Şuanda 335 konuk çevrimiçi
BugünBugün253
DünDün3402
Bu haftaBu hafta7977
Bu ayBu ay7977
ToplamToplam10476401
Dünya çapında olmak nedir? PDF Yazdır e-Posta


Kifayetsiz muhteris günlük Türkçede karşılığı bulunmayan güzel bir deyimdir. Büyük ihtirasa sahiptir ama buna uygun çapı yoktur.

Türkler kifayetsiz muhteris bir halktır, Kürtlerin ise özellikle son yıllarda onları geride bıraktığı söylenebilir.

Halkın bu özelliğini iyi saptayan AKP ve Erdoğan sürekli olarak bunu kullanır. Kifayetsiz muhterislikte rasyonel akıl biter, yerini geçici de olsa büyük olmak duygusu alır.

Mesela uzaya astronot gönderecekmişiz…

Ne yapacak giden kişi orada?

Bugüne kadar değişik devletler çok sayıda kişiyi uzaya gönderip geri getirdiler. Onlar arasında yer almamızın nasıl bir amacı var, getirisi nedir?

Getirisi prestijdir. Gerçi o da hayli düşüktür çünkü o kadar çok insan gidip gelmiştir ki…

Dünya çapında olmak, adını dünyada duyurmak bizim bitmeyen arzumuzdur ve tatmin edilemez.

Kadın milli voleybol takımının Avrupa şampiyonu olması ülke çapında olay oldu.

Almanlar da yaklaşık aynı günlerde erkek basketbolunda ilk kez dünya şampiyonu oldular. Bir gün kutlandı ve bitti.

Normalde de böyle olması gerekir.

Bir kesim voleybolcular şampiyon olunca buradan olmadık anlamlar çıkarır; kadınların gücü, Atatürk’ün kızları filan gibi…

Başka bir kesim –dinciler ve milliyetçi Kürtler- hasta olurlar.

Voleybol şampiyonaları sık yapılır, birisinde bir ülke şampiyon olur, sonrakinde başkası olur ve böyle gider.

Üç yıl önce kim şampiyon olmuştu diye sorarsan hatırlayan pek çıkmaz.

Ancak sürekli olarak şampiyon olabiliyorsan, diyelim on şampiyonada 7-8 kere birinci olabiliyorsan, o zaman en azından bir dönem dünya çapındasındır.

Konuyu Yılmaz Güney’e bağlayacağım…

Yılmaz Güney bu ülkenin büyük sinemacısıdır ama filmleri dünya çapında değildir. Filmleri film klasikleri arasında yer almaz.

Cannes’da ödül kazanarak dünya çapında olunmuyor. Oscar da alabilirdi. Her yıl bir film Oscar ya da Cannes’da ödül alıyor. Üç yıl önce hangi filmler ödül almıştı diye sorsam, hatırlayan pek çıkmaz.

20. yüzyıl film klasikleri listesine bakın, Yılmaz Güney’i göremezsiniz.

1980’li yıllarda Almanya’da şu veya bu kentte Yılmaz Güney filmleri oynatılabilirdi ama çoktan bitmiştir o günler. Almanya’da sinemaseverlere adını sorun, çok azı hatırlar.

Almanya’da sık olarak belirli rejisörlerin toplu gösterimleri yapılır. Yılmaz Güney’e hiç rastlamadım. Filmlerinin Türkçe olması sorun değildir, altyazılı olarak oynatılabilir.

Alman rejisörleri dedin mi Reiner Werner Fassbinder akla gelir ve her yıl birkaç kentte toplu gösterimi vardır.

Birkaç kere de yine Alman rejisörü sayılan Fatih Akın’ın gösterimine rastladım.

Dünya çapında olmak, zamana dayanıklı olmaktır.

Ülkenizde önemli olabilirsiniz, ülke dışında ödül almış da olabilirsiniz ama dünya çapında olmak başkadır.

Bu ülke 20. yüzyılda dünya çapında az insan çıkarabildi.

Şiirde Nazım Hikmet, romanda Orhan Pamuk ve Yaşar Kemal.

Çok sayıda dile çevrildiler ve edebiyatseverler hepsinin adını bilirler.

Doğa bilimlerinde Aziz Sancar (kimya Nobel ödülünü almıştı) ve kimya kitaplarında çok elektronlu teoride Sinanoğlu Teorisi olarak adı geçen Oktay Sinanoğlu.

Bazıları bu isimlerin bir bölümünden hoşlanmayabilir, onlara da soran yok zaten!

Eğer corona aşısının bir çeşidini bulan Uğur Şahin ve Özlem Türeci de Nobel alırlarsa eğer, dünya çapında bilinebilirler. Epeyce tanınıyorlar zaten…

Doğa bilimleri alanında isim yapmış, önemli ödüller almış kişilerin tümü ülke dışında okumuş, çalışmıştır.

Herhangi bir alanda dünya çapında olmak zor iştir…

Önce olunur, sonra gurur duyulabilir ama aşırı abartmalara hiç gerek yoktur.

Kendiniz inanırsınız, o kadar!