Şuanda 201 konuk çevrimiçi
BugünBugün148
DünDün3402
Bu haftaBu hafta7872
Bu ayBu ay7872
ToplamToplam10476296
Karar vermek ve yapmak PDF Yazdır e-Posta


Çok ülke insanını tanıdığımı söyleyemem ama karar vermekle yapmak arasındaki farkın bizdeki kadar fazla olduğu başka halklardan insanların sayısının az olduğunu tahmin ediyorum. Karar vermek bir şeydir, yapmak başka bir şeydir. Karar verdiğiniz her şeyi yapamayabilirsiniz. Elinizden geleni yapmışsınızdır ama olmamıştır. Böyle başarısızlıklar her zaman olabilir ama genellikle diyelim –burada genellikle en az yüzde 70 demektir- karar verdiğinizi yapabilmeniz gerekir. Bu orana ulaşamıyorsanız karar mekanizmanızı değiştirmeniz gerekir.

Bizde insanlar genellikle çok konuşuyorlar ve kararlarının reklamını yapınca kendilerini yapmış gibi hissediyorlar.

Böyle olmaz tabii…

Hayatımdaki her amaç için söyleyemem ama diyelim son 40 yıldır karar verip de yapamadığım pek az şey oldu.

Bu karar kitap yazmak da olabilir, üniversite bitirmek de olabilir, birinin hakkından gelmek de olabilir; hepsini yapabildim. İnsanlarda belirgin bir güven oluştu: Engin karar verdi mi, yapar.

Bu aynı zamanda kendine güvendir.

Okurlardan hatırlayanlar vardır, geçtiğimiz yılbaşında iki hedef belirlemiştim: Çin ile ilgili kitabı bitirmek ve yeni bir öykü kitabı yazmak.

İlkini yaptım. İkincisinde ancak iki öykü yazabildim ve biliyorum ki edebiyat zorlamayla olmaz. Dolayısıyla bu kitabı şimdilik bırakıyorum. Yerine yılsonuna kadar Vietnam’ı bitireceğim.

Sadece Vietnam mı olur, Laos ve Kamboçya da eklenir mi, şimdiden söyleyemem.

Vietnam’la ilgili 25 kadar kitap buldum diyebilirim. Malzeme tamam. Bu kitaplardan bazıları süreç içinde elenir, biliyorum, başka kitaplar bulurum ama sayı bu civarda kalır. Büyük çoğunluğu İngilizce, kalanı Almanca 25 referans gerekli bilgiyi toplamak ve yorumlayarak yazmak için yeterlidir.

Geçen yazıda Vietnam’la ilgili doktora tezlerinden söz etmiştim. Bunlar eğitim ve sağlık hizmetleriyle ilgilidir. Vietnam’da yaşanan değişim bu hizmetleri nasıl etkilemiş, onu inceliyorlar.

Şu belirlemeyi önemli buldum: değişimin esas olarak özelleştirme, pazar ekonomisi, dış yatırımlar temelinde incelenmesi eksiktir. Sosyolojik değişimi de görmek gerekir. Toplumun düşünce yapısı değişiyor.

Bildiğimiz sosyalizmde ya da reel sosyalizmde diyelim, SSCB ya da Çin örneği fark etmiyor, toplumda rekabet zayıftı. Şimdi ise her alanda güçlü bir rekabet var. Çin Sosyalizmi (1949-2022) kitabında bunu anlatmıştım. Devlet işletmelerini bile rekabete sokabildi Çin… Eksikler, aksaklıklar var tabii ama yapılan esas olarak budur.

Kapitalizmin büyük dinamizminde rekabetin rolü önemlidir.

Bu rekabet, sosyalist hedefler çerçevesinde tutularak neden başka bir topluma da taşınamasın?

Bunun reçetesi yoktur, deneme-yanılmayla uygun yollar bulunacaktır.

Kapitalizmin alternatifi olan sosyalizm, kapitalizm değiştikçe değişmek zorundadır.

Kapitalizme alternatif bir toplum oluşturmak istiyorsunuz ama alternatifi olduğunuz kapitalizm diyelim 40 yıl öncekidir; böyle olmaz.

Çin ve Vietnam’daki gelişmeyle ilgili ilginç deyimler çıkıyor. Yeni kavramlar oluşuyor.

Mesela Çin için KP önderliğinde pazar ekonomisi, denir.

Vietnam’da leninist pazar deniliyor.

Çin 1,6 milyar, Vietnam 100 milyon, Küba ise küçük bir ülkedir.

İlk ikisinin incelenmesi yaklaşık 40 yıldır girilen yeni yönelimi anlayabilmek için yeterlidir.