Şuanda 404 konuk çevrimiçi
BugünBugün1839
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9563
Bu ayBu ay9563
ToplamToplam10477987
hayret ve hayret! PDF Yazdır e-Posta


Fırat Haber Ajansı adlı bir site var. KNK’den çok sayıda haber veren, Kürdistan’ın hangi yerleşim biriminde ne olmuş, nerede hangi operasyon yapılmış gibi haberleri sayfasına taşıyan ve sık sık güncellenen bir site…

Günlük ziyaretçi sayısı yaklaşık 40 bin kişi…

Bazı günlerde bu sayı 70 bine kadar çıkıyor…

Belki izleyenleriniz vardır, bu siteye haftada iki kere yorum yazıyorum.

Geçenlerde bir arkadaş, yazıların okunma sayısı hakkında bilgi edinirsem iyi olacağını söyledi. Ona göre yazılar çok okunuyordu.

Ben de “biraz zaman geçsin, sorarım” dedim.

En az on yazı olmadan okur sayısını öğrenmek yanıltıcı sonuç verebilir.

Sonuçta ortalamaya bakmak gerekir. Bazı yazı çok bazı yazı daha az okunacaktır.

On yazı olunca, sordum.

Kendi tahminim her yazının birkaç bin kişi tarafından okunduğu sonucunun geleceği şeklindeydi.

Yazı okuma sayısının bilgisayarın IP’sine göre belirlendiğini, yani aynı bilgisayardan aynı yazıya yüz kere girilse bile tek olarak sayıldığını biliyordum.

Birkaç bin okur da hiç fena bir rakam sayılmazdı.

Rakamlar geldi ve açıkçası şoke oldum.

Yazıların okur sayısı 14 ile 26 bin arasında değişiyordu.

Ortalama alındığında yazı başına kabaca 20 bin okur düşüyordu.

Gel de hayret etme…

Bir yazar için bu kadar okunmak güzel tabii ki…

Ek olarak insanı kaçınılmaz olarak biraz da geriyor…

Tıpkı ROJ TV’de katıldığım programlar gibi…

Bir buçuk saatlik programın sonunda bazen bitkin düşüyorum. Yoğun bir zihinsel enerji harcıyorsunuz… Maksat konuşmak değil, içerikli konuşmak…

Burada da bu kadar okunuyorsanız daima güçlü içeriğe sahip yazılar yazmanız gerekiyor.

Bunun için de bir yazıyorsanız en az on okumanız gerekir.

Okunanlar eskiden beri bilinenlerle birleştirilir ve ortaya yazı çıkar.

Güçlü içerik, herkesin söylediğini tekrarlamamak demektir.

Aynı şeyleri yazacaksan, neden yazıyorsun, öyle değil mi!

Bu yazıları sadece Yazın sitelerinden bir tanesine koyuyorum. ( http://yazindergi.com veya http://yazinverlag.org )

Yazın deyince aklıma geldi… Bu dergiyi artık yayınlamamayı düşünüyordum. 28 yılda 120 sayı yayınlandı. Her şeyin bir sonu vardır, bu derginin sonu da olsun artık, diye düşünüyordum.

Yazılması gereken bir sürü yazı var, zaman yok…

Sorun çok yazmak değil, iyi yazmak…

Hem çok hem de iyi yazan birisi olduğumu biliyorum, ama bu da insanı sık sık büyük bir gerilime sokuyor.

“Bu kadar yeter, bu dergi artık çıkmasın” diye düşünürken, hapishane deyimiyle, dolmuşa bindirildim.

Bazı arkadaşlar dediler ki:

“Seneye Türkiye’den Almanya’ya göçün 50. yılı… 50 yıllık göçün 29 yıllık dergisidir Yazın… Başkası yok, sen de biliyorsun. Bir yıl daha sık dişini…”

Umarım bir yıl daha sıkabilirim dişimi…