Şuanda 231 konuk çevrimiçi
BugünBugün170
DünDün3402
Bu haftaBu hafta7894
Bu ayBu ay7894
ToplamToplam10476318
Vatan ürettiğin yerdir! PDF Yazdır e-Posta


Geçtiğimiz Cuma günü Doğan Özgüden-İnci Tuğsavul’un 50 yılı aşan sürgünlüğüyle ilgili belgeseli izlemek için Köln’de idim. Konuyla ilgili ayrıntılı yazıyı Sürgün dergisinin sonbahar sayısında yazacağım için burada kısaca aktaracağım.

Dünyadaki bütün sürgün örneklerini bilmem doğal olarak mümkün değildir ama 52 yıldır sürgünde yaşayan ve sürekli üreten Özgüden-Tuğsavul’dan başka örnek olduğunu sanmıyorum.

Sürgünlük genel olarak kaybolmakla eş anlamlıdır ve özellikle 12 Eylül sürgünlerinin büyük bölümü kayboldu. Bırakın üretmeyi, yıllarca yaşadıkları ülkenin dilini bile öğrenmediler.

Doğan Özgüden yaptığı konuşmada 12 Mart 1971 darbesinden sonra geldiklerinde şanslı olduklarını söyledi. Portekiz, İspanya, Yunanistan’da faşizm vardı, Latin Amerika ülkelerinden gelen sürgünler için de benzeri durum vardı. “Onlardan çok şey öğrendik ve bazı şeyleri de öğrettik” dedi.

Şans, orası öyle, ama şans bir şeydir, onu kullanabilmek başka bir şeydir. Dönemin özelliğini kullanabilmişler.

İnci Tuğsavul’un konuşmasındaki bir cümleyi yazının başlığı yaptım: “Vatan ürettiğin yerdir!”

Önemli bir belirlemedir ve en az 20 yıldır sürgünde üretebilenlerin dünyası büyük oranda değişti. İletişim araçlarındaki büyük gelişme sonucu kısa sürede her yere ulaşabiliyorsunuz, her yerden haber alabiliyorsunuz. 1980’li yıllarda bu imkan yoktu. Ürettiğinizi en fazla yaşadığınız ülkedekiler bilirdi, Türkiye’dekilere ulaşmak hem zordu hem de zaman alıyordu.

Üretilenin yayılmasının önünde engel bulunmuyor. Sosyal medya ile birlikte “üreten” de çoğaldı. Hemen herkes bir şeyler yazıyor. Daha iyi bence… Köln’deki toplantıda yıllarca Almanya’da bilinen birkaç isimden birisi olmanın unutulmadığını gördüm, gördüm ama o günlerin geride kaldığını da biliyorum. Şimdi marifet sınırlı sayıda insan arasında bilinmek değil, çok sayıda insanın arasından önlere çıkabilmektedir.

Üretmek yetmiyor, kalite gerekiyor.

Her ürettiğiniz aynı düzeyde olmaz doğal olarak ama arada bir çok iyi denilebilecek üretimler de yapabilmeniz gerekiyor.

Okumak, öğrenmek, düşünmek, üretmek; şimdi sınırsız yayılma imkanları var ama süreç eskiden bu kadar zor değildi.

Şimdi zor; üretmek yetmiyor, kalite gerekiyor.

Arada bir iyi üretim de yetmiyor, süreklilik gerekiyor.

Zor, açıkçası hiç kolay değil…

52 yıldır sürekli üretebilmek bile kendi başına kalite sayılır.

 

Güneş Atölyeleri örneğini dergi yazısına saklıyorum.