Şuanda 168 konuk çevrimiçi
BugünBugün1670
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9394
Bu ayBu ay9394
ToplamToplam10477818
tüm eski yoldaşlara çağrı PDF Yazdır e-Posta


3 yıldır bir tarafında Engin Erkiner, diğer tarafında Mihraç Ural’ın başını çektiği bir tartışma, bir nevi bir geçmişle hesaplaşma tartışması yürütülüyor. Birçok arkadaş gibi ben de başlangıçta bu tartışmaya taraf olup olmamakta tereddüt geçirdim. Tartışmanın dilini, hitap şeklini beğenmedim. Hala da bazı yazılardaki dili beğenmediğim gibi.   Başlangıçta böyle bir tartışmadan 2 yıl hiç haberim bile olmadı. Tesadüfen öğrenince de, iki tarafın da birbiri ile ilgili iddialarını okudum ve bir karara vardım.

Bildiklerimi kendime saklamayacak, haksızlığa kim uğramışsa onun yanında olacak ve bu örgütün şanlı tarihini karalayan, yoldaşlarını katletmekten çekinmeyen, üstüne üstlük bu örgüt adına, 1989 da tasfiye ettiği örgüt adına hala çalışma yürütme iddiasında bulunan Mihrac’a dünyayı dar etmek için bu sitede yazmaya karar verdim. Belirtmek isterim ki, bu sitede herkes kendi yazdıklarından sorumludur. Bu açıdan yazdıklarımı yayınladıkları sürece bu sitede yazmaya devam edeceğim. Bu bir duruştur.  Bu sitede yazma tavrım bilinçli bir tercihtir.

Bu tartışmanın tüm eski değerlerimizi, iyi ve olumlu yönlerimizi ikinci plana iterek, sadece hataları, suçları öne çıkaran bir tartışma olmaması , hesap sorma yazılarının yanında örgüt tarihinin yazılmasına hizmet edecek , her yoldaşın kendi örgütlenme alanı ile ilgili bildiklerini dile getiren yazılarınında olması gerektiğini  düşünmekteyim. Hiç bir yoldaş şehitlerimizi şahit göstererek iddialarda bulunmamalıdır. Yine ne kadar sert tartışırsak tartışalım, bu tartışmalarımıza aileleri, kardeşleri, anneleri, babaları karıştırmamalıyız.  Sehit yoldaşlarımızı ve ailelerini rencide edecek belirlemelerden özenle kaçınmalıyız. Bu benim düşüncem. Bir kişi ile tartışırken, onunla ilgili bir iddiada bulunurken, onun çevresini bu tartışmaya katmanın etik olmadığını düşünüyorum.

Hukukta suç sonuçta bireyseldir. Bir kişi suçlu diye ailesi de suçlu olmaz. Birçok arkadaşımız süren bu tartışmada bu tür bir dilin kullanılmasından dolayı tarafsız kalmayı seçiyor. Bu sitede yazan tüm yoldaşların-arkadaşların bu eleştirime (kendim de dahil) dikkat edeceğine inanıyorum. Artık bu tartışma bireysel bir tartışma olmaktan çıkmış, bir örgütün şanlı tarihini kirletenlerle, bu tarihi ak tutmak için ayrık otlarını temizlemeyi amaç edinmiş tüm eski Acilcilerin tartışmasına dönüşmüştür bence.

 Biz  bildiklerimizi, yaşadıklarımızı dile getirirsek bu tartışmada kim haklı, kim haksız veya kim ne kadar eksik ortaya çıkarabiliriz. Bu açıdan hiç bir yoldaşın geçmişimizle ilgili bildiklerini bazı kişisel kaygılarla kendine saklama lüksü olmamalıdır. Bu tartışmaları izleyen herkes te görmüştür. Engin Erkiner kendi sitesinde kendisini eleştiren, bu tartışmalara farklı yaklaşan arkadaşların yazdıklarını yayınlamıştır ve yayınlayacağını da belirtmektedir. Bu açıdan yoldaşların bu sitede yazımız çıkarsa biz taraf olmuş oluruz kaygıları yersizdir. Herkes kendi yazdıklarından sorumludur. 

Ben de bu örgüt geçmişinde çalışma yürüttüğüm alanlara ilişkin ve şahit olduğum olaylara ilişkin bildiklerimi dile getiren örgütsel anılarımı yazacağım. Bu okumakta olduğunuz yazı türü zorunlu kalmadıkça benim son yazım olacaktır. Tüm yoldaşlarıma çağrım ise susarak gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemeyin, susarak suçlulardan hesap sorulmasını engellemeyin, bizim hesap sormamız manevidir. Bizim hesap sormamızda şiddete yer yoktur. Suçluları teşhir ve tecrit vardır. Suçlarının üstünü örterek hala sol siyaset sahnesinde yer almaya çalışanlara müsaade etmemek vardır.

Bizim yapmamız gereken tarihimizin üç beş kişinin mücadelesinden ibaret olmadığını, bu tarihin asıl yazıcılarının can bedeli mücadele yürütmüs ve büyük bedeller ödemiş isimsiz kahramanlar olduğunu yazarak gelecek kuşaklara aktarmaktır. Simdi tüm yoldaşlara düşen, İstanbul örgütlenmesinin mimarları kimdir. Hatay, İzmir,  Karadeniz, Maraş, Kars, Ankara, Manisa ve daha birçok ilin örgütlenmesinin gerçek önderleri kimdir. Yazarak ortaya çıkarmaktır. Biliniyor ki, bizim ki gibi illegal hücre tipi örgütlenen yapılar hakkında bütünlüklü bir bilgiye sahip olmak, tek tek bilinenlerin bir araya getirilmesi ile olanaklıdır. Üç yıldır süren bu tartışmanın en büyük eksiği, çok az yoldaşın bu tartışmaya katılması ve katılanların da gerçeğin sadece kendi bildiklerinden ibaret olduğunu sanmasıdır. Oysa biliyoruz ki, gerçek bu bilinenlerden farklıdır. Bu örgütlenme  liderleri de dahil bir çok yöneticisinin hayal edemeyeceği kadar büyük bir etkinin sahibi olmuştur.  Büyük direniş destanları yazan örgütümüz, tarihi Suriye pratiği ile ne kadar kirletilmiş olursa olsun, şanlı bir örgütün varlığını ortadan kaldırmaz.  Yeter ki, bu örgüt tarihinin herhangi bir durağında bu yapıda yer alan yoldaşlar bildiklerini dile getirmekten çekinmesinler. Kendileri bulundukları konum itibarıyla kendi adlarına yazamayanlar da, bildiklerini güvendikleri yoldaşlarına aktararak tarihsel göravlerini yerine getirebilirler. Bilinmelidir ki, hala bu örgüt adıyla sanal ortamlarda kahramanlık taslayan Mihraç zavallı bir Muhabarat esiridir. Onların müsaade ettiği bir alanla sınırlıdır, devrimciliği de, liderliği de, teorik, siyasal saptamaları da. Bir örgüt düşünün tarihinde bir kez kongre toplamış, bu kongreden sonra tüm kongre üyelerinin ve Merkez organlarının yüzde yüze yakını örgütü terk etmiş olsun. Buna rağmen lider olduğunu söyleyen zat hala bu kongre kararlarına göre örgütü sürdürdüğünü iddia etsin.kendisine defalarca çağrı yaptım, toplayalım o kongreye katılan herkesi ve verecekleri karara baştan uyacağımızı ilan edelim varmısın diye cevap yok.çünkü o delegelerin ilk işinin kendisini tutuklamak olduğunu, sekreterliğinin tarihe karışacağını iyi biliyor.

Ben bu tartışmada başından beri ispatsız iddiaların sahibi olmadım ve olunmaması gerektiğini de belirttim. Bu açıdan sürekli bir komisyon önerisi yaptım ve iddiaların bu komisyon önünde dile getirilmesini ve kararın da bu komisyonca verilmesini istedim. Bu öneri diğer arkadaşlar haydar, ibrahim ve birçok arkadaş tarafından da yapıldı ve  herkes komisyonun vereceği kararlara koşulsuz uyacağını söyledi. Bu öneriye cevap vermeyen tek kişi Mihraç oldu. Kendisi ile ilgili yaptığımız yoldaş katilliği  ve benzeri iddialarımıza birçok belge göstermemize,örneğin Yusuf ile ilgili Cephe dergisinde kendi yazısı ile üstlenip. Üstüne üstlük yıllarca kendisine kol kanat germiş, A.Özden’i ajan ilan ettiğini yayınladık. Ali Çakmaklı’nın öldürülmesini kabul ettiği Cephe dergisinde yazılı. Karanlık adam yazısını Avrupa’da çoğaltıp dağıtanlardanr biri de benim. Bu yazı elimize Suriye’den geldi.  Bu yazıyı dağıtan arkadaşların bir çoğu hala Avrupa’da yaşıyor. Yine Müntecep olayı ispatlı bir olay.  FKBDC’nin kınama cezası var. bundan dolayı  bu kınama cezası yazılı olan FKBDC bildirisi Avrupa’da bizimde içinde olduğumuz FKBDC örgütlenmesi olan BİR-KOM tarafından dağıtıldı.

Bütün bunlar Mihrac’ın bu örgütten ayrılanları fiziki olarak ortadan kaldırmayı esas aldığını, gücünün yettiği yerde bunu uyguladığını, yetmediği yerde de kara çalmayı ilke edindiğini gösteriyor.  İbrahim ajan ilan edildi, Erkan Ulaşan ajan ilan edildi. Haydar önce ajan sonra joker ilan edildi. M.Burgaz ajan ilan edildi. Engin önce itirafçı sonra özel harp dairesi üyesi ilan edildi. Dilin kemiği yok. Tek belgen Engin’in polis ifadesi, İbrahim’in örgüte gönüllü verdiği bilgi notları.  Senin ise suçun sabit ve sen hiçbir yere hesap vermeye yanaşmıyorsun. Suçladığın bu yoldaşlar devrimci örgütlerin kuracağı bir komisyon önünde hesap vermeye ve verilecek kararı tanımaya hazır olduklarını belirtiyorlar. Sen burnundan kıl aldırmıyorsun. Simdi sormazlar mı ? sormamalı mıyız ? seni bu kadar pervasız yapabilen nedir ? tüm yoldaşlar  bu belirlemelerim ışığında bir daha düşünsünler. Yoksa geçmişte İbo bana şöyle davrandı, Engin böyle yaptı, şu arkadaş benim için şöyle düşündü gibi  basit ikilemlere esir olursak, işte yoldaş katilleri meydanı böyle boş bulurlar. Kimseden kimseyi savunmasını istemiyorum, kimseden kimseyi sevmesini de istemiyorum. Yine hiç bir yoldaştan gelin birleşelim, örgüt kuralım, birilerinden fiziki hesap soralım çağrısı da yapmıyorum. Yoldaşlarını katleden birinin kendini bu örgütün lideri göstermesi sizi rahatsız ediyorsa sessiz kalmayın diyorum.

şöyle bir geriye dönüp düşünün, 12 eylül sonrası Suriye’ye çıkıp ülkeye döndükten sonra yakalanmayan, hapis yatmayan hiç bir yoldaş var mı ? bu yoldaşların kaçı hapisten çıktıktan sonra devrimci bir yapıda çalışma yürütüyor ? yine Suriye’den Avrupa’ya çıkan yüzlerçe yoldaştan devrimci kalan kaç kişi bulunuyor ? Bir avuç belki. Diğerleri sınıf değiştirdiler. Yıkmak için ölümü göze aldıkları kapitalist sistemin çarkı haline geldiler.  Acaba kime kinlerinden dolayı böylesine savruldular ? bugün devrimci kalanlar işte Mihraç ile uğraşıyorlar, suçlarını ortaya seriyorlar, hesap soruyorlar. Sizleri de bu hesap sorma kavgasına, gerçekleri ortaya çıkarma kampanyasına çağırıyorlar.

Ben başından beri sorunun bir komisyon ile çözülebileceğine inandım ve bunun için diğer yoldaşlar gibi çağrı yaptım. Bu çağrıya bir tarafın cevap vermemesinden dolayı çağrımı geri alıyorum. Bu komisyon önerisini değiştirerek eski yoldaşlara çağrı yapıyorum. Gelin bildiklerimizi yazalım, biz kendimiz aramızdan seçimle bir komisyon oluşturarak örgüt tarihimizi kirletenlerden hesap soralım. Kim suçlu ise, kimin suçu ne ise ilan edelim, bunları teşhir ederek Acilcilerin şanlı tarihini yeni kuşaklara aktaralım. Bu çağrıma HDÖ ve Devrimci Savaş örgütlerinde yer almış yoldaşlar da dahildir. Örgüt tarihimiz ortaktır.  Bu ortak tarihin çarpıtılmasına seyirci kalmamalıyız.