Şuanda 236 konuk çevrimiçi
BugünBugün175
DünDün3402
Bu haftaBu hafta7899
Bu ayBu ay7899
ToplamToplam10476323
Hızlı ama özenli ilerlemek... PDF Yazdır e-Posta


Yaşadığımız yıllarda önemli değişiklikler peşpeşe geliyor. Buna “bildiğimiz dünyanın değişmesi” de diyebiliriz.

Yıllardır neredeyse unutulmuş bir kıta olan Afrika’nın –özellikle Sahra’nın güneyindeki siyah Afrika’nın- dünyanın politik merkezlerinden birisi olmaya yönelmesi bunlardan birisidir.

Tek kutuplu dünya sona erdi. Bu sona eriş Ukrayna savaşıyla başladı ama bu başlangıç en az 20 yıldır süren birikimin üzerinde şekillendi.

ABD ve NATO ülkeleri cephesine karşı Rusya-Çin-Hindistan ve eklenebilecek başka ülkeler cephesi şekillendi. Her cephenin sallantılı unsurları bulunuyor. NATO’da Macaristan ve biraz da Türkiye, diğer cephede ise Hindistan. Bu cepheye Güney Afrika’nın da katılması gerekiyor.

Tarihte ikinci kez en güçlü kapitalist ülke olan ABD, kapitalist olmayan başka bir ülke tarafından ekonomik olarak zorlanıyor. Bunu ilk kez SSCB başarmıştı ama uzun sürmedi, şimdi Çin başarıyor ve şimdiden daha uzun sürecek gibi görünüyor.

Önceki yıllarda bir ülkeye silah ambargosu uygulanması onun askeri gücünü etkilerdi. Şimdi çok az etkiliyor. Silah üreten ülkeler çoğaldı, parayı verdiniz mi birinden olmazsa ötekinden silah alabiliyorsunuz.

Türkiye amfibik çıkarma gemisini İspanyolların desteğiyle üretti.

Silah konusunda eskiden bu ülkenin adı duyulmazdı.

Türkiye dünyanın en yayılmacı ülkesi durumundadır.

Yıllar öncesinde kalmış kafalar Misakı Milli’nin bittiğini hala göremiyorlar.

Misakı Milli genişledi.

Bu genişleme başka ülkeleri fiilen kendine katma olarak gerçekleşmedi. Haritada o ülke –mesela Suriye- hala eski sınırlarını koruyarak duruyor ama fiiliyatta durum farklıdır. Ülkenin kuzey batısında ABD destekli YPG hakim durumdadır ve burası Suriye petrolünün yüzde 80’inin çıktığı yerdir, ek olarak tahıl deposudur. ABD’nin Ürdün sınırında büyük askeri üssünün yanı sıra küçük üsleri de bulunuyor.

Türkiye bu ülkenin en az yüzde 15’inde hakim durumdadır.

Suriye’de İran ordusu ve İslam Devleti de bulunmaktadır.

Haritadaki Suriye ile gerçekteki Suriye farklıdır. (Bkz. Küresel İç Savaş ve Türkiye kitabı)

Türkiye yıllar önce Kuzey Kıbrıs’ı aldı. Burada kurulan “bağımsız devleti” kimse ciddiye almadı.

Türkiye Irak’ın önemli bölümünde denetim sağlamış durumdadır. Bu ülkede askeri üsleri bulunuyor.

Türkiye’nin Katar ve Somali’de iki büyük üssü bulunuyor.

Azerbaycan’ı da katmak gerekir. TC’nin bu ülkedeki askeri varlığı konusunda ayrıntılı bilgi varsa da ben bilmiyorum. Orada önemli bir askeri güç olarak bulunuyor, bu kadarını biliyorum.

Misakı Milli’nin genişletilmesi bir oranda Kürtlerle anlaşılarak yapıldı.

Barzani Kürt değil mi?

PKK ile neredeyse 40 yıldır süren ve sona gelmiş olan silahlı savaş TC ordusunda önemli gelişmelere neden oldu.

Profesyonel askerlik ordunun bütün kademelerine yayıldı. Silah sanayisi kuruldu ve silah ihraç ediliyor. Çok değil 20 yıl önce İsrail’den Heron adında İHA kiralayan TC, SİHA’ları kendisi üretmeye başladı.

TC ordusu denizde zayıftı. Türkiye küçük savaş gemileri üretimine başlamasının yanı sıra Almanya’dan çok sayıda devriye gemisi satın aldı.

Bütün bunları göremeyip hala ABD emperyalizminin emrinde bir ülkeden söz edenlere bir şey söylemek gerekmiyor. TC’nin ABD ile Rusya arasında çıkarına göre oynayabilmesini bile göremeyenlere bir şey anlatmak gerekmiyor.

Teoride yıllar öncesinde yapılması gereken ancak yeni gerçekleşebiliyor: sosyalizmin tanımı değişiyor. Marksist sosyalizm teorisi –dünya devrimi önceline dayanmadığı için- geçmişte gerçekleşmedi ve yakın gelecekte de gerçekleşme şansı bulunmuyor.

2005’te yayınlanan ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti tarihini inceleyen 1989 Berlin Duvarı kitabının sonunda bunu açık olarak belirtmiştim.

15 yıl sonra Marksist olmayan sosyalizm anlayışını savunan yazarlar çıkmaya başladı. ABD’de Nancy Fraser, Almanya’da Michael Brie ve daha da çıkacaktır.

Sosyalizm anlayışı konusunda Çin’in mevcut durumunun incelenmesi belirleyici öneme sahiptir.

Yunanistan Komünist Partisi gibi Çin’i emperyalist bir ülke olarak görebilirsiniz.

Çin, yeni İpek Yolu projesi bağlamında Pire limanının çoğunluk hissesini satın aldı.

Veya ABD’de öğretim üyesi olan Arif Dirlik gibi Çin’e post sosyalist de diyebilirsiniz. Sosyalist ama bildiğimiz sosyalizm gibi değil…

Ve daha başkaları…

Konular çok büyük ama yavaş ilerleme şansı bulunmuyor. Gelişmeler kimseyi beklemez. Değerlendirmede özenli davransanız da eksikleriniz olabilir ve hatta kaçınılmazdır.

Burada önemli olan esas gelişme yönünü görebilmektir.

Hem Türkiye hem de dünya için…