Şuanda 316 konuk çevrimiçi
BugünBugün3090
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10814
Bu ayBu ay10814
ToplamToplam10479238
acilciler merkez komitesine yaptığım eleştiri PDF Yazdır e-Posta


Yıl, 1987 ‘nin ilk yarısı..

Yer, Suriye( Lattakiye )

Thkp-c ( Acilciler) 1. Kongresinden 4 ya da 5 ay sonra, 1. yada 2. MK toplantısındayız. Toplantıda hazır bulunan MK üyelerinin yüzüne karşı, daha önce notlar olarak kaleme aldığım ve detaylı bir şekilde toplantıda anlattığım ‘’ öneri ve eleştirilerimi’’ yayınlıyorum.

Yayınladığım bu belgenin sayfaları üzerine görülen arapça yazılardan da anlaşılacağı gibi, bu yazı, bundan tam 24 yıl önce Suriye’de yazılmıştır. Bu nedenle, Mihrac Ural’ın  bu  yazıyı  ‘’daha sonra yazılmıştır’’ diye inkar edip yalanlaması  inandırıcı olmayacaktır.

Aşağıda vereceğim link tıklandığı zaman rahatlıkla okunabilen ve tamamı 39 sayfa tutarındaki kendi el yazımdan oluşan ‘’MK’ya rapor-görüş ve eleştiriler’’ adı altında yazdığım bu satırlar, bugün, 24 sene sonra, son üç senedir ortaya koyduğumuz gerçeklerle tam bir uyum içerisindedir.

Bunu şu nedenle yazıyorum. Bazı kişiler tarafından, ‘’ dün beraberdiniz, aranızda hiçbir sorun yoktu, o zaman hiç sesinizi çıkartmadınız, 25 sene sonra mı aklınız başınıza geldi’’ diyebiliyorlar.  Örneğin Mehmet AĞAR ekip’inden Mehmet Yavuz bunu söyleyebiliyor. Evet, 25 sene önce Mihrac Ural adlı devrimci katili ve işbirlikçi ihanet çetesi ile beraberdik. Cezaevinden yeni çıkmış ve örgütümüze gelmiştik, mücadeleye kaldığımız yerden devam etme gibi bir sorumluluğumuz vardı. Örgütümüzü ele geçiren ihanet çetesinin gerçek yüzünü elbette bilemezdik, Öğrenmemiz uzun sürmedi ve başkaları gibi ne görmemezlikten gelerek ‘’bana ne’’ dedik, nede gördüğümüz yanlışlar karşısında susarak, sessiz kaldık. Kendi adıma söylüyorum, bunları yapmadım. Her gördüğüm yanlışı şiddetle   eleştirdim. Öyle zamanlar oldu ki, tabiri caizse ‘’gırtlak gırtlağa’’ kavga ettim. Yer yer, ‘’ aba altından sopa’’ gösterildi,  Yüzüme karşı ‘’haklısın yoldaş, eksikliklerimiz var ama geldiniz işte, eksikliklerimizi hep birlikte aşacağız’’ derken, arkamda ‘’dedikodu’’yaptılar. ‘’ yoldaş(!) uzun süre içerde kaldığı için asabileşmiş, Suriye gerçeğini bilmiyor. Türkiye kafasıyla hareket ediyor, ama alışacak alışacak’’ diye, sözüm ona dalga geçmeye başladılar. Bunlara aldırış etmedim.

Yanlış gördüğüm, doğru gitmeyen herşeyi eleştirdim ve önerilerde bulundum.  Uzun süre kendi kendimle kavgalı oldum. ‘’ yanlış mı düşünüyorum acaba, yoldaşlarıma haksızlık mı ediyorum’’ diye düşündüğüm zamanlar bile oldu.  Umudumu yitirmedim ama ‘’düzelir’’, düzeltiriz diye de her türlü çabayı göstermeye çalıştım.

Zaman geçtikçe, yanlış düşünmediğimi, yoldaş bildiklerimin ihanet içersinde olduklarını daha açık görmeye başladım.

Bundan 24 yıl önce yüzlerine karşı yaptığım eleştiriyi sabreder okursanız, o gün ne dediğimi, hangi olayları ve hangi anlayışı eleştirdiğimi görecek ve bugünkü ortaya çıkan durumla karşılaştırarak bana hak vereceğinize inanıyorum.

Sözü fazla uzatmayacağım.

Mihrac Ural’ın bugün neden tek başına kaldığının, bu kalışın bilinçli bir tercihin sonucu olduğunu, bu tercihin, tek amacı olarak da ‘’örgüt değerlerini gasp etmek, devrim ve devrimci mücadeleyi bir araç olarak kullanarak değerlerimizi sermaye yapmak’’ amacı taşıdığını bugüne kadar fark edemeyenler bile rahatlıkla göreceklerdir.

Mihrac Ural’ın  her eylemi, ‘’örgüt’’ adı altında yürüttüğü her faaliyeti, Suriye, Suriye istihbaratı Muhabarat ve MİT adına yapılan casusluk amaçlı faaliyetlerdir. Tasfiye amaçlıdır, Devrimci hareketimizin değerlerini gasp etme hareketidir.

Mihrac Ural, kendisine ‘’biat’’ eden  herkesi sonuna kadar kullanmış, kullanmaya çalışmıştır. Kendisine ‘’biat’’etmeyeceğini düşündüğü  herkesin, yüzüne karşı son derece ‘’samimi(!)’’ görünmeye çalışmasına karşın, arkasından kuyu kazmayı da kesinlikle ihmal etmemiştir. Bu konuda yüzlerce örnek verilebilir.Yüzlerce yoldaş tanık olarak gösterilebilir.

Çok açık yazıyorum. Acilciler örgütüne emek vermiş bu örgüt adına ağır bedeller ödemiş kim varsa bunların tamamı Mihrac Ural için bir ‘’tehlike’’olarak görülmüş ve gereğinin yapılması için beklenmiş ve ilk fırsatta dışlanabilmesi için ‘’uygun’’ fırsatlar kollanmıştır.

O sadece Ölüleri ve tutsak yoldaşlarımızı sever(!)

Ölülerimiz konuşmadıkları için sever, ölülerimizi kullanmak, ölülerimiz üzerinden ‘’örgüt’’paravanası altına sığınmaya çalıştığı için sever. Ölülerimize aşık’tır. Kendi öldürdükleri yoldaşlarımızın bile resimlerini kullanmaktan çekinmez.

Tutuklu yoldaşlarımızı, tutuklulukları süresince sever gözükür. Serbest kaldıklarında ise kabuslar gördüğüne tanıklık etmişimdir.

Çevresine bakın anlarsınız. Şu anda yanında hiçbir acilci yoldaş yoktur.

 ‘’Kadim dostum’’ ‘’yoldaşım’’ dediği insanlara bakın, ne durumda olduğunu rahatlıkla anlarsınız. .

Mehmet Yavuz’u yeterince yazdık. Mehmet AĞAR’ın adamı olduğunu, Bugün hala DYP üyeliğinin devam ettiğini ( 2006-2007 tarihlerinde DYP Mersin il başkanı yardımcısı ve bu partiden millet vekili adayı) olan kapkaranlık bir  ‘’acilci’(!) ’ile beraber olması bile onun kim olduğunun en açık ispatıdır.

Mihrac Ural’ın bugün hala devrimci(!) lafazanlıklar ettiğine bakmayınız. Onu ‘’ devrimci’’ görünmeye mahkum ettik.

Gerçek kimliğini açıkladığı taktirde, kimsenin yüzüne bile tükürmeye tenezzül etmeyeceğini çok iyi biliyor ve bundan dolayı ‘’’devrimci’’ sözler etmeye devam edecektir. Ne zamana kadar? Taa ki, artık unutulduğuna emin olduğu tarihe kadar.. Mihrac Ural’ı unutmayacağız. Ömrünün sonuna kadar da peşinde olacağız ve  yaşadığı her anında korkulu rüyası olmaya devam edeceğiz. Bu böyle biline...

Not. Toplam 39 el yazısı sayfadan oluşan ‘’MK’ya görüş, öneri ve eleştirilerim’’ adlı yazıyı okumak için aşağıdaki link’i tıklayabilirsiniz.

http://enginerkiner.files.wordpress.com/2012/01/mk-elestirisi.pdf

 

Benim notum: Dosya yaklaşık 160 MB, dolayısıyla yüklenmesi biraz uzun sürüyor. 15 dakika kadar beklemeniz gerekebilir. Sonuçta ortaya rahatlıkla okunan el yazısı bir metin çıkıyor.

Tamamını dikkatle okuyun derim… Örgütsel faaliyet anlatılıyor ve okurken bile buram buram Muhabarat konusunu duyuyorsunuz.

16. sayfaya dikkatinizi çekerim. Acilciler şöyle tanımlanıyor:

„Hatay’ı Suriye’ye katmaya çalışan Arap örgütü…“

Bu tanımı PKK yapıyor…

Doğru söze ne denir!

E.E.