Şuanda 276 konuk çevrimiçi
BugünBugün208
DünDün3402
Bu haftaBu hafta7932
Bu ayBu ay7932
ToplamToplam10476356
Hayatı değiştiren rastlantılar PDF Yazdır e-Posta


Herkesin hayatında rastlantılar vardır ama bazı rastlantılar kişinin sonraki hayatını büyük oranda etkileyecektir. O rastlantı olmasaydı hayat başka türlü olabilirdi denilebilir.

Kim Il Sung’un biyografisini okuyorum. İkinci Dünya Savaşı sırasında Mançurya’da Japon ordusuyla savaşan Kızıl Ordu’da bir gerile birliği komutanıdır. Savaşın bitiminden sonra Kuzey Kore’nin başkenti olacak Piyongyong’a gelir. Kore’nin kuzeyi Kızıl Ordu’nun, güneyi ABD ordusunun işgali altındadır. Kızıl Ordu komutanları bir süre milliyetçilerle iş yapmaya çalışırlar, sonra anti komünizmleri nedeniyle vazgeçerler. Gerilla savaşından tanıdıkları Kim Il Sung’dan iyisini mi bulacaklardır. Onu ön plana çıkarmaya başlarlar.

Kim o yıllarda çevresindekilere yeni görevinden memnun olmadığını, bu işten anlamadığını, Kızıl Ordu’da kariyer yapmak istediğini söyler.

İlerde devlet başkanı olacaktır.

Biyografisini yazan kişiye göre eğer bir hafta geç gelseydi muhtemelen yerine başkası bulunacaktı. Kim ne yapardı, bilinmez. Belki de Kızıl Ordu’da kariyer yapıp general olurdu.

Rastlantı, bilerek yapmıyorsunuz ama sonraki hayatınız önemli oranda etkileniyor.

Böyle bir rastlantı benim de başıma geldi.

1970 yılının sonbahar ayları… Birkaç ay önce Kimya Öğrenci Derneği’ni sosyal demokratlardan almıştık, bölümde kantin kurduk ve parasını SFK’ya (Sosyalist Fikir Kulübü) veriyorduk. Yazın bana verilen görev gereği Kırmızı Aydınlık dergisinin arşivinde çalışmış, okul açınca hem derslere hem de kantindeki görevlere başlamıştım.

O gün birkaç arkadaş yürüyorduk. Bölümde bir şey unutmuştum, geri dönmeyi düşündüm, sonra vazgeçtim. Dönseydim o karşılaşma olmayacaktı.

Yolda SFK Başkanı Ali Artun ile karşılaştık. Bana TDGF (Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu)  dergisi İleri’nin yazı işleri sorumlusu olmamı önerdi. Derginin basım ve dağıtımından da sorumlu olacaktım.

İstemedim. Çok işim vardı; dersler, kantin gibi…

Ali ısrar etti: “güvenilecek insan o kadar az ki Engin, dedi. Yaparım diyorlar, yapmıyorlar. Seninle kafamız rahat eder, kabul et.”

Ettim.

Bu kabul ediş okuldan büyük oranda kopmama neden oldu. İyi bir öğrenci olan ben o yarıyıl kaldım. Bu vesileyle SBF yurdundaki Dev Genç Merkez Yürütme kadrosuyla tanıştım. İleri’nin son sayısı olacak 5. sayısı yayınlandı. Ardından Kurtuluş gazetesi ve yayınları başlayacaktı. Burada çalışmam istendi ve böyle gitti…

O gün o karşılaşma olmasaydı ben planladığım gibi okulu bitirip doktora yapmak için ABD’ye gider miydim, bilemiyorum.

Üniversiteyi bitirdim, yüksek lisans da yaptım ve orada durdum. Hem politik mücadele hem de Ankara’da kalsam bile doktora yapmak birlikte yürümezdi.

Zaten beni bırakan da yoktu. Hemen okulda kurulan üç kişilik komiteye alındım. Amacımız insanlar hapisten çıkıncaya kadar –politik affın geleceği görünüyordu- okuldaki geniş THKP-C sempatisinin dağılmamasını sağlamaktı.

Neyse, bu dönemi TDAS’ın Tarihi kitabında anlattığım için tekrarlamayayım.

 

Bazı tesadüfler insan hayatını iyi etkiliyor anlayacağınız…