Şuanda 334 konuk çevrimiçi
BugünBugün1791
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9515
Bu ayBu ay9515
ToplamToplam10477939
thkp-c (acilciler) tarih yazımı ve görev PDF Yazdır e-Posta


Nebil Rahuma kitabı tamamlandı.

Nebil Rahuma’nın hayatı, mücadelesi ve trajik sonunun, neden ve sonuçlarıyla ele alınıp yazılması, örgütsel tarihimiz kadar, sol hareketin genel tarihi açısından da önemliydi.

Ülkemiz sol’unun kanayan yarası sol içi şiddet ve bunun yarattığı travmanın yol açtığı olumsuzlukların nelere mal olduğuna dikkat çekmek açısından önemliydi.

Nebil Rahuma kitabının bu görevi önemli ölçüde yerine getireceğine inanıyoruz.

Kitabın  basıma verileceğini ve okuyucusuyla buluşacağını belirtmekle yetineceğim.

Mahir Çayan’ın ‘devrim yolu sarptır, engebelidir,dolambaçlıdır’’sözünü hepimiz biliriz. Sarp, engebeli ve dolambaçlı olan devrim yolunda, yoldaşlık edilen herkesin, özellikle de yönetici konumunda bulunan herkesin, yol boyu amaçlarının,ilelebet devrim ve iktidar amaçlı olmadıklarını yaşayarak öğrendik.

Yoldaş bildiğimiz kimilerinin, kol kola yürüdüğümüzü sandığımız bu yolda, arkamızda pusu, önümüzde barikatlar kurduklarını gördük.

Çelik çekirdek sandığımız,öyle de olması gereken kadro hareketi içersinde bile, hiç bir kuşkuya kapılmadan sırtımızı döndüğümüz kendi ‘yoldaş’larımız tarafından arkamızdan kurşunlandık.

Başlangıçta, dar kadro hareketleri içersinde yer alan tek bir bireyin bile, davranış biçiminden kaynaklanan ağır hasarın, örgüt bazında telafisi imkansız sonuçlarıyla karşılaştık.

Bireyin, örgütsel yapı içerisindeki geliştirici yanı kadar, köreltici,içten içe çürütücü ve tasfiye edici rolünü, kendi tarihimizin tanıklığında şaşkınlıkla yaşadık.

Yıllar sonra da olsa, geriye dönüp baktığımızda,

Nebil Rahuma’yı kurşunlayan tarihimizin karanlık yüzü, Acilciler örgütümüzü tasfiye eden aynı  tarihin yaranlık yüzü ile bir noktada kesişmek zorundaydı

Yanılmadık. İhanet nereden gelirse gelsin aynı noktada kesişiyordu.

Kesişen noktaları bulmak, ortaya çıkartmak ve deşifre ederek, bir kez daha önümüzün kesilmemesi için, irin olmuş bir yarayı kökünden kazır gibi içimizden kazımak için yola çıktık.

Sosyalist hareketimizin tarihinde bir ilke imza attık ve bu görevi büyük oranda başardık sayılır.

Evet... Bu bir görevdi. Bu görevi yapmak için örgüt olmaya gerek yoktu. Bu tarihi birebir yaşayan yoldaşların 30 sene sonra bile bu tarih bilinci ile bir araya gelerek kafa kafaya verip durum değerlendirmesi yapması yeterliydi.

Devrim ve sosyalizm diye hala bir sorunu olan ve sol memeleri altındaki cevahirleri  kararmamış olan yoldaşların çabası, bugünkü başarının somut göstergesidir.

ŞİMDİ SIRA ACİLCİLER TARİHİNDEDİR.

Bize düşen görev, uğrunda büyük bedeller ödediğimiz, ödemeye devam ettiğimiz devrim ve sosyalizm davasının iktidar mücadelesi için bir araya gelerek içersinde yer aldığımız örgütümüzün tarihini yazmak. Bu tarihin olumsuzluklarını, neden ve sonuçlarıyla irdelerken, olumlu yanlarını da tespit ederek ortaya çıkarmak ve  gelecek kuşaklara aktarmak durumundayız..

Tarihimizi bütün yönleriyle ele almalıyız. Bu örgütü ortaya çıkartan nedenler nelerdi?

Kimler tarafından hangi amaçla kuruldu? Hangi aşamalardan geçti? Ne yapmak isterken ne yapmak zorunda kaldı?

Gelinen nokta,  kimin yada kimlerin tercihi idi? Bu tercihi kabul ederek onayacak mıyız? Reddederek yadsıyıp teşhir mi edeceğiz.

Kabul edenlerin yanında yer alarak bu tercihi  olumlayanların, ‘’şanlı tarihimiz’’ safsatalarıyla, tarihimizi ‘’şanlı’’mı yapmış olacağız?

Böyle yapanların,‘’Yaşadık ve bitti, geriye dönmenin, süreci yeni baştan irdelemenin kime ne yararı var ki?’’ Dediklerini biliyoruz. Bu söyleme sarılarak geçmişe sahip çıktıklarını(!) iddia edenlerin devrimci oldukları, devrimci kaldıkları ve devrimcilik yapmaya devam ettikleri gerçek mi? Gerçek olmadığını, bu söylemin sahiplerinin günlük yaşamlarından biliyoruz. Bilmeyenlerimiz varsa eğer, bu söylemin sahiplerinin ne yaptıklarına nasıl yaşadıklarına bakmalarını salık vermek durumundayım.

Soran gözlerle bakılmalıdır. Devrimci lafazanlık ve sol söylemler kalabalığı arkasına sığınanların, geçmişlerinden kaçtıklarını, geçmişlerine yabancılaşarak başkalaştıklarını göreceklerdir..

Binlerce insanın fedakarlıkları ile bir araya gelen ve yaratılan değerler ne adına ve hangi amaçlar uğruna harcandı? Harcanıyor…

Onlarca yoldaşımız bu süreçte yaşamlarını feda ettiler. Ölülerimizin tercihi, ortaya çıkan sonuçla ne kadar uyuşuyor?

Herkes elini vicdanına koymalı ve bir değil bin kez düşünmelidir. Yıllardır hapis yatanlarımızın, işkence görenlerimizin, sakat kalanlarımızın, ömürlerinin en güzel yıllarını sürgünlerde geçirenlerimizin, en önemlisi de ölülerimizin tercihi, bugün ortaya çıkan SONUÇ muydu?

Evet, BUYDU.... diyenler varsa bizden değildir. Bunu söylemeye cesareti olanlar varsa, bizden olmaları mümkün de değildir.

Hayır, BU DEĞİLDİ.. diyenlerimizin susmamaları, yaşadıkları, tanığı oldukları güzellikleri ve çirkinlikleri yazmalıdırlar.

THKP-C( ACİLCİLER) tarihi, her aşamasında doğru tercihlerin tarihi olmadığı gibi, yanlış tercihlerin de tarihi değildir. Doğruların ve yanlışların birlikte yaşandığı bir tarihtir.

THKP-C(ACİLCİLER) tarihi içersinde binlerce insan yer aldı. Mahalle bazında yer aldı, İl bazında, bölge bazında yada merkezi düzeyde yer aldı. Hapis yattı, sürgün yaşadı. Olumlu işler yanında yanlışlar da yaptı. İnsana özgü doğrular ve hatalarla dolu bir sürecin bütün aşamalarını birlikte yaşadı.

Bu tarih bizim tarihimizdir.

Bizim insanlarımızın, bizim yoldaşlarımızın tarihidir. Biz bu tarihe sahip çıkarak, bu tarihin olumlu yanlarını, olumlu yanlarımızı onayarak geliştirip, olumsuz yanlarını, yanlarımızın nedenlerini ortaya çıkartıp terk ederek geçmişimize sahip çıkacağız.

Sahip çıkmayacağımız, kabullenmeyeceğimiz ve bizden saymayacağımız biricik şey, bu tarih içersinde bilinci olarak yer almış, görevli olarak yerleştirilmiş ve hiç bir zaman bizden olmadıkları halde bizden(!) gözükerek bu tarihi kirleten ve bugün ortaya çıkan sonucun  müsebbipleri olacaktır.

THKP-C( ACİLCİLER) tarih yazımına tüm yoldaşlar sahip çıkmalı, katkı sunmalı, yaşadıkları sürecin objektif olarak değerlendirilmesine malzeme olacak deney ve tecrübelerini aktararak omuz vermelerini bekliyoruz.

Tarihimize sahip çıkmanın yolu, tarihimizin,, gelecek kuşaklara mümkün olduğunca objektif aktarılmasıyla mümkün olacağına inanıyoruz.