Şuanda 78 konuk çevrimiçi
BugünBugün59
DünDün3402
Bu haftaBu hafta7783
Bu ayBu ay7783
ToplamToplam10476207
Bir MHP'li adına mektup PDF Yazdır e-Posta


Yazı işleri sürekli bana düştüğü için bir MHP’li adına mektup yazmak da bana kalmıştı.

Isparta hapishanesinde 8. ya da 9. ayımızdı. (1978 yılının yaz aylarıydı). İdare ile uzun kavgalardan sonra koğuşa bir daktilo almıştık. Bu arada mahkememiz de İstanbul’dan Isparta ağır cezaya kalkmış, bu da hiç hoşumuza gitmemişti. İstanbul hapishanelerinden birisine gitmek istiyorduk. Oradan kaçma imkanları daha fazlaydı.

Ne yapalım diye düşünürken İbrahim’in (Yalçın) aklına şöyle bir fikir geldi: Bir MHP’li adına savcılığa mektup yaz. Birkaç gün sonra kardeşim gelecek, ona verip postalattırırım. Olay çıkacağını ihbar etsin. Bakarsın çekinirler ve davayı buradan kaldırırlar.

Fena fikir değildi doğrusu…

Rahattık çünkü operasyonda yakalanan 19 kişinin 10 tanesi tutuklanmadan sorgu hakimliğinde serbest bırakılmıştı. Antakya’dan başladığını öğrendiğimiz takip sonucu polis İstanbul’da başlıca isimlerin görüp konuştuğu herkesi toplayacaktı. 10 kişinin bir şeyle ilgisi yoktu, bırakıldılar.

1972’den sonra ilk THKP-C davasıydı ve hızlı başladı. Sağmalcılar’da isyan sonrasında Isparta’ya sürülmüştük. İstanbul’daki ilk mahkemeye gitmedik, tahliyesi beklenen üç arkadaş gitti. Bunların da davanın önemli kişileriyle birlikte yakalanmak dışında bir şeyi yoktu. Mesela Nevzat isimli Elbistanlı bir arkadaş İbrahim’in evinde yakalandığı için tutuklanmış ve üç ay kadar hapiste kalmıştı. Bu üç arkadaş da tahliye oldu.

Büyük tantanası yapılan 19 kişilik dava üç ay sonra 6 kişiye inmişti. Şimdi sıra kadınların –Belma ve Hilal- tahliyesindeydi ama bu biraz sürecekti.

13 kişinin kısa sürede tahliyesiyle rahatlamıştık.

Gelelim mektuba…

Oturdum, adını vermeyen ama ifadesinden MHP’li olduğu anlaşılan birisi adına savcılığa bir mektup yazdım. Davaları görüldüğü sırada komünistlere saldırılacağını, büyük olaylar çıkacağını, Isparta gibi milliyetçi bir kentte kan dökülmesini istemediğim için durumu bildirdiğimi belirten bir mektup yazdım.

Yarım sayfa bile değildi ve zaten uzun söze gerek yoktu.

Yazdığımı okudum ve beğenmedim. Mektup İstanbul Türkçesiyle yazılmıştı. Ispartalı bir MHP’linin böyle bir mektup yazması dikkat çekebilirdi. Kısa mektubu bu kez Türkçe yanlışlarıyla yeniden yazdım. Sonuna da, Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin diye eklemeyi  ihmal etmedim.

Ne yazık ki beklediğimiz gibi olmadı.

Sabah erkenden olağanüstü güvenlik önlemleri altında mahkemeye götürüldük. Mektup etkisini göstermişti ama beklediğimiz gibi olmamıştı.

Bir ay kadar sonra 300 kadar mahkumla birlikte sürgüne karşı –hapishane mümessili İbrahim Yalçın sürülmüştü- beş gün süren isyan yaptık. Sırada biz vardık ama yapamadılar. İsyan çıktı.

Isparta’dan yeniden sürgüne gittik ve nihayet bu kentten kurtulmuştuk.

Bu mektubu hatırladıkça gülerim.

 

Başka türlü düşünmüştük ama olmadı.