Şuanda 306 konuk çevrimiçi
BugünBugün845
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8569
Bu ayBu ay8569
ToplamToplam10476993
Anti semitizm-anti Kürtlük: aynı politika PDF Yazdır e-Posta


İsrail devletinin yıllardan beri süren politikası şöyledir: her eleştiriyi “Yahudi düşmanlığı” olarak görmek…

İsrail’in Filistinlilere karşı izlediği politikayı mı eleştirdiniz, siz kesin Yahudi düşmanısınız!

İsrail’in yaptıklarına eleştirel yaklaşan Yahudiler de bu veya benzeri suçlamayla karşılaşırlar.

Son örnek ABD’li filozof Judith Butler’dir.

Frankfurt’taki Goethe Üniversitesi yaptığı çalışmalar nedeniyle kadına Adorno Ödülü verilmesine karar verince kentteki Yahudi kuruluşları Butler’e İsrail’in politikalarına eleştirel yaklaşımı nedeniyle bu ödülün verilmemesi gerektiğini açıklayacaktı.

Etkili olmadı ama bu tutum açık bir anlayışı göstermektedir: İsrail’i eleştiren Yahudi düşmanıdır, anti semittir.

Aynı anlayış artan oranda Kürtlerde de bulunmaktadır. Burada hangi Kürtlerden bahsettiğimi anlıyorsunuz.

Kürt hareketinin son on yılda açık olarak milliyetçiliğe kaydığını belirtenler Kürt düşmanı olmakla ya da Kürt fobisine sahip olmakla eleştirilirler.

Buradaki anlayış, İsrail’in anlayışının aynısıdır. Suçlamalarla dikkati yaptıklarından uzaklaştırmaya çalışmak…

Bu kesim ABD ile anlaşma zeminine yöneldi ve anlaşıldığı kadarıyla bu konuda yol da aldılar. Bu konuda iki gösterge yeterlidir.

Birincisi; HDP, NATO’nun genişlemesi konusunda TBMM’de “hayır” demek yerine, oturuma katılmamayı tercih etti. Bu konuda HDP grup kararı almış.

“Sosyalist TİP” de aynı yolu izledi.

Finlandiya’nın NATO üyeliği ABD için önemlidir, ABD’nin kızdırılmaması gerekiyordu.

İkincisi; Cengiz Çandar’ın milletvekili adayı olarak seçimidir. Gerekçe; açılım süreci geliyor, Çandar’ın da hem TC devletiyle hem de ABD ile iyi ilişkileri vardır. Görüşmeci olarak pekala düşünülebilir.

Bu gelişmeyle “biz sosyalistiz” açıklamaları, “Türk solu milliyetçidir” suçlamaları birlikte yürüyorlar. Amaç, ABD ile anlaşmaya yönelme politikasını örtmektir, durumu olduğundan farklı göstermeye çalışmaktır.

Bunları yazarken amacım bu politikayı eleştirmek değildir. Kürtler milliyetçi de, ABD askeri de olabilirler. Politikada bütün aktörler dilediklerini yapmakta ve boylarının ölçüsünü almakta özgürdürler.

Eleştirilmesi ve ortaya dökülmesi gereken tek konu, kendini olduğundan farklı göstermeye çalışmaktır.

“Milliyetçi olmak hakkımızdır” diyorsanız, tabii ki hakkınızdır; olun ama kendinizi başka türlü göstermeye ve bunun araçlarından birisi olarak da Türk solunu suçlamaya kalkmayın.

Kürdün Kürde yaptığını Türk solu Kürtlere yapmadı.

Barzani-PKK/YPG ilişkisinin ne kadar kötü olduğu biliniyor.

Korucuları, bir dönem HDP’nin –o sırada partinin adı farklı olabilir- üst kademelerine kadar yükselmiş Mehmet Metiner’i ve sayılabilecek başka isimleri katmıyorum.

Bunların Kürtlere yaptığını Türk solu yapmadı.

Türk solunu eleştirin. Çok eksiği var. Ama bunu kendi yöneliminizi örtmek için yapmayın.

Gittikçe daha az inandırıcı oluyorsunuz.

Siz Türk solunu yeni tanımadıysanız, Türk solu da Kürtleri –hangilerinden söz ettiğimi anlıyorsunuz- yeni tanımadı.

Büyük bir devletle iş yapmanın ne demek olduğunu Rusya Federasyonu örneğinden anlamadıysanız, benzer örneği ABD ile de yaşayınca umarım anlarsınız.

Bu girişiminizde de beklediğinizi bulamadığınızda size göre sorumlu kesinlikle Türk solu olacaktır!