Şuanda 317 konuk çevrimiçi
BugünBugün2151
DünDün2340
Bu haftaBu hafta6473
Bu ayBu ay6473
ToplamToplam10474897
Çok konuşan devrimciler PDF Yazdır e-Posta


Hepiniz değişik yoğunluktaki çeşitlerine rastlamışsınızdır; devrimciler çok konuşurdu, hele de 1970’li yıllarda… Herkes bildiklerini başkalarına aktarır, o da başkasına söyler ve tabii söylerken eklemeler ve çıkarmalar yapılırdı. O yıllarda sosyal medya da olmadığı için ortalıkta dolaşan değişik belirlemelerin kaynağını da bilemezdiniz ancak tahmin edebilirdiniz.

Küçük yerlerde bilgi alışverişi özellikle yoğundu, herkes neredeyse her şeyi biliyordu denilebilir. Böyle bir bilgi dolaşımını doğal olarak polis de ilgiyle izleyecek ve öğrenecektir.

Elvis Presley’in bir şarkısı vardır: The walls have ears (duvarların kulağı var).

Önceki yazıda İstanbul’daki iki banka soygunundan söz etmiştim. Bunlara katılanlar sonraki aylarda değişik operasyonlarda gözaltına alındılar, hepsi yakalandı ama birlikte yakalanmadılar ve başka nedenlerden yakalandılar. Bu iki banka soygunu ortaya çıkmadı. Nedeni, bilginin dört kişinin arasında kalmasıydı.

Eylemlere girenlere sürekli olarak “arkadaşlarınıza bile gereksiz bilgi vermeyin” derdim ama dinleyen kim?

Bu örnekte hepimiz ağzımızı sıkı tutmuşuz…

İçimizden birisi soygunları yakın bildiği birisine anlatsaydı, bu bilgi o kişiyle sınırlı kalmayacak, ondan ötekine, ötekinden berikine geçecekti. Herkes inanılmaz yoğunlukta birbirine doğru ya da yanlış bilgi aktarırken suskun kalmak, gereksiz konuşmamak biraz zordu ama yakalanma durumunda epeyce sorun yaratıyordu.

Laf illegaliteye geldi mi, konu hakkında herkes anlaşıyordu ama gereğini yapmıyordu.

Gereksiz gevezeliklerin faturası bazen ağır oluyordu.

Sonraki yazıda elimize geçen yüksek miktarda parayla büyük silah alımından söz edeceğim.

İşin içinde olan sadece iki kişiydi; ikisi de örgüt operasyonlarında değişik zamanlarda yakalandı ama büyük silah alımı ortaya çıkmayacaktı.

 

Bilgi iki kişide kalmıştı.