Şuanda 360 konuk çevrimiçi
BugünBugün3118
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10842
Bu ayBu ay10842
ToplamToplam10479266
köylülük kapitalizmin cenderesinde PDF Yazdır e-Posta


Orta Anadolu’da ortalama bes köyün toprak yapisina, onun özel mülkiyeti ve tarima acik alanlarin paratik olarak ekimine yönelik, gözlemlerimi yazmak istedim. Zannediyorum Türkiye geneline isik tutar.

Elli yil öncesine göre topragin islenmesi agirlikla Traktör ve diger tarim aksanlari ile yapilirken bu gün tamamen, bu aksanlarla yapilmakta, ekilen araziler bicim olarak Döverbicer, az da olsa patoslama ile yapilmaktadir. Her cifcinin, buna, ayakta kalabilen her cifcinin diyelim, mutlaka pulluk, tapanlama aksanlari, römorklari, tohumlama, ilaclama ve digerleri ile iyi bir tarim aksanlari pazari olusturmaktadirlar.

Tohumu koruma; GDO’suz tohum bulmak büyük sorun, kullanilan tohumlar ona uygun gübre atilmaz ise ürün vermemekte veya ciliz basaklar cikararak verimliligi yaridan aza indirmektedir. Topragini yillarca gübrelenmesi ve ilaclanmasi kükürtlü ve zehirli bir zemin yaratmistir. Onlarca yil temizlenemeyecek bir tabaka olusmus, icecek sular kirlenerek, insan vücuduna zarar verecek allerjik hastaliklara sebep olmustur.

Hayvanciliktada Anadolu’ nun dogasina uygun büyükbas ve kücükbaslar degil farkli ülke hayvanlarinin tohumlamalari kullanilarak asiri süt veren bir politika izlenmistir. Et kesimleride hayvan azligindan dolayi ithal yoluna gidilmekte, milyonlarca hayvanin özellikle Kurban bayraminda ve adaklarda kesilerek tüketime sunulmasina sebep olmaktadir.

Bizler köylülügü, az toprakli, zengin köylülük olarak iki guba sokup tahlil edersek, ki, gecmiste böyle tahlil yapardik,  yoksul köylülük deyimini ise tarlalarda mevsimlik isci olarak calisan, ama köyde yasayan insanlari yari proleter olarak degerlendirirdik, mevsimlik isciler cogunlukla tarimda kadinlar olurdu. Eger ihtiyaca cevap vermiyorsa erkekler büyük sehirlere gider  amele pazarlarinda  insaat ve bilumum isler yaparlardi. Yasi ellinin üzeri olan okuyucular hatirlarlar özellikle Ankara’da  Ulus, Incesu, Kücükesat/Dörtyol, Yenimahalle köprü de Amele duraklari olusurdu.

İki binlere kadar süren bu emek göcü bu günlerede azaldi ve bitmeye basladi, bunun iki nedeni vardi, ilk neden; Avrupa’ya isci göcü ve kusak olarak bu insanlarin cocuklari okuyarak sehire yerlesti. Hizli gecekondulasma bu sürecte yani altmisli yaillarda basladi seksenlerde doruga ulasti. Simdi TOKI evleri oralara dikilerek betonlastirilan, üst üste iskiflenen köylü sehirli karisimi bir mesken türü olusturuldu.Gecekondular her ne kadar saglam yapi teknigine dayanmasada bahcesi ve agaclariyla ve yalniz yasama ve serbest davranma acisindan kismen bu insanlari özgür kiliyordu. Iki tavugu ve bahcesinde salatisina soganini bulabiliyordu.

Doguda zorunlu göce zorlama, köylerin güvenlik(!) nedeniyle bosaltilmasi binlerce köyün tarimdan uzaklastirilmasi veya agalara peskes cekilmesi yani tarim kapitalizminde süper zengin köylü yaratma girisimleri denendi. Basarili olundu mu? Hayir.

 

Simdi biz gelelim ikinci nedene; Topragin her kusakta kücülmesi: Yoksul köylü elinde üc yüz ile besyüzbin metre kare topragi olana takriben denir, cünkü, her yil bunun yarisini nadasa, yani bir yil yarisini eker, diger yarisini dinlendirirdi. Elli yil öncesi hayvan gücü kullanarak ekerdi. Dolayisiyla ancak acliktan kurtulmak icin bes nüfuslu aileyi besleyecek bir ürün elde ederdi. Bahcesinden yas meyve ve zebzeyi mevsiminde yer veya kurutarak kisin tüketirdi. Peki simdi ne oldu? O köylü simdi cogunlukla sehirde yasiyor ama topraklari köyde, yaricilik denen, icar, kiralam ile traktörleri olan köylüye verilmekte oradan azda olsa gelir elde etmektedir. Bazen borclu bile kalmaktadir, gübrenin, mazotun, makina aksanlarinin fiyati ek olarak doga kosullarinin kötü gidisati da eklenirse sefilleri oynamaktadirlar. Bu kesim iktidarlarin oy potansiyeli oldugundan zaman zaman süspansiyon uygulayarak tapu basina bir kac bin YTL. Verilerek rahat nefes almasi saglanip, oy zamanina denk gelen bu uygulamalar dini bütün(!) köylünün kesesinden girip inancini da kullanarak oyun yönünü belirlemektedir.

Zaten bu destegi alan köylü, ya gübreye kosar, yada traktöre, bu nedenle, ic pazarda hizli bir alisveris trafigi olusur. İkinci el traktör fazlaligi o kadar fazla ki, ucuzlamadan dolayi cogu köylü vatandas ikiser traktöre sahip, bu birazda zenginligi simgelediginden olsa gerek köylü modaci akima kapilmis gibi görünüyor, baskasinin iki varsa benimki niye olmasin, ya da oglum veya kizim da birini sürsün. Yaricilik isini yapan yani toprak kiralayan köylü is birimi ekim ve bicim zamani olagan üstü emege ihtiyac duydugundan zaman zaman 24 saat uygulamsi yaparak ertesi gün uyumaktadir.

Köylülügün kismen zengini olan bu kesimin elinde en az bir milyon metre kare toprak bulunmaktadir. Üst siniri yoktur.Bankada milyarlari olan köylüleri duydum.on milyon metre kare topragi olan ama sadece kendi topragi olan ve adam calistiran orta Anadolu köylüsünü bu sürece getiren nedir? Köylülügün kapitalist yönden cözümü, Göc ve tarim politikasinin yanlisligi, düsünün on tarlaniz var, miras yoluyla nüfusa bölündügünde  üc generasyon sonunda üzerine eklenmediginden kisi basina yaridan az tarla düsmektedir. Dogal olarak gecimi temine yetmeyecektir. Bundan üc generasyon sonra kisi basina iki yüz ile üc yüz metre kare yer düseceginden bitecektir, dolayisiyla satilacak veya baskalarininkine katilacaktir.

Orta köylü kismen yasamaktadir, yoksul köylü gecim nedeniyle göcmüstür yada azaplik denen mevsimlik iscidir. Zengin köylü kalan topraklari toplayarak Pazar icin üretmeye ve ambarladigi mali silolara veya piyasaya zamani gelince sunmaktadir. Depolama olanaklari zengin köylülüge manevra alani birakmaktadir, bankalar zaten bu kesime kredide teretdüt bile etmememektedir. Az toprakli köylünün kredisi varsa zaten ipoteklidir. Bir anlamda mal kendinin bile degildir.

Köylülügün yasadigi alanlarda alt yapi yoktur, haala tuvaletler eski düzende, yikanma yerleri yani yunaklari ilkel, akarsu fazla olmadigindan temizlik ve icme su sorunu özellikle yazin büyük sorun, devlet özel idareleri senede bir veya iki köyü dizayn edecek para ayirabilmekte, örnegin bir kasabada iki yüz köy var ama iki köy yapilabiliyor, o da nüfusun yogunluguna göre, köyün yol,su, ve depo aritma ve elektrik alt yapisi ortalama yetmis yila tekabül eder, zaten bu zaman sürecinde yeni yaptiginiz eskimeye baslar. Silahlanmaya harcanan para toplam olarak köyün imarinda kullanilsa yani köy sehirlestirilse bes yilda köyler  sehir düzenine kavusmus olur ve rahat yasam alaninin kapisi arlanmis olur sehirde olusan sermaye kirlara dogru kayar.

Kapitalizm köylülügü iktisadi acidan ihmal etti pazarin olusturdugu cendereye soktu, kendiside devlet olarak Pazar gördü ve de görmeye devam ediyor. Elde edilen karlar geriye dönderilmiyor. Üretilen cifcinin elinde kaliyor. Bilincli bir üretim politikasi yok, yada bilincli bicimde sogan misir gibi veya digerlerini fazla ürettirip komik rakamlarla köylüden almaktadirlar, elde kalan mal depolanamayacagindan tarlada birakilmaya, cürümeye terk edilecegine, bes on kurusa tüccarlara devredilmekte. Devlet tüm kurumlariyla üreten köylünün basinda boza pisirmekte, üretimine ortak olmakta yada tüccari ortak etmektedir.

Anlayacaginiz, kücükte olsa mülk köylünün basina beladir. Cendereden ancak  mülksüzlesince kurtulursunuz, alternatifi;  topragi isleyebilecek köylüye toprak verilmesi, koopartiflesmeye gidilmesi, yaricilik sisteminin yerine, toplu üretim ve ortak üretim araclarinin kamu mülkiyetine olanak verecek sekilde dizayn edilmesi, sosyal ve iktisadi olarak santralizasyonu köyde kurup, temiz ve rahat yasami köyde olusturup, okullarin tarim politikasina uygun kültür faaliyetleriyle donatilmasi, tohumlari korunmasi ve dogal ekimin saglanmasi, insan icin saglikli üretimin politik cizgisinin ekonomik zorunluluk oldugunu insanlara bu bilinc dogrultusunda topragin zehirden kurtulmasi, akarsularin kirlenmesinin önüne gecilmesi, topragin verimlilik degerlerinin ölcülmesi, kalite ve norm haritalarinin cikarilmasi, eko tarimin yayginlastirilmasi agaclandirma ve bahceciligin cogaltilmasi, her köyde yangin söndürme gönüllü teskilatlandirmanin özendirilmesi ve kurulmasi vede o arac ve gereclerin kullaniminin bu gönüllülere tatbikatlarla egitime sokulmasi gerekir.

Kapitalizmin ülkemizdeki carpikligi, tarimi cikmaza sokmustur, icilecek ve sulamada kullanilacak  suyunda, önümüzdeki yillarda sorunlu olacagi, dünya ikliminin alt üst olacagida hesap edilirse, bu cöllesmenin nasil önüne gececegiz ve en önemlisi kapitalizmin cenderesinden nasil cikacagiz, biraz kafa yormamiz gerekiyor.