Şuanda 54 konuk çevrimiçi
BugünBugün1595
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9319
Bu ayBu ay9319
ToplamToplam10477743
1987 "büyük balık operasyonu" ve... PDF Yazdır e-Posta


1987 ‘’ BÜYÜK BALIK OPERASYONU’’ GERÇEĞİ VE BELGELİ YALANLAR ÜZERİNE..

Bu  yazıyı  özellikle, ‘’ Büyük balık operasyonu’’ olarak adlandırılan eylemlere katılan ve eylemler biter bitmez yakalanan (yakalattırılan) yoldaşların okumalarını istiyorum.

 Daha öncede yazdım. ‘’Büyük balık operasyonu ‘’ kesinlikle Acilciler örgütünün eylemi değildir.

Bu operasyonda, örgütümüz militanları Suriye istihbarat örgütü MUHABARAT adına kullanılmıştır.

Örgüt ‘’Merkez komitesi’’nin bu eylemlerle kesinlikle alakası yoktur.

THKP-C(ACİLCİLER) örgütümüzün 1. Kongresi ve Kongre sonrası yapılan ilk MK toplantısında kesinlikle  böyle bir karar alınmamıştır.

Örgütümüz MK’sından habersiz, Suriye istihbarat örgütü  Muhabarat’ın talimatı doğrultusunda, Mihrac Ural tarafından örgüt militanlarına, Örgüt kararı(!)  gibi aktarılarak, kongrenin hemen arkasından, Suriye’de bulunan tüm miltanları, Polis işbirlikcisi kaçakcı ALİ HAMAM’ı da bu militanlarımız arasında, Kurye olarak kullanmış ve eylemlerin hemen sonrası herkes yakalanmıştır.

Bu operasyon, Suriye istihbarat örgütü Muhabarat ve Muhabarat’ın içimizdeki elemanı ajan Mihrac URAL’ın ACİLCİLER örgütünü bitirme operasyonuydu.

(Ali Hamam’ın kim olduğunu Mihrac Ural anlatıyor. Belge aşagıdadır)

ACİLCİLER örgütü bu eylemle birlikte tamamen tasfiye edildi.

Bu eylemlerde kurtulan iki kişiden birincisi, İstanbul sorumlusu SİNAN, ikincisi de İzmir bölge sorumlusu ZEKERİYA yoldaş’tır.

Her iki yoldaş da, eylemler devam ederken, kendilerine kurulan tuzagı farkederek eylemler sırasında ve eylemlerden hemen sonra Mihrac Ural ve ekip’i ile ilişkilerini keserek Benimle ilişki kurdular ve İhanete uğradıklarını anlattılar. Kendilerini önce Yunanistan’a hemen arkasından da Fransa’ya getirdim.

Fransa’ya gelen bu yoldaşlar Mihrac Ural’ın tüm ısrarlarına rağmen kendisiyle görüşmeyi reddederek ‘’ biz seninle görüşmeye değil senden hesap sormaya geldik’’ demişlerdir.

Operasyon’da kullanılan ve benimle ilişki kuramayan diğer yoldaşların tamamı yakalatılmıştır. Eylemlerin ardından Mihrac Ural ile ilişkiye giren ve ‘’perişan haldeyiz kalacak hiçbir yerimiz yok ne yapalım’’ diyenlere ‘’başınızın çaresine bakın’’denilerek kesinlikle yarım edilmemiştir. İsrarla ilişki kurmak ısteyen ve Suriye’ye çıkmak isteyenlere ise Hatay’da randevu verilmiş, ve,ya yolda yada Hatay’da yakalatılmıştır.

Ali HAMAM adlı polis işbirlikcisi kaçakcının, polisle işbirliği yaptığının bilinmesine rağmen  Mihrac Ural, bu kişiyi  örgüt üyeleri arasında kurye olarak kullanmıştı

Ali HAMAM (Ali BOZCA) ın kim olduğunu bir çok defa uzun uzun yazdım. Polisle işbirliği yaptığını, Türkiye’den Suriye’ye, Suriye’den de Türkiye’ye getirip götürdüğü herkesi polise rapor ettiğini kendisi itiraf etti. Cezalandırılması için alınmış bir karar vardı. Suriye’de alıkonulmasına, bir daha Türkiye’ye gönderilmemesi kararımız vardı.

Mihrac Ural, böyle bir kişiyi, ben Suriye’den ayrılarak Fransa’ya geldikten hemen sonra, Türkiye’ye örgüt üyeleri arasında kurye olarak görevlendirdi ve bana da, telefonda, ‘’yoldaş, Ali Hamam işi tamamdır, geregini yaptık’’(!) diye yalan söyledi.

Ben bu gerçegi bu sitede yazdıktan sonra, Mihrac Ural, beni yalanlayarak hakkımda 93. Dosya(!) yı yayınladı.’’ İbrahim Yalçın MİT AJANIDIR muhatabımız değildir ‘ adı altınya yayınladığı yazıda, bana karşı ALİ HAMAM’ı savunma cüretini gösterdi.

Aşağıda, Mihrac Ural tarafından yazılan 93. Dosya’da Ali HAMAM bölümünü olduğu gibi buraya aktarıyorum. Bu bir  BELGEDİR.  Özellikle, Büyük balık operasyonuna katılan ve tamamı yakalanan yoldaşların okumalarını istiyorum. Ali Hamam kimmiş? ne yiğit(!) bir kaçakcı militanmış(!) nasıl ser vermiş de sır vermemiş öğrensinler istiyorum. Fazla söze gerek yok. Yazılanlar ortada, alın okuyun ve gerçekliğinizle karşılaştırın.

Yazıyı dikkatle okuyunuz. Özellikle, kırmızı bantla belirginleştirdiğim cümlelere bakınız.

Bunlar doğru mu? Kim yalan söylüyor. İhanet nasıl da acemice örtülmeye çalışılıyor öğreniniz.

İŞTE BELĞE, buyurun hep beraber okuyalım.

‘’ 2. “ALİ HAMAM” OLAYI
“Ali Hamam”, uzun yıllar örgütümüze sınır boylarında yaşayan bir kılavuz olarak, başka birçok kılavuz gibi değerlendirilerek hizmet etmiştir.
Karanlıkta yüzlerini dahi görmediği yoldaşları almış yine karanlıkta yüzlerini dahi görmediği insanları emin şekilde taşımıştır. Getirip götürdüğü yoldaşlarla bir noktadan itibaren tamamen bağı kesilerek, her kes bildiği yola giderdi. “Ali Hamam” hiçbir zaman ne adres ne de telefon bağlantısı açısından, gelen ve gidenlerle bağı olmayan biridir. “Ali Hamam”ı bilen yoldaşlar onu çağırır, o işini yapar ve biterdi. Her kılavuzun, kaçakçının izlenebileceği ve işbirlikçi olabileceği kaygısını hep taşıdık, önlemlerimizi bu hesaplara endeksledik.
Ancak bu insanı, böylesine karmaşık, komplike, hatta örgüt eylemlerinin bağlantı merkezi olarak bir vasıfla dile getirmek; İbrahim Yalçın ajanının bildik komedileridir. Bunun başka bir anlamı ve önemi de yoktur.

Örgüte birçok kılavuz, kaçakçı hizmet sunmuştur; bunlardan biri de “Ali

Hamam”dır. Okuması yazması yoktur. Not almasını bile bilmez, tel numarasını bile yazmasını bilmeyen biridir. Tüm kılavuzlar gibi o da, O’na bildirilen bir noktadan yoldaşı alır ve ulaştırması gereken bir noktada bırakırdı. Kimseyi ne tanıma, ne takip etme, ne de önceden kimin geldiğini polise bildirme durumu yoktur. Dağlardan, vadilerden nasıl ve nereden geçileceğini ise kendisi bile önceden kestiremez. Belli yön noktalarına göre hareket ederek, geçiş güzergahını yaklaşık olarak belirler. Üzerinde ne bir telefon ne de bir iletişim cihazı taşır. Yakalandığında cezası az olur diye silah bile taşımayan biriydi. İbrahim yalçının, Ali Hamam merkezli senaryo ihtiyacı, kendi ajanlığını başkasının sırtına yıkmaktan ibarettir. Bu güne kadar “Ali Hamam” hiçbir yoldaşın hatta Antakya’daki yoldaşların bile evlerini bilmez. Bildiği varsa da istisnai olarak, çok zorunlu hallerden dolayıdır. Ülkenin hiçbir yerine, hiçbir yoldaşla bağlantılı olarak ne gitmiştir ne de gelmiştir. MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın bu adamı bu kadar büyük yalanlarla ifade etmesinin tek nedeni “Ali Hamam”ın İbrahim Yalçın’ın yüzüne karşı; “Hocam bu adamı gözüm tutmadı, diğer yoldaşlara benzemiyor, çok tehlikeli, her şey olabilir?!” demesidir.

İbrahim Yalçın’ın “Ali Hamam”ı sorguya çektiği kocaman bir yalandır. Bunu kime onaylatacak söylesin de ona soralım. Tersine,
“Ali Hamam” o basit vatandaş gözlemleriyle onu sorguladı durdu. Kini de oradan kalmadır.

“Ali Hamam” örgüt yatakçılığından zindan yatmıştır.
Sorguda yoğun işkencelere rağmen direnmiş, kendisi hakkında çözülenlerin tersine, yaptığı işlere dair hiçbir sırrı deşifre etmemiştir, örnek olmuştur, sürecin canlı şahidi yoldaşlar halen bu gerçeği övünçle dile getirmektedirler. Son dönemlerinde özellikle MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın onu ele vermesiyle, değerlendirilmesi güç hale geldiğinden, alternatif ilişkiler devreye sokulmuştur.
Bu güç durumuna rağmen; gün gelmiştir tüm risklerini omuzlayarak, bir yoldaşımızın oğlunu yakınlarının yanına sağ salim götürüp, geri getirme gibi bir fedakarlıkta bulunmaktan geri kalmamıştır.

“Ali Hamam”, İbrahim Yalçın için son olarak şunu söylemiştir; “Arkadaşlar ben bu adamdan kuşkuluyum, bu adam temiz biri değil. Ben bu adamın kanalıyla hiçbir zaman kimseyi getirip götürmek istemem”.


Neden? diye sorulduğunda.” Bu adam (İbrahim Yalçın b.n) bana gidiş geliş yollarımızı ve kendisinden başka daha önce gelen ve giden yoldaşlarınızı sorup duruyor, daha önce hiçbir yoldaş bana böyle bir soru sormadı, bu sorular kuşkuludur beni tedirgin etti. Yanlış anlamayın ama, bu adam polisle bağlantılı olabilir” dedi.

“Ali Hamam” hala yaşıyor. Herkes ona ulaşabilir ve bu adamı sorguya da çekebilir. Örgüt adına zindan yatmış biridir. Bir kaçakçı olması onun takip altında olmasını getirebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, tüm silahlarımız da kaçakçılardan alınırdı. Onlarda tek tek takip altındaydılar.
İbrahim Yalçın’ın “Ali Hamam” üzerine kurmaya çalıştığı tüm olaylar, birer yalandan ibarettir.

“Ali Hamam” son olarak, örgüte en az üç önemli hizmet daha sunmuştur. Bunlardan biri dost bir devrimci örgütün yayın organı yazı işleri müdürünü güvenle yurtdışına, yanımıza çıkarmasıdır. “Ali Hamam”, İbrahim Yalçın’dan on bin kat daha temiz, şerefli bir halk adamıdır. Örgütümüzün hala aranan çok önemli kadrolarını, Türkiye devrimci hareketinden birçok kişiyi örgüt kanalı ya da dışındaki ilişkileriyle getirip götürmüştür. SVP’li arkadaşlar da kendi kanallarından; ülkede İ. yoldaşları kanalıyla, karşı cephede de özellikle H. yoldaş aracılığıyla “Ali Hamam”la ilişkiliydiler. Bir dönem gelmişti ki, adeta her hafta gidiş-gelişler yapılıyordu. Bu durum başka örgütler için de geçerliyken, hiç kimseye zarar vermemiş, emeğinin hakkını almış biridir.
İbrahim Yalçın dışında bu adamı suçlayan hiç kimsenin olmaması dikkat çekicidir.’’

Evet, yoruma gerek yok. Ali Hamam kimmiş ? Ne yapmış? Nasıl biriymiş?

Tekrarlıyayım.

a) ’Karanlıkta yüzlerini dahi görmediği yoldaşları almış yine karanlıkta yüzlerini dahi görmediği insanları emin şekilde taşımıştır.’’

Mihrac Ural, dogru mu söylüyor yoldaşlar? Ali Hamam, yüzünüzü dahi görmedi mi? Peki aylarca Ali hamam ile Basit’te kalan siz degilmiydiniz? Ali hamam’la aynı oda’da uyumadınız, aynı tabaktan yemek yemediniz mi? Ali Hamam kimsenin yüzünü dahi görmezdi diyen Mihrac Ural dogru mu söylüyor?

Düşündünüz mü peki, Dogru söylemiyorsa eger, neden yalan söylüyor peki? Hangi gerçeklerden hareketle, herkesin bildiği açık bir gerçegi yalan söyleyerek kapatmaya çalışıyor? Ne dersiniz? Neden yapıyor bunu?

b)     ‘’Her kılavuzun, kaçakçının izlenebileceği ve işbirlikçi olabileceği kaygısını hep taşıdık, önlemlerimizi bu hesaplara endeksledik.’’

Ali Hamam’ın tüm kaçakcılar gibi ‘’izlenebilecegini hesap ederek önlemlerimizi bu hesaplara endeksledik’’ diyor. Neye göre endekslemiş? Neler yapmış? Hangi tedbirleri almış? Bunları yazmıyori atlıyor. Ne dersiniz?  Gerçekten böyle mi yaptı acaba?

c)       ‘’Okuması yazması yoktur. Not almasını bile bilmez, tel numarasını bile yazmasını bilmeyen biridir. Tüm kılavuzlar gibi o da, O’na bildirilen bir noktadan yoldaşı alır ve ulaştırması gereken bir noktada bırakırdı. Kimseyi ne tanıma, ne takip etme, ne de önceden kimin geldiğini polise bildirme durumu yoktur. Dağlardan, vadilerden nasıl ve nereden geçileceğini ise kendisi bile önceden kestiremez. Belli yön noktalarına göre hareket ederek, geçiş güzergahını yaklaşık olarak belirler. Üzerinde ne bir telefon ne de bir iletişim cihazı taşır’’

Ali hamam’ı bu örgüt içersinde tanımayan kişi çok azdır. Ali Hamam’ın da tanımadıgı örgüt üyesi yoldaş çok azdır. Bu yazılanların amacı nedir? Ali Hamam’ın tilki ğibi kurnaz oldugunu bilmeyeniniz var mı yoldaşlar? Ali Hamam, Mihrac Ural’ın anlattıgı gibi saf bir zavallı mı? Sahi siz, Ali Hamam’ı nasıl tanırsınız? ‘’ona bildirilen bir yoldaşı, bir noktadan alır ve ulaştırılması gereken noktada bırakır’’ Mıydı? Siz öyle mi bilirsiniz Ali Hamam’ı? Bunlar dogru mu peki? Söylermisiniz bana, M,hrac Ural neden yalan söylüyor?

d)     ‘’Ülkenin hiçbir yerine, hiçbir yoldaşla bağlantılı olarak ne gitmiştir ne de gelmiştir. MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın bu adamı bu kadar büyük yalanlarla ifade etmesinin tek nedeni “Ali Hamam”ın İbrahim Yalçın’ın yüzüne karşı; “Hocam bu adamı gözüm tutmadı, diğer yoldaşlara benzemiyor, çok tehlikeli, her şey olabilir?! demesidir.’’

Bu iddia çok şeyi ele vermiyor mu ? Mihrac Ural, sagır sultan’ın bile duydugu Ali Hamam’ın ‘’büyük balık operasyonu sırasında kurye olarak yakalandıgı gerçegini inkar ediyor. ‘’Ülkenin hiçbir yerine,hiçbir yoldaşla bağlantılı olarak ne gitmiştir nede gelmiştir’’ diyor.

 Duydunuz mu yoldaşlar?

 Bunu yazan MİHRAC URAL adlı soytarıdır.

 Bunu yazan Mihrac Ural adlı ajandır.

 Bunu yazan İçimizdeki ihanet tohumudur.

 Büyük balık operasyonu sırasında ALİ HAMAM KURYE olarak YAKALANMADI MI?

 O günkü gazetelerde, ilaç kutuları arasında örgüt üyelerine haber taşıdıgı resimlerle yayınlanmadı mı?

 

Bilmeyeniniz varsa söyleyeyim.

 25 Aralık 1987 tarihli Milliyet Gazetesinde, birinci sayfa (devamı sayfa 12’de) çıkan haberi okuyunuz. Elinizde yoksa, yada bulamadıysanız önemli değil. Birkaç gün sonra, Mihrac Ural’ın, ‘’büyük balık operasyonu’’ na ilşkin yayınladıgı tüm belgeleri Acilciler tarih blog’unda yayınlayacagım. Ayrıca, Bu operasyona ilişkin gazetelerde çıkan resimleri ve haberleri de yayınlayacagım. Ali Hamam’ın ilaç kutuları içersinde yoldaşlar arasında kurye olarak kullanıldıgını orada da göreceksiniz.

Ben sözlerimin sonuna kadar arkasındayım. Bu soytarı ne yazarsa yazsın, hepsinin yalan ve uydurma oldugunu belgelerle tanıklarla ispat etmeye devam edeceğim. O kendisini çok iyi biliyor. Çırpınışı ve yalanlarını yalanlarla örtmeye çalışması, tarafımızdan geç de olsa yakalanmasının telaşı ve paniği ile perişan bir halde aklına ne gelirse yazıp ortamı kirletmeye ve bilği kirliliği içersinde kendisini gizlemeye çalışıyor.

Bu taktik tutmayacaktır. Tutmadı da.  

 Büyük Balık operasyonun da, ülke çapında toplam 93 kişi yakalanmış ve THKP-C(ACİLCİLER) örgütü bitirilmiştir.

 e)     “Ali Hamam” o basit vatandaş gözlemleriyle onu sorguladı

Doğru mu? Ali Hamam beni sorgulamış(!) Nasıl yapmış? Kendi tabiriyle zavallı bir kaçakcı olan Ali Hamam, örgüt Mk üyesi İbrahim yalçın’I sorgulamış(mış) Bunu söyleyem aşağılık yaratık kim? Kim olacak Mihrac Ural. Soruyorum? Dogru mu bu?

f)   Sorguda yoğun işkencelere rağmen direnmiş, kendisi hakkında çözülenlerin tersine, yaptığı işlere dair hiçbir sırrı deşifre etmemiştir, örnek olmuştur,

Ali Hamam’ın sorguda direndiğini(!) yazıyor. Iyi de  ne diye direnmiş ? Hani Ali Hamam birşey bilmiyordu ? Direnmiş( !) üstelik’te,’’ kendisi hakkında çözülenlerin tersine’’ direnmiş(miş) Peki, sormazlarmı adama, kendisi hakkında ifade verenler ne demişler ? nasıl bir ifade vermişler de , Ali Hamam bunları kabul etmeyerek kahramanlar gibi direnmiş( !)

g)     MİT ajanı İbrahim Yalçın’ın onu ele vermesiyle, değerlendirilmesi güç hale geldiğinden, alternatif ilişkiler devreye sokulmuştur.

Ali Hamam’I ele veren benmişim(!) Çok güzel, Bir an için bu iddiayı kabul edelim ve soralım. ‘’Madem, Ali Hamam’ı ele veren benim, öyleyse, ele verilmiş bir adamı son derece ciddi bir operasyonda, ‘’kurye’’ olarak nasıl ve hangi akla hizmet ederek kullandın diye adama sormazlar mı?

 Neden, benden aylar sonra Ali Hamam’a örgüt üyeleri arasında kuryelik yaptırdın? Öyle ya, Ali Hamam’I ele verdim(!) ve deşifre ettirdim. O halde, deşifre olmuş bir kaçakcıyı sen hala nasıl olurda örgüt üyeleri arasında kurye olarak kullanırsın? Buna bir cevap versene soytarı.

h)     İbrahim Yalçın’ın “Ali Hamam” üzerine kurmaya çalıştığı tüm olaylar, birer yalandan ibarettir.

Öyle mi? Demek Ali Hamam üzerinde kurmaya çalıştıgım tüm olaylar yalan. Iyi’de az yukarda Onu, ele veren kişinin İbrahim Yalçın oldugunu  söylüyordun ya, bu iki çümleyi birbiriyle nasıl yanyana yazıyorsun? Söylesene, senin hangi cümlen dogru?

 

i)   İbrahim Yalçın dışında bu adamı suçlayan hiç kimsenin olmaması dikkat çekicidir.’’

 Mihrac Ural’ın kıçı açıktadır. Yalan, yalanla kapatılmaya çalışıldıgında işte böyle rezil kepaze oluyor insan. Bizim oralarda bu gibi durumlarda çok güzel bir benzetme yapılır. ‘’senin yaptıgın itin ayazda buz yemesidir’’derler. Mihrac Ural’ın yaptıgı da itin ayazda buz yemesidir.

O ne derse desin. Kıçı açıkta kalmıştır. Dikkat etmelidir. Acilciler’in ellerinde kazma sapı var peşindeler.

 Kısa bir not :Belge yayınlamaya başladım ya. Mihrac Ural durur mu(!) Hemen o da belge’li konuşmaya başladı. Nasıl mı ? Blog’una girin göreceksiniz. Buldum, buldum diye bagırıyor. Ne bulmuş dersiniz ?

Oldugu gibi aşagıya aktarıyorum okuyun ögrenin.


MİT İstanbul bölgesi ilgilileri bu soygun kararını önceden haber almıştı ve bu soygun ekibinin hareketleri kontroldeydi ve nihai olarak Akbank Taksim şubesini soymaya karar verdiler… Emniyet Müdür yardımcısı Şükrü BALCI’ya, soygun yapılmadan bir gün önce soygunun sabah saatlerinde yapılacağı haberi iletilmişti… Olay MİT elemanları tarafından izleniyor ve devamlı olarak koordinasyon sağlanıyordu… Operasyon Şefi çalınan paranın saklandığı yeri ve adresinin belli olduğunu, şu anda Engin ERKİNER’in biri erkek diğeri kız, iki arkadaşıyla Şişli’de bir restoranda, kuru fasulye ve pilav yediklerini kendisine söyledi…” ( O.Nuri Öndeş, “İhtilallerin ve Anarşinin Yakın Tanığı” s:283-85 )

 Mihrac Ural, Nuri Öndeş’in kitapından bu alıntıyı yaptıktan sonra yorumunu da yapmış.

Bakın ne yazmış( !)

‘’ Buradan da anlıyoruz ki, İbrahim Yalçın, adım adım tüm bilgileri MİT’e taşımış. Öndeş’in açıklamaları aynı zamanda uzun zamandır, İbrahim Yalçın’a sorduğumuz ve cevabını vermekten korktuğu “ne zamandan beri MİT’le çalışıyorsun?” sorusunun cevabı da bulunmuş oldu.

İbrahim Yalçın, İtirafçı Engin Erkiner tarafından örgüte sızdırıldığından beri MİT’le çalışmaktadır.

Artık oyun bitti, THKP-C( Acilciler)’e musallat olan köstebek, bir yandan kendi el yazısı itiraflarıyla, diğer yandan şeflerinin açıklamasıyla ahlaksız bir ajan olduğu yeterince gösterilmiş oldu.’’( Mihrac Ural)

Buna ne demem gerekiyor ? Eyvahh yakalandım( !) demekten başka ne diyebilirim ki ? Yorum okuyucuya ait.

 Ben bu kitapı görmedim. Mihrac’ı da okumamıştım. Önce Haydar Yılmaz,ardından’da İrfan dayıoğlu telefon ettiler. ‘’okudun mu mıro yine döktürmüş( !)’’ dediler. Bunun üzerine okudum ve sizlerle paylaşma gereği duydum.  Türkiye’den bir arkadaşı aradım ve Kitap’ı bulup yollamasını rica ettim. İlğinç şeylerle karşılaşacagım kesin. Anladıgım kadarıyla bu kitapta Mihrac ve Ali fuat’dan da söz ediliyormuş( !) hemde övgüyle söz ediliyormuş. Acilciler’in bu kitapı bulup okumalarını rica ediyorum.

Aslına bakarsanız, ben Mıro için agız dolusu söz söylemeliyim ama terbiyem müsade etmiyor. Sadece, Evladım, sen bu kafayla gidersen ve allah göstermesin( !) yarın Şerif gibi bir aile faciası yaşarsan, onu’da benim yaptıgımı sakın söyleme, zaten rezil kepaze oldun barı yerlerde sürünme demekle yetineyim.

Aslına bakarsanız, çok iyi bir iş yapmamıza rağmen, bazen üzülmüyor da değilim. Gerçekten üzülüyorum. Düşman’ın mert olmalı ki karşılıklı adam gibi kapışasın. Mert olmayan bir serseriyle ugraşmak, bazen eğlenceli bile olsa, insanı bir yerde sıkıyor.

Bitirelim ve gereğini yapalım diyoruz. Bitmiyor ki? Adam suç makinası.30 senedir yalanlar ve ihanetler üzerine kurdugu şato yıkıldıkca basbas bagırıyor.Aklınca direniyor.Tükendi, un ufak oldu. Herkes farkında ama o hala ‘’acaba’’ diye bir şeyler kotarmaya çalışıyor. Yazık, çok yazık. Bir zamanlar ‘’yoldaş’’ bildiğimiz ciğeri beş para etmez bir hain’le geçirdiğimiz günlere yazık.

Mihrac Ural’ın kulagından tutarak kıçına tekme vurup derdest etmek bize düştü. Biz işimizi yaptık. İçlerinde Mihrac Ural bulunan diğer örgütlere örnek olduk. Umarım, bizim yaptıgımızı onlarda yaparlar ve kendi içlerindeki Mihrac Ural’ları yakalarlar. Bunu becerebilirlerse eğer önemli bir iş yapmış olacaklardır. Bu gibi saktekarları deşifre ederek, tekme tokat derdest etmeden yeni bir başlangıç yapmak gerçekten zor olacaktır.