Şuanda 56 konuk çevrimiçi
BugünBugün1936
DünDün2340
Bu haftaBu hafta6258
Bu ayBu ay6258
ToplamToplam10474682
Barış konusu PDF Yazdır e-Posta


Büyük önem taşıyan konular var. Bir tanesi barış hareketidir. Bizde barış hareketi bulunmuyor. 15 yıl kadar önce vardı. Biz de Almanya’da Barış gazetesini çıkarıyorduk.

Yürümedi.

Önde gelen nedeni Kürtlerin kendi inisiyatifleri dışında böyle bir girişim istememesiydi.

O zamanlar yazılı basın önemliydi, giderek bu önem kayboldu. Yerini internet gazeteciliği aldı. Bu şekilde devam edilebilirdi ama hangi işle uğraşacaksın?

Gazete çıktığı dönemden başlayarak barış mücadelesinin Kürt sorunuyla sınırlandırılmasına karşı çıktım. Ülkede silah sanayisi kurulmuş ve ihracat başlamıştı. 15 yılda bu ihracat gittikçe arttı.

Türkiye bugün dünyanın en yayılmacı ülkesi durumundadır.

Azerbaycan’da bulunuyor, Kuzey Irak’ta keza öyle, Suriye’nin bir bölümünde var, Katar’da büyük üssü var, Somali’de de var.

Libya’da da hala bulunuyor sanıyorum.

Barış konusunu Kürtlerle sınırlandırdınız mı, büyük tabloyu görmüyorsunuz.

Görmediğiniz gibi şunu da anlamıyorsunuz: TC devleti barış istemiyor, sürdürülebilir büyüklükteki bir savaş istiyor.

Neden barış istesin?

Barış şartlarında ne bu denli yayılmacılık gerçekleştirilebilir ve ne de silah sanayisi bu derecede gelişebilirdi.

TC gerilla savaşı konusunda dünyanın en tecrübeli ordularından birisine sahiptir.

Sürdürülebilir savaş ona ürettiği silahları deneme imkanı da sunuyor.

Ülkede pratik olarak barış hareketi kurulması zor görünüyor. Bunun başta gelen nedeni iktidarın baskıları olduğu kadar, böyle bir hareketin kendini Kürtlerle sınırlandırmaması konusunda ciddi zorluklarla karşılaşacağıdır.

15 yıl önce Türkiye’deki barış hareketinin bir sözcüsü gelmiş, onunla konuşmuş ve neden kendilerini böyle sınırladıklarını sormuştum.

Haklısın ama böyle başladık, böyle gidiyoruz, demişti.

Zaten küçük olan örgütlenmenin sesi daha sonra duyulmaz oldu.

Alt emperyalizm konusunda ilki 2000 yılında olmak üzere iki kitap yazdım. Şimdi bazı yazarlar emperyalist bile diyorlar. Ve böyle bir ülkede bırakın barış hareketini barış araştırmaları bile bulunmuyor.

Küresel İç Savaş ve Türkiye kitabında ülkenin askeri gücünün sermaye ihracının yolunu açmasını örneklerle anlatmıştım. Afrika’nın değişik ülkelerinin ordularına Türk subayları 1990’lı yıllardan başlayarak eğitim verdi.

Tanzanya ve diğer Afrika ülkelerinde Türk inşaat şirketleri çok sayıda proje gerçekleştiriyorlar. Bunların yolunun hazırlanmasında askeri faaliyetin önemi vardır.

Katar’daki Türk üssü Suudi Arabistan’ın bu ülkede yapmaya çalıştığı darbeyi engellemeseydi bu ülkeden zor kredi alınırdı.

Yıllarca Almanya barış hareketi içinde bulundum. Onlar her yıl Almanya’nın dünya çapındaki askeri faaliyetlerini inceleyen bir kitap çıkarırlar. Nerede ne kadar askeri var, kime ne kadar silah sattı bilgileri bu kitapta bulunur.

Aynısı olmasa bile böyle bir çabaya bizim de girmemiz gerekiyor.

Barış nasıl sağlanır konusunda politika çizebilmek için önce ülkenin askeri faaliyetinin boyutlarını bilmek gerekiyor. 20 yıl kadar önce bunu ülke içindeki savaşı analiz ederek çıkarabilirdiniz ama sorun bunu çok aşmış bulunuyor.

Türkiye geçen yıl 185 ülkeye askeri malzeme satmış ve silah satışındaki cirosunu sürekli yükseltiyor.

Bir yandan da ileri teknoloji ürünü silahlar alıyor.

Konuya başlamak gerek diyeceğim ama bu kadar işin içinde ne kadar yapılabilir, bilemiyorum.

 

Yine de yoktan iyidir.