Adayım Ertuğrul Kürkçü’dür, Leyla Zana’dır veto edemezsiniz

Gece haberlerinde dinledim “dehşet kararını”. YSK, çoğu “Emek ve Özgürlük” bloğunun desteklediği 12 Bağımsız adayı veto etmiş. Birisi de benim seçmen kaydımın olduğu kentte aday olan, adayım olan Ertuğrul Kürkçü. Dilimin ucuna bin bir küfür geliyor, evde konuklar var, kendimi zor tutuyorum. Bu kadarı da fazla diyorum. 21. Yüzyılda. 2011’de tam barış umutlarının yeşermeye başladığı bir dönemde, yeni ve vahim bir komployla karşı karşıyayız. Birden isyan isteği, sokağa çıkma arzusu sarıyor beni.

Bu ülke topraklarının en kanlı günlerinin başladığı 12 Eylül faşist darbesi sonrası yaşamıştık bu tür vetoları. O dönem zaten bizim adaylarımız yoktu. Adaylarımız ya cezaevinde ya sürgündeydi. Bize düşen de seçimleri boykot etmekti. Ama o günden bu yana çeyrek asır geçti. Leyla Zana’ların ellerine kelepçe takıp yerlerde sürükleyenler halkın vicdanında mahkum oldu. Diyarbakır cezaevi mezalimi, 19 Aralık Hayat söndürme operasyonu, kayıplar, toplu mezarlar artık gizlenemiyor. Bizi bu ülkenin vatandaşı olmaktan utandıran zalimler teşhir oldular. Ancak buna rağmen hala 12 Eylül artığı entrikacılar bu devletin başında. YSK’nın son skandal kararı, savaş çığlığı atan kan tacirlerinin hala iktidarda olduğunu, açılım ve demokratikleşmenin bir aldatmaca olduğunu bir kez daha gösteriyor.

İtiraz etmenin zamanıdır. Hep beraber sokaklara çıkmanın ve itaatsizliğin saatidir. Ceberut devlet bize başka yol bırakmamaktadır. Genç yaşlı, 68, 78 kuşağı ya da 80 kuşağı hep beraber “adaylarımızı istiyoruz” diye nümayiş yapma zamanıdır. Adaylarımıza oy verme hakkımızı alana kadar durmadan yürüme zamanı.

Bu yazı edebi – estetik kaygılar bir yana bırakılarak hızlı biçimde yazıldı. Eğer sandığa gitme ve adaylarımıza oy verme hakkımız elimizden alınırsa yeni anayasayı sokakta yazmalıyız. Seçimi sokaklarda yapmalıyız.

Mersin 18 Nisan Pazartesi. Saat: 22.30

www.adilokay.com