Şuanda 411 konuk çevrimiçi
BugünBugün311
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8035
Bu ayBu ay8035
ToplamToplam10476459
Vietnam, Kore, Rusya, Polonya, Yugoslavya PDF Yazdır e-Posta


Bu tarihleri rastgele çalışıyorum. Kafam birisinde duracak ama bakalım hangisinde?

Geçen gün Grosny (Çeçenistan’ın başkenti Grozni) başlıklı yeni çıkan kalın bir kitap gördüm. Alman tarihçi yazar bu kentten hareketle SSCB tarihini anlatıyor. Paraya kıyıp almadan önce karıştırdım: öncelikle ele aldığı konu “halkların kardeşliğinin” altı boş bir saptama olduğudur. Önceki bazı yazılardan hatırlarsınız, benzerini Yugoslavya konusunda da belirtmiştim. Halkların kardeşliği sosyalistlerin uydurmasıdır. Bu kardeşlik varsa eğer, sürekli yeniden kurulmalıdır ve ancak böyle var olabilir.

Yugoslavya esas olarak üç halk tarafından kuruldu: Sırplar, Slovenler ve Hırvatlar. Daha sonra eşit statü tanınan Kosova Arnavutlarını hariç tutuyorum.

Her birinin devlet benzeri yapısı, dilini ve kültürünü serbestçe geliştirebilmesi, dini inanç serbestliği… O kadar hak var ki, fazlası istenmez…

Buna rağmen bu üç halkın kardeşliği, yıllarca birlikte yaşamalarına karşın, yürümedi. Aralarında silahlı çatışmalar yaşandı. Her biri ayrı devlet kurdu ama sürtüşmeler yine bitmedi.

Devlet kurunca çatışma bitmiyor. Filanca yer hangi devlete aittir? Aynı yer üzerinde birkaç devlet birden iddiada bulununca çatışma konusu çıkar.

Tarih herkesi haklı çıkaracak kadar çelişkili olgularla doludur. Kimin haklı olduğu hangi yönden baktığınıza bağlıdır.

Balkanlarda sınır sorunları halen bitmemiş durumdadır. Ortadoğu’da olduğu gibi…

SSCB’de daha az oranda benzeri yaşandı ve 1991’de dağılmanın ardından halkların kardeşliği sona erdi.

Çok önemli bir konudur.

Bugün, geçmiş ve gelecekle birliktedir. Geçmişte filanca yer bizimdi ya da gelecekte şu yer bizim olabilir anlayışı uygun önderler ve örgütlerle kitle içinde hakim kılınabilir.

Kültürel serbestlik ve hatta ayrı devlet kurmak sorunları erteleyebiliyor ama çözmüyor. Bir süre donduruyor, o kadar…

Birisi ötekine “sömürgeci” der, diğeri de “orası benimdir, asıl işgalci sensin” der ve uygun zamanda çatışma başlar.

Benzer durum Latin Amerika ülkeleri için de geçerlidir. Bilmediğimiz için geçerli olmadığını sanıyorduk ama bu doğru değildir.

Bu sorunlar büyük oranda sömürgeciliğin mirasıdır. Balkanlar, Latin Amerika, Ortadoğu, Afrika ve bir oranda Asya…

Dünyaya dağılan ve geçmişlerinin anılarını nesilden nesile devreden halklar var. Ermeniler, Çerkesler, Filistinliler, Kürtler sadece birkaçıdır.

Filistin devleti kurulsa bile İsrail ile Filistin’in yan yana yaşayabileceğine ihtimal vermiyorum. Bu kadar kandan ve kinden sonra birlikte yaşanmaz.

Kısa sürede sınır sorunları çıkar.

İki devletli çözüm, iyi de bu devletlerin sınırları nasıl olacaktır?

Asıl belirleyici soru budur.

Sonuçta halklar arasındaki sürtüşmeleri ve savaşları daha uzun zaman yaşayacağız.

Bu kadar konuya nasıl zaman bulabiliyorsun, derseniz, cevabım basit: Facebook’ta az zaman harcıyorum. İnsanların parlak fikirleriyle uğraşmaya gerek yok, zaman kaybıdır.

Bilgisi yok ama fikirleri var, hem de nasıl var…

 

Varsın olsun, daha kalıcı konularla uğraşmak gerek…