Şuanda 161 konuk çevrimiçi
BugünBugün2021
DünDün2340
Bu haftaBu hafta6343
Bu ayBu ay6343
ToplamToplam10474767
Yerel seçim-genel seçim PDF Yazdır e-Posta


Genel olarak değerlendirildiğinde yerel seçim sonuçları ve sonrasındaki gelişmeler iyi oldu. Burada iki yanlış değerlendirmeye dikkat çekmek gerekir.

Birincisi; yerel seçimle genel seçimin karşılaştırılması ve birisindeki sonuçların diğerine tahvil edilmesidir. Yerel seçim daima farklı sonuç verir. Bunun başta gelen nedeni, belediye gibi insanların günlük hayatını doğrudan etkileyen bir kurumun varlığıdır. Kişi alanda tanınıyor, iyi ya da kötü hizmetleri biliniyor olmalıdır. Sadece politik olarak tanınan ama belediyecilik konusunda tanınmayan bir kişinin seçilmesi zordur.

Bu nedenle, mesela İstanbul’da İmamoğlu’nun yeniden seçilmesinde yaptığı belediyeciliğin önemli payı vardır. İstanbul, daha önce, iktidarın arpalığı durumundaydı. Belediye hizmetleriyle hatta İstanbul’la ilgisi bulunmayan yandaş kişi ve kurumlara para dağıtılmıştır. Bunların listesi açıklandı. İmamoğlu’nun eksik ve hataları olabilir ama yaptığı belediyecilik kendisinden öncesiyle ve hele de son seçimde karşısına çıkarılan rakiple karşılaştırılamayacak kadar iyidir. Burada “kent uzlaşması”ndan daha fazla, insanların günlük hayatlarını doğrudan etkileyen belediye hizmetlerine bakarak karar vermesi önemlidir.

Benzer durum Ankara’da Mansur Yavaş için geçerlidir. Yavaş MHP kökenli CHP adayıdır. Rekor oyla Ankara Büyük Şehir’i yeniden kazanması sadece CHP ve İyi Parti tabanından gelen oylarla açıklanamaz. İyi belediyecilik yaptı ve bunun da önemli katkısı vardır.

Gültan Kışanak tanınmış ve saygı duyulan politik bir kişiliktir ama Ankara’da belediye hizmetleriyle herhangi bir ilgisi yoktur. Bu durumda “sıfır virgül” ile başlayan oranda oy alınacağı belliydi. Ankara’daki Kürtlerin bir bölümü de Mansur Yavaş’a oy vermiştir. MHP kökenlidir ama Melih Gökçek gibi bir felaketin ardından Ankara için düşünülebilecek iyi bir isimdir.

Buradan hareketle yerel seçimdeki oy oranının genel seçime tahvil edilemeyeceği ortaya çıkar. AKP-MHP ittifakı kaybetmiştir, bu iyidir ama buradan hareketle hemen genel seçim olsa benzer oy oranları ortaya çıkar sonucuna varılamaz.

Van, Diyarbakır vb. illerde durum farklıydı. Kayyum politikası nedeniyle belediye hizmetlerindeki etkinliği pek önemi yoktu. Ek olarak atanmış kişilerin iyi hizmet yürütebildikleri de söylenemez.

Bunun dışında belediye hizmetleri geçtiğimiz yıllarda halkın günlük hayatını nasıl etkilemiştir; insanların karar vermesinde birinci derecede bu husus önem taşımıştır.

İkincisi; Van’da seçimi kazanmış adayın önce seçilme ehliyeti yoktur olarak değerlendirilmesi, protestolar sonucu kararın geri alınmasıdır.

Bu da çok iyi bir gelişmedir, doğru değerlendirilmesi şartıyla.

YSK’nın protestolardan bağımsız karar aldığını hiç sanmıyorum.

Olay yeri orası olduğu için protestonun büyüğü doğal olarak Van’da olacaktı. Bu protesto Van, Diyarbakır ve vd. kentlerde kalsaydı, büyük ihtimalle geri adım atılmazdı.

Protestoya CHP ve diğer muhalif güçlerin, büyük kentlerdeki Türklerin de katılması sonuçta belirgin olarak etkili olmuştur. Bu yeni bir durumdur, iktidar tehlikeyi hemen görmüş ve olayların büyümemesini tercih etmiştir.

Önceki örneklerde YSK’nın iktidara ne kadar bağımlı olduğunu gördük, durumun değiştiğini düşünmüyorum.

Buradan hareketle “Kürtler direndi ve kazandı” belirlemesi, dar kafalı Kürt milliyetçisinin söylemi olmaktan ileri gidemez.

Van merkezli olarak gerçekleşen gelişmelerin asıl kaybedeni iktidar partileri iken, bir diğer kaybeden de Kürt milliyetçileridir.

Genel olarak muhalefetin tepkisindeki eksiklikler eleştirilebilir tabii ama etkili olmuştur.

Konu burada sona ermeyecek, Van olmazsa başka yerler şöyle ya da böyle gündeme gelecektir.

Aynı çizginin güçlenerek sürmesi gerekir.

 

İyi bir başlangıçtır ama burada kalmamalıdır.