Şuanda 145 konuk çevrimiçi
BugünBugün2965
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10689
Bu ayBu ay10689
ToplamToplam10479113
mihrac ural içimizdeki haindi, deşifre edildi (son) PDF Yazdır e-Posta


Mihrac Ural vakası benim açımdan kapanmıştır. O, bizim içimizde büyüdü, Arkasında Muhabarat vardı. Biz onu ‘’yoldaş’’ bilmiştik. O bize kin kusarmış, hepimize düşman olduğunu. geç anladık, İhanetlerini çok geç fark ettik, Çok sonra  fark ettik ve gereğini de mümkün olan en iyi şekilde yaptık.

İhanetlerini teker teker ortaya serdik. Nedenlerini kuşkuya yer vermeyecek şekilde izah ettik, belgeler ve dönemi birebir yaşayan kimi yoldaşların tanıklığıyla ortaya serdik.

Mihrac Ural’ın şu anki konumu bugüne kadar yazdıklarımızın kanıtıdır da, kendi el yazılı belgeleri, çetleşmelerindeki sarf ettiği itiraflarıyla, bu güne kadar gizlediği her şeyini gün ışığına çıkarttık.

‘’Lider doğuran bir ana’’dan olduğunu yazıyordu. MİT’den emekli bir dede’nin torunu olduğunu gizliyordu. Belgelerle ortaya koyduk ve ‘’ehlileştirdim’’ dediği ACİLCİLER’i ne amaçla ve kimler adına ehlileştirdiğini anlattık.

Kürt özgürlük hareketinin prestijinden yararlanarak kendine sığınak arıyordu. Kürdün en büyük ve sinsi düşmanı olduğunu ortaya çıkarttık.

Mehmet AĞAR ve Sinan AYGÜN’ün adamı olduğunu itiraf eden ve kendi sitesinde, Kürt özgürlük hareketine hakaret ederek ‘’ aşiret reisleri, bir avuç bölücü’’ olarak suçlayıp(!) ‘’devletimize posta koyan’’lar diye saldıran bir soysuz adam, Mehmet YAVUZ ile ‘’kadim yoldaş’’ olan Mihrac Ural’ın ipliğini pazara çıkarttık.

PKK Genel BAŞKANI Adullah ÖCALAN’a SUİKAST GİRİŞİMİ’nde bulunduğunu, bu amaçla İstanbul MİT’i ile işbirliği yaptığını, bu ihanetin yazılı belgesinin Abdullah ÖCALAN’a adı geçen dönemde elden verilerek uyarıldığını, bu belgeyi bizzat veren kişinin anlatımlarıyla ortaya koyduk.

Yazdığımız her satırda köşeye sıkıştı, kaçmaya çalıştı ve beylik afra-tafra’lar dışında hiçbir şey söyleyemedi. Biz belge ve tanık ifadeleriyle ihanetlerini deşifre ederken o ne yaptı?

‘’Tarihten bugün(!) adı altında ‘’30 sene öncesine ait fotoğraflar(!) yayınlayarak yakasını kurtarmaya çalıştı. Hiçbir savunucusu kalmadı, olacağı oldu ve Mehmet AĞAR’ın adamı Mehmet YAVUZ’un eline kaldı.

Birçok defa yazdım, Bir kez daha yazıyorum. Mihrac URAL’ın elindeki örgütsel değerlerimizin asıl sahipleri devrimci hareketin bütünüdür. Özellikle’de, bugün her şeyini ortaya koyan ve binlerce militanıyla özgürlük savaşı veren Kürt kurtuluş hareketinindir.

Kürt özgürlük hareketi ve Türk devrimcilerinin, tarihte ilk kez ve içtenlikle bir araya gelerek kurmaya çalıştıkları ortak harekete aittir.

Mihrac URAL’ın devrimci harekete karşı işlediği suçlar kesinlikle affedilecek suçlar olmamasına karşın, İşlediği suç’larından bir nebze bile arınabilmesi ve affedilmesi için çaba sarf etmesi için son fırsat, elinde bulunan ve devrimci hareketin değerleri olan tüm maddi imkanları Türk ve Kürt devrimcilerinin kurmaya çalıştığı oluşuma aktarmaktır.

THKP-C ACİLCİLER tarihinde şu veya bu şekilde yer almış tüm eski yoldaşların çabaları da bu yönde olmalı ve gereğinin yapılması için baskı uygulamalıdırlar.

Mihrac URAL ihanetinin siyasal tecridi sağlanmış olup, mülksüzleştirilmesi için gerekli alt yapı hazırlanmıştır.

Sadece eski yoldaşlarımız değil, Türk ve Kürt devrimcilerinin de bu soysuza baskı uygulamaları ve elinde bulunan gasp edilmiş devrimci değerleri, devrimci hareketin oluşumuna aktarılması yönünde çaba sarf etmeleri gerekmektedir.

Böyle bir çaba, Türkiye devrimci hareketi tarihinde bir ilk olacak ve bundan sonra ortaya çıkması muhtemel olan Mihrac URAL’lara karşı bir uyarı anlamına gelecektir.

Mihrac URAL’ın şu an itibarıyla bulunduğu mekan, onu koruyabilecek konumda değildir. Rusya’ya kaçma ve oraya yerleşme hazırlığı içerisindedir.

Buna fırsat verilmemeli ve gereği bir an önce yapılmalıdır.

Bugüne kadar yaptığımız çağrılar karşısında hep sustu. KOMİSYON kuralım önerimize kulak tıkadı. Bu örgüt içersinde yuvalanmış ihanet odaklarını ortaya çıkartıp gereğini yapalım ne dersin? Dedik. Sustu.

Ben kendi açımdan söyleyecek olursam eğer, Buyur gel dedim. İddialarını ortaya koy cevabını al ve vereceği kararı baştan kabul edeceğimiz komisyon kararına uyalım dedim. İddialarını ispat edemeyenlerin ömür boyu lanetlenmesine var mısın? Ben varım. Sende var mısın? Dedim. Sessizce geçiştirdi. Tekrar yazıyorum. Ben İbrahim YALÇIN olarak, bu örgüt tarihi içersinde yaptığım her şeyi savunuyorum. Örgütsel yaşamım boyunca, Yapmaya çalışıp da yapamadıklarımdan bahsetmiyorum. Yaptıklarımdan bahsediyorum. İddialarımda da ısrarlıyım. Yaptığım her harekette örgütümün çıkarlarını yoldaşlarımın güvenliğini her şeyin önünde ve üstünde tuttum. Bugüne kadar bu örgüt içersinde ilişkim olan, sorumluluğu altında çalıştığım, sorumluluğum altında çalışan hiç bir yoldaşımın, örgütüme zarar verici, yoldaşlarımı deşifre edici hiç bir hareketimi söyleyemez, söyleyebilecek olan varsa çıksın söylesin. Bu örgüt içerisinde sayılamayacak kadar samimi ve dürüst militanlarımız olmuştur. Bunların hiç biri ne kendi çıkarlarını düşünerek hareket etmişler nede yoldaşlarına karşı art niyetli onları kullanma mantığı içersinde olmuşlardır. Yanlışları olmuştur elbette, eksiklikleri, hataları ve acemilikleri elbette olmuştur. Ama hiçbirisi, bile bile ve planlı bir şekilde bu örgütün tasfiye edilmesi ve bu tasfiyeden çıkar elde etme gibi onursuz bir eylemin yanında olmamıştır. Mihrac URAL bunun dışındadır.

Attığı her adımda bir değil binlerce yalan ve çarpıtma vardır. Söylediği hiçbir şey doğru değildir.

Düşünebiliyor musunuz, İki saat’lik bir ‘’yayla’’ yürüyüşü(‘) yapar ve ‘’Binboğa tırmanışı’’ diye yüzlerce sayfa yazı yazar. Yıllarca dağlarda kalmış ve her gün bir çatışmadan öbürüne koşmuş militanların bulunduğu bir ülkede, Bir yayla gezisini ‘’gerillacılık’’olarak yutturmaya kalkan bir başka soysuza rastlanabilinir mi?

12 Eylül öncesi dönemde birer ikişer ay kaldığı ve toplam iki sene yattığı cezaevlerini, yattığı dönem ‘’ÇİFTLİK’’ diye anlatırken, bu günlerde ‘’ZİNDAN’’ edebiyatıyla destanlaştırarak anlatan bir soysuzun, 12 eylül zindanlarında yıllarca işkence görmüş olan devrimcilere saygısı olabilir mi?

Bırakınız diğer devrimcileri, bunları yazarken kendi örgütünde bulunan yoldaşlarından bile utanmıyor. Binlerce militanın yaptığı kahramanlıkları hiçe sayıp görmemezlikten gelerek her konuda kendini öne çıkartmaya çalışan bir MEGALOMAN’dan ibaret olan bu soysuz adamın, eski yoldaşlarının nasıl yaşadıklarından da bihaber olduğu anlaşılıyor.

Mihrac Ural, Diyarbakır zindanını bilir mi? Mamak zindanında neler oldu haberi var mı? Metris Zindanındaki direnişleri duydu mu, Maraş zindanındaki işkencelerden bilgisi var mı?

Hayır hiçbirinden haberi yoktur. Halil GÜVEN’in ‘’Zaman Zindan İçinde’’ kitabını okumuş mudur. Halil GÜVEN’in kim olduğunu bilir mi? Bilseydi, okumuş olsaydı eğer, en azından utanır (utanma duygusu varsa eğer) utanır ve ZİNDAN sözcüğünü ağzına almazdı. Halil GÜVEN’i okumamış, Haydar YILMAZ’ı dinlememiştir. Dinlemeye bile tahammülü yoktur.

Mihrac Ural vakası benim açımdan bitmiştir. Tarihte hiçbir suç cezasız kalmamıştır. Tarih en iyi öğretmendir.

Mihrac URAL vakası, tarih öğretmenin tanıklığında sonlanacaktır, ben buna inanıyorum.