Şuanda 119 konuk çevrimiçi
BugünBugün746
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8470
Bu ayBu ay8470
ToplamToplam10476894
Bir söyleşi PDF Yazdır e-Posta


Ankara’da doktora yaptıktan sonra Frankfurt’a gelmiş ve üniversitede bir projede çalışan bir kadınla iki saatten fazla süren bir söyleşi yaptım. Projenin konusu; 12 Eylül sonrasında Almanya’ya gelen politik kişilerin bugünkü durumlarıyla ilgiliydi. Yaşadıkları ortama uyabilmişler miydi, kendilerini nasıl hissediyorlardı, 12 Eylül hayatlarını nasıl etkilemişti gibi…

Söyleşinin sonunda kadın şimdiye kadar yaptığı en iyi söyleşi olduğunu söyledi. Çünkü konuyu hiç dağıtmadan anlatmıştım.

Benim için de iyi bir söyleşiydi çünkü kadın konuyu biliyordu.

Size sorulan sorulardan hareketle soranın bilgi düzeyini anlayabilirsiniz.

Çocukluktan başlayarak nasıl politik olduğuma, örgüt kuruluşundan neden ayrıldığıma, hapisten nasıl kaçtığıma, Avrupa ülkelerinde neler yaptığıma kadar sordu da sordu, ben de anlattım.

Sonlara doğru dedi ki: şansınız hep iyi gitmiş!

Evet, aksini iddia edemem. Her zaman olmasa bile dikkatli davranmaya çalıştım ama bugün hala yaşıyor olmamda şansın rolünü inkar edemem.

Almanya’daki politik mülteciler arasında mükemmel olmasa bile iyi Almanca öğrenmiş insan sayısı maalesef azdır. Hele benim gibi iki üniversite bitirmiş olan yoktur.

Bunlara ne kadar şaşırmıştır, bilemiyorum ama hangi gözleminden kaynaklandıysa artık bendeki özgüveni anladı ve eskiden beri böyle olup olmadığını sordu.

Yok, dedim, silahlı mücadeleye girmek için belirli bir özgüven gerek tabii ama özgüven zorluklar aşıldıkça, kendini yeniden ve yeniden üretebildikçe artar. Başka türlüsü mümkün değildir.

Kitaplardan yazılara ve videolara kadar epeyce inceleme yapmıştı, belli oluyordu.

Önceki benzer söyleşilerde genellikle sıkıldığım için bu söyleşiyi özellikle iyi buldum.

“Ülkeden nasıl çıktınız?”

Böyle garip sorular soranlar da vardı.

Aradan kaç yıl geçmiş, ülkeden nasıl çıktığım araştırmanıza nasıl bir katkı sağlayabilir?

O günler çok geride kaldı, geçti gitti…

Birkaç yıl önce bu konunun gündeme daha fazla geleceğini Avrupa Sürgünler Meclisi’nde belirtmiştim.

Böyle oluyor. Konuyu araştırarak, bilerek sorular soranlar özellikle iyi iş yapıyorlar.

Son soru: kendinizi nereli olarak görüyorsunuz?

Ben büyük kentlerin insanıyım. Ankara, İstanbul, Paris ve Frankfurt’un karışımıyım, diye cevap verdim.

 

Konuyla ilgili gelecekte kitap çalışması yapanlar olacak, gelişme o yönde gidiyor.