Şuanda 405 konuk çevrimiçi
BugünBugün2226
DünDün2340
Bu haftaBu hafta6548
Bu ayBu ay6548
ToplamToplam10474972
İbrahim Yalçın ile hiç anlaşamadığımız konu PDF Yazdır e-Posta


İbrahim’in ölüm yıldönümünde hiç anlaşamadığımız bir konuyu anlatmazsam eksik olur. Seneyi beklemedim, belki o zaman başka konunun anlatılması gerekir.

Yıl 1987 ya da 1988 olmalı… Paris’te İbrahim ile buluştuk. Baktım Kemal Bayram da gelmiş. 1982’de ayrıldığım günden beri bu tipe ve Zafer olarak bilinen ötekine karşılaştığımda selam vermezdim. İbrahim ile önden yürüyoruz, bu da arkadan geliyor. Konuşmadım bile…

İbrahim’in parası yoktu, 200 Frank istedi, verdim.

Sonra ayrıldık. Ertesi gün buluştuğumuzda parayı Kemal Bayram’a verdiğini söyledi.

Ne yapıyorsun sen, dedim. Bilmiyor musun bu tipi? Bu tip yalağın biridir. Hiç birisi benim ayrıldıktan sonra büyük başarı göstermemi beklemiyordu. Bu başarı olmasaydı içecek su vermezdi.

Kemal Bayram İbrahim’den “aramızı düzelt” diye rica etmiş. Ne işim var benim bu herifle?

Bir sonraki buluşmaya İbrahim yanında Kemal Bayram’la geldi. Konuştuk mu, konuştuysak ne konuştuk, hatırlamıyorum.

Almanya’ya döndüm. Telefon geldi, karşıda Kemal Bayram. Çok ihtiyacı varmış, para istiyor.

“Milyarder olsam sana zırnık vermem” dedim.

“Mihrac da verilmesini istemiyor” dedi.

Bana ne bundan, dedim.

Kemal Bayram’ın Paris’te daha o yıllarda bile dolandırıcı olarak tanındığını biliyordum. Bu bir yana, zırnık vermem, bu kadar!

İbrahim ile konuyu konuştuğumuzda “sana telefon ederken numaraya bakıp, ezberlemiştir” dedi. Bana hak veriyordu ama “acıyorum ben buna” diye de ekliyordu.

Ne diyeyim!

Epeyce sonraki yıllardaydı, Mehmet Koç uzun süren bir hastalıktan sonra öldü.

Anma toplantısı yapılacaktı ama tren rötarlı geldiği için geç kaldım. Sonlara doğru yetişebildim.

“Kemal Bayram geldi, dolaştı biraz, kimse selam vermeyince gitti,” dediler.

İyi yapmışsınız, dedim.

İbrahim’in bir ara Kemal Bayram ile ortak iş kurduğunu duydum, artık bir şey söylemiyordum. Sonra ayrıldılar.

İbrahim ile doğal olarak tartıştığımız konular olurdu, bazan o bazan ben haklı çıkardım.

Kemal Bayram konusunda hiç anlaşamazdık.

Söyleyeceğimi söyledim, artık ne yaptığına karışmıyordum.

“Mehmet Koç’u hastanede ziyaret ettikten sonra Mihrac’a selam söyledi” diye açıklama yapacak kadar alçak bir tipti.

Kızları açıklamayı yalanladılar. “Babam böyle bir şey söyleyemez, o tipten nefret eder.”

İbrahim sonuçta anladı. Hastanede yatarken Kemal Bayram “ziyarete geleyim mi” diye haber göndermiş. İbrahim reddetmiş.

Ne diyeyim sana İbo!

Karşımızdakileri silindir gibi ezip geçtik. Keşke sağlığına biraz dikkat edip biraz daha yaşasaydın da nasıl yükseldiğimizi görseydin.

Sana daha önce de yazmıştım ya: üç üniversite bitirmiş adamım, sanat okulu mezunuyla muhatap olmam!