Şuanda 161 konuk çevrimiçi
BugünBugün120
DünDün3402
Bu haftaBu hafta7844
Bu ayBu ay7844
ToplamToplam10476268
"... ama onlar bizim o. çocuklarımız." PDF Yazdır e-Posta


 

1980’li yıllarda Nikaragua’da Sandinistler iktidarı ele geçirmişti. ABD onlara karşı Kontralar adlı karşı devrimci bir grubu destekliyordu. Basın toplantısında bir CIA yetkilisine şu sorulur:

“Bunlar kirli insanlar… Uyuşturucu işi var, fidye için insan kaçırmak var…” ve daha sayılıyor.

CIA yetkilisi şöyle diyor:

“Haklısınız, bunların hepsi o. çocuğu ama bunlar bizim o. çocuklarımız.”

Buradaki cümlenin ana fikri “bizim” anlayışıdır. Yaptıklarını savunamam ama onlar “bizimdir”.

Aynı anlayış başka alanlarda da uygulanabilir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ümit Özdağ ile 6’lı ittifaktan ve partisinin yetkili organlarından habersiz içişleri bakanlığı ve MİT başkanlığı konusunda protokol imzaladığı ortaya çıktı.

Burada sorun Ümit Özdağ ile protokol imzalanması değildir. Kendi anlayışı uyarınca imzalayabilir. Bunu 6’lı ittifaktan ve partisinden gizli yapmasıdır.

CHP sözcüsü bile bilmiyor…

Normal bir partide şu uygulama yapılır. MYK genel başkanı görevden azleder ve ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk eder.

Yapılan yenilir yutulur şey değildir. Partinin inandırıcılığına büyük darbe indirdiği gibi partiden de gizlemiştir.

Kılıçdaroğlu bunu kendi iradesiyle yaptı. Silah zoruyla ya da işkence ile yapmadı…

Bu tespiti şu ana kadar ortaya çıkanlar temelinde yapıyorum. CHP’de kimin eli kimin cebinde belli değildir. Partinin bir bölümünün bundan haberi olduğu ortaya çıkarsa değerlendirme de değişmek zorundadır. Her durumda yapılan vahim bir yanlıştır.

Kılıçdaroğlu’nu savunmak adına beyni dumura uğramış olanlar olabilir. Ümit Özdağ ile protokol yapılmasını eleştirmiyorum, bunun ittifak güçlerinden ve partiden gizlenmesinden söz ediyorum.

Eğer yapılan protokol içişleri bakanlığı ve MİT başkanlığı gibi önemli konuları içermeseydi, önemsiz konularda olsaydı, “o yoğunluk içinde unutmuşum” denilebilirdi.

CHP böyle bir uygulama yapmayacaktır, sonuçta “o bizim başkanımızdır”.

Şu anda görülmüyor belki ama Kılıçdaroğlu bu tutumuyla Alevilere de büyük zarar vermiştir. Kılıçdaroğlu herhangi bir Alevi değildir. Bu kimliği nedeniyle kendisine oy veren çok sayıda insan vardır ve kendisi de açık olarak kimliğini belirtmiştir.

“Önde gelen bir Alevinin yaptığı ortadadır. Sesini çıkarmayarak O’nu destekleyen çok sayıda kişi de ortadadır” denilecektir mutlaka…

Kanaat önderlerinden birisi ya da birkaçı Kılıçdaroğlu’nu düşkün ilan eder mi, edemez.

Açıkça kınar mı, onu bile yapamaz.

Bu durumda hakkınızdaki değerlendirmelere de ses çıkarmayacaksınız.

Ya da ses çıkarsanız bile ne olacak ki!

Durum ortadadır.

Yapılan çok kötü bir şeydir ve buna açık olarak sesini çıkarmayan, bunu onaylıyor demektir.

Değişik itirazlarınız olabilir tabii ki, bunlar olabilir.

Ama rica ederim bana Alevilerin yüce değerlerinden söz etmeyin. Lafa değil uygulamaya bakılır. Bu her konuda böyledir.

Aksini yapacaksanız, şimdiden açık söyleyeyim, tartışmaya girmem, “yanlış yere gelmişsin, yerine git” deyip atarım.

Geçmişte birkaç kişiye böyle yaptım.

“Ben ateistim” diyorum, kişi bana Alevilerin yüce öğretisinden söz ediyor.

Yanlış yere gelmişsin, iyisi mi yerine git!

Bu tür kişiler benim için kötü düşünmesinler, çok kötü düşünsünler.

Ne olacak ki sanki?

Bu inanç grubunun haklarını savunurum. İnançlarına hiç ama hiç inanmam. Şimdiye kadar ne yaptıysam bu insanlara ihtiyaç duymadan yaptığım ve bundan sonra da yapacağım için son derece rahatım.