Şuanda 210 konuk çevrimiçi
BugünBugün155
DünDün3402
Bu haftaBu hafta7879
Bu ayBu ay7879
ToplamToplam10476303
"İşçi olarak geldim, Sırp olarak dönüyorum." PDF Yazdır e-Posta


Bu cümleyi yüksek enflasyon ve hayat pahalılığına karşı 1980’li yılların sonlarında Yugoslavya bünyesindeki Sırbistan’da yapılan büyük bir gösteriye katılan işçi söylüyor. Yugoslav Komünistler Birliği içindeki Sırbistan partisinden Milosevic mitingde milliyetçi bir konuşma yapıyor. Kendi başına bu konuşmayla bir şey olmaz ama Milosevic çok sayıda milliyetçi grubun ve Sırbistan Ortodoks Kilisesi’nin de desteğine sahiptir.

Mitinge katılan bir işçi sonucu yazının başlığındaki tek cümleyle özetliyor: “İşçi olarak geldim, Sırp olarak dönüyorum.”

Yugoslavya tarihi beni sürekli olarak çekiyor. Maoizmin Küresel Tarihi’ni İngilizcesinden okurken Kosova adlı kitaba da başladım, bırakamaz oldum. Konuyu daha önce biliyordum ama buradaki anlatım ayrıntılıdır. Yeni bir şey öğrenmiyorum, temel olayları zaten biliyordum ama bunların nasıl şekillendikleri ayrıntılı olarak anlatılıyor.

Yugoslavya tarihi, harcanan bütün çabaya rağmen halkların birlikte yaşayamama tarihidir. “Halklar kardeştir” belirlemesinin temelsiz olduğunu gösteren büyük bir örnektir. Halklar kardeş değildir, kardeş yapılırlar ve bunun sürekli yenilenmesi gerekir.

Milliyetçilik önemle incelenmesi gereken bir konu olarak kendini gösteriyor. İncelenmiş ve önemli yapıtlar üretilmiş mesela Hobsbawm, Anderson, Gellner gibi… Bunlar ağırlıkla milliyetçiliğin ulus anlayışıyla birlikte doğuşunu anlatıyorlar. Anderson yüzyılların din anlayışının yerini milliyetçiliğin aldığını anlatıyor ama din ile milliyetçilik alternatif değildir. Sırbistan örneğinde olduğu gibi iyi bütünleşebiliyorlar.

Sırbistan milliyetçiliğini savunan üç temel kurum var: komünist partisi, Ortodoks kilisesi ve Sırp aydınlarının bulunduğu örgüt…

Bu milliyetçiliğin ilk hedefi Kosova’nın Sırbistan’a bağlanmasıdır, ardından Prens Lazar dönemindeki büyük Sırbistan’ın yeniden kurulması geliyor. Prens Lazar, 1389’da I. Murat’ın komutasındaki Osmanlı ordusuna karşı Kosova savaşında karşı karşıya gelen ordunun komutanı. Hem Lazar hem de I. Murat savaşta ölüyorlar. Osmanlı ağır kayıp vererek de olsa savaşı kazanıyor.

Bu savaş Sırp tarihinde önemli yere sahiptir. Savaş yerinin diğer adı Amsfeld ve şimdiki Kosova başkenti Priştina’nın yakınındadır.

Sırbistan Ortodoks Kilisesi de şimdiki Kosova sınırları içinde kuruluyor.

Milliyetçilik Sırplara özgü değildir. Sosyalizmin çözülmesinin ardından bütün komünist partilerin devamcısı örgütlerde görülüyor.

En başta şunun belirlenmesi gerekiyor: milliyetçilik her çeşit görüşle eklemlenebilir: sosyalizm, faşizm, din, parlamentarizm gibi… Bu anlamda milliyetçilik yoktur, milliyetçilikler vardır. Aynı halkın milliyetçiliğinde dönemlere göre değişen ve sabit kalan unsurlar vardır. Bu nedenle özgül milliyetçiliklerin ayrı ayrı incelenmesi gerekir.

Buradan sosyalist iktidarların 74 yılda insanları şekillendirmekte neden başarılı olamadıkları konusuna geçilebilir.

Bunlara ezbere cevaplar verilebilir, verilmiştir de ve ömürleri kaçınılmaz olarak kısa olmuştur.

Ülke tarihlerinin incelenmesine dayanmayan cevaplar boştur, acele olarak ihtiyacı karşılarlar ama içleri boştur.

Çin Halk Cumhuriyeti’nde yaşanılan 1980 sonrasındaki hızlı ekonomik gelişme Çin milliyetçiliğiyle birliktedir ama bu milliyetçilik “biz de varız” türü başka bir milliyetçiliktir.

 

Çin konusunu bitirir bitirmez Yugoslavya’ya geçeceğim…