Şuanda 109 konuk çevrimiçi
BugünBugün405
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8129
Bu ayBu ay8129
ToplamToplam10476553
dil öğrenmek PDF Yazdır e-Posta


12 Eylül 1980’den sonra yaklaşık 30 bin devrimci ülke dışına çıkmak zorunda kaldı. 1990’lı yıllarda bunların bir bölümü geri döndü. Yine 1990’lı yıllarda çoğu Kürt kökenli olmak üzere ülkeden dışarıya devrimci göçü aralıksız sürdü. Şu anda büyük bölümü Batı Avrupa ülkelerinde olmak üzere Türkiye dışında kaç devrimci yaşıyor, bilmiyoruz. Aslında soru da doğru değil, zira çok kişi 20-30 yıl önce devrimciydi ama artık değil… Bu durum da sayının iyice belirsiz olmasına neden oluyor. Kaba bir tahminle Kürtlerle birlikte en az on bin kişi dersem fazla yanılmış olmam sanıyorum.

Türkiye devrimci hareketi ülke dışında oldukça kötü bir sınav verdi. Türkiye ile ilgili olarak insan hakları ihlallerini teşhir etmekten, arada bir para göndermekten başka iş yapmadı denilebilir. Bu işleri bile az sayıda insan yaptı. Büyük çoğunluk hiçbir şeyle uğraşmamayı tercih etti. Ya da sadece para kazanmakla ilgilendi.

Yıllardan beri yaşadığı ülkede siyasi mücadele içinde yer alan, politik örgütlere üye olanların sayısı son derece az.

Bir de dil öğrenme meselesi var. 20-30 yıldır bir ülkede yaşıyorsunuz ve o ülkenin dilini öğrenmiş olmanız gerekir.

Ne demektir dil öğrenmek?

Politik insan olmak gibi bir iddiası olanların politik dili bilecek kadar dil öğrenmiş olmaları gerekir. Günlük konuşma diliyle politik dil birbirinden farklıdır. Türkçede bile bu ayrım vardır. Günlük konuşma diliyle, gazetelerdeki haber diliyle, politik konuşma dili, politik yayın okuma dili birbirinden farklıdır.

Türkiye sosyalistlerinin büyük bölümü ya hiç dil öğrenmedi ya da günlük dili öğrenmekle yetindiler. Çoğunun yaşadıkları ülke dilinde yayınlanan gazeteleri okumak gibi bir huyu bile yoktur. Varsa yoksa Türkçe gazete okurlar. Okusunlar tabii de, insanın 20-30 yıldır yaşadığı ülkeye karşı bu kadar ilgisiz olması da gerçekten garip bir durumdur.

Geldik Mihrac Ural’a…

Mihrac Ural bir Arap, Arapça ana dili ve 30 yıldır da Suriye’de yaşıyor. Ve dahası, kendini Arap davasına adamış, haşa huzurdan kendini Arap halkının önderi filan gibi de görüyor.

Basit bir soru: Bu adam Arapça biliyor mu?

Konuşma Arapçasını biliyor ve hepsi bu kadar…

Arapça okuyup yazamıyor.

Okuyup derken, gazete değil, kitap Arapçasının okunmasından söz ettiğimi anlamışsınızdır. Yazma ise, basit cümlelerin yazılması değil… Mesela “Oğluma jip aldım”, “Malak çok para harcama” gibi cümlelerin değil de, “Okumalarım ve yazmalarım için büyük bir arazi içinde taştan bir ev yaptırmam gerekiyor” gibi daha karmaşık cümlelerin yazılabilmesi gerekiyor.

Adama bakın yahu! Arap, 30 yıldır Suriye’de yaşıyor ve kendini Arap davasının yılmaz militanı ve de yüce bir önderi görüyor, Uruba hareketinin ikinci kuşağından ve de Arapça olarak politik bir metin yazmaktan aciz…

Biraz olsun yazabilseydi şimdiye kadar reklamlardan yer gök inlerdi. Demek ki beceremiyor...
Sana değil de seni bir şey zanneden aptallara gülmek lazım…

Kardeşim, soytarılığın bu kadarı da olmaz ki…

Bu kadar yeteneksiz birisinden ne olur?

Olsa olsa Haydar Kılıç’ın taktığı isimle “süzme Acilciler” listesindekilerin şefi olur…