kendi taksiratını örtme çabası olarak yorumlanabilir.

Otuz yıl öncesinde yaşamıyoruz. Gerçek olanı gizlemek artık neredeyse imkansızdır. Haberler büyük hızla yayılıyor ve hangi haber gerçektir hangisi uydurmadır kısa sürede öğrenilebiliyor. İletişim imkanlarındaki gelişme sonucu olanı başka türlü göstermek gittikçe zorlaşıyor ve ancak kısa vadeli olabiliyor.

Politikada insanların, grupların, partilerin düşüncesine değil, yaptığına bakılır.

Konu yeni bir viraja gelmiş gibi görünüyor.

Finlandiya’nın NATO üyeliği kabul edildi, Türkiye vetoyu kaldırdı ve Finlandiya NATO üyesi oldu.

AKP bazı isteklerini Finlandiya’ya kabul ettirdi ama bu konunun sadece görünen yanıdır. ABD ile mutlaka pazarlık yapılmıştır. Ne konuşulmuş, hangi sonuçlara varılmıştır, bilmiyoruz. Ama AKP elindeki kozu –Finlandiya’nın üyeliği- bu kadar kolay bırakmaz.

Büyük ihtimalle ABD’nin koruması altındaki YPG de konuşulmuştur.

YPG, kuzey doğu Suriye’de ABD’nin koruması sayesinde yaşıyor. Bu bölgede Suriye’nin önemli petrol ve doğal gaz kaynakları vardır. Bunlar da ABD sayesinde YPG’nin denetimindedir. YPG bu kaynaklardan önemli gelir elde etmektedir.

Büyük bir ülke sizi dış saldırılara karşı koruyor, askeri malzeme veriyor, eğitim ve düzenli gelir elde etmenizi de sağlıyor; daha ne olsun?

ABD bunu neden yapıyor?

İki neden belirtilebilir.

İlk neden; İran’ın Suriye’deki konumunu daha da güçlendirmesini engellemektir. Suriye, İran ordusunun işgali altındadır. ABD de Suriye’de İran’ın daha fazla yayılmasını engellemek için YPG’nin ülkenin önemli bir alanını denetlemesini sağlayarak ve güneyde Ürdün sınırındaki üssüyle karşı faaliyet içindedir. Suriye’nin önemli gelir kaynağı olan bir bölgede YPG’nin kalmasını sağlayarak İran’ın yakın müttefiki olan bu ülkeyi ekonomik olarak da zayıflatmaktadır.

İkinci neden; mümkün olduğu kadar fazla politik aktör olsun, hiç birisi fazla güçlenmesin, hepsi bana muhtaç olsun. ABD’nin bölgeye yaklaşımı budur. YPG’nin varlığı ABD için Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşmasına karşı kullanılan bir kozdur. (Bu konu Küresel İç Savaş ve Türkiye kitabında yer almaktadır. www.enginerkinerkitaplar.blogspot.com adresinde E-Kitap olarak bulabilirsiniz.)

YPG başlangıçta Rusya’nın da koruması altındaydı ama Türkiye Rusya’yı bu konuda ikna etti ve ondan aldığı izinle Afrin’i ele geçirdi. Türkiye’nin ABD ile arasının açılması, ek olarak S-400 alması, Rusya’nın Akkuyu’daki nükleer santral gibi büyük yatırımına izin vermesi bu tutum değişikliğinin nedenleri olarak görülebilir.

Rusya, tıpkı ABD gibi çıkarı neredeyse o yönde hareket eder.

Benzer durum ABD için de pekala düşünülebilir.

Mevcut durum şimdilik böyle sürecek gibi görünmektedir ama şunu da unutmamak gerekir: Türkiye, Rusya’ya yaptığı gibi görmezden gelinemeyecek önemli adımlar atarsa, karşısındakine yeni imkanlar sağlarsa, ABD’nin tutumu da pekala değişebilir.

Kürtler ABD’nin çıkarı olduğu sürece umurundadır, aksi durumda değildir.

Buradan ilgili başka bir konuya geçelim.

Öcalan önceki yıllarda “Misakı Milli’yi birlikte genişletelim” çağrısı yapmıştı.

Misakı Milli ve genişletilmesi Kemalistlerin anlayışı imiş sanılır ama böyle değildir.

Belirtmek gerekir, bu ucuz bir taktikti ve ciddiye de alınmadı.

Misakı Milli’yi PKK ile genişletmek, Barzani’yi devre dışı bırakmak anlamına gelirdi ve bunu görmek hiç de zor değildi.

AKP’nin tutumu, “Misakı Milli’yi genişletmek için sana ihtiyaç yok” çerçevesinde kaldı.

Misakı Milli, Irak ve Suriye’de genişlemiş bulunuyor. (Yukarıda belirtilen kitapta konu incelenmiştir.)

Görüldüğü üzere taktik gereği kemalistten daha kemalist de olunabiliyor ama sonuç alınamıyor.

Hareket alanı daraldı ve bu da taktik konusundaki yenilenmeyi engellemektedir.

Kafada taktik üretmek kolaydır ama bunu uygulayabilecek güç var mıdır, asıl sorun buradadır.

PKK gelişme süreci boyunca boşluklara oynadı. İlk boşluk, Türkiye ile Suriye arasındaydı ve bundan iyi yararlandı. İkinci boşluk, Birinci Körfez Savaşı sonrasında Irak’ta uçuşa yasak bölge ilan edilmesiydi, PKK ağırlığını bu ülkeye kaydırdı. Zamanın Genelkurmay Başkanı “PKK hortlak gibi ortaya çıktı” der. (Konu Alt Emperyalizm ve Türkiye kitabında incelenmiştir. E-Kitap olarak aynı adreste mevcuttur.)

YPG de aynısını yapıyor ama bu seferki boşluk daha dar ve tehlikeli bir boşluktur.

Rusya örneğindeki gibi büyük bir ülke tavır değiştirebilir ve boşluk kapanabilir.

Bunu önceden görmek gerekir.