Şuanda 209 konuk çevrimiçi
BugünBugün3012
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10736
Bu ayBu ay10736
ToplamToplam10479160
Ali Kaypakkaya, Ali Karakaya, Arap Kaypakkaya PDF Yazdır e-Posta


Değerli okurlar, başlıkta birbirini çağrıştıran üç ad var, ama, bu ismin yasayan insanı, yani bir ben var, buradaki ben, acılı, dirençli ve mücadeleci baba, bilinçli ve koruyucu bir baba ve  aynı zamanda, devrimci önder  İbrahim KAYPAKKAYA’nın babasıdır.

Onunla her karşılaştığımızda, bana mutlaka iki veya üç şiir okumadan bırakmazdı. Ankara Nato Yolu’ndaki dairesinde kendine has bir yaşamı vardı. Gezer kütüphane denilecek bir kafa yapısı, hayatının her dakikasını unutmayan güçlü bir hafızası vardı.

Devrimci babası olmak zor, hele İBO’nun babası olmak daha zordu.  Ali Kaypakkaya hep oğlunu korudu, savundu. Yazdığı şiirlerde sosyal ve politik temaları işledi, Martinik’te üsteğmen Altınbilek’i ve seni tepelerim diyen Diyarbakır’daki Tuğgenerali unutmadı. Kendisi de askeri isletmede çalışan Kaypakkaya, “zaten İbrahim’imi tepelemişsin beni tepelesen ne olur” der ve basar küfrü, korkuyu asmıştır. Kapısına başka yerde öldürülen birisini koyarlar, çoluğu çocuğu işkencelere alırlar, okullarda soyadından dolayı kaydetmezler, çocuklarını hapse atarlar.

O yine de yılmaz, ama, soyadını değiştirmek zorunda kalır.Kendisine bir defasında  harçlık gönderdiğimde çıkan isim sorunundan anladım adının ve soyadının değiştiğini. Üzülerek söylemişti bana, yeni doğan oğlum İBRAHİM için yaptım dedi. Başka bir oğlu daha olduğunda onun adını tekrar yaşatmak istemişti.

İleride  şiirlerini ve hayatından kesitleri not olarak yazacağım Ali Kaypakkaya’nın 90 yasına yaklaşan ölümü beni üzmedi, onun ölüm hakkındaki düşüncelerini zaten biliyorum. Beni İbrahim’imin yanına gömün orada buluşuruz demesi, hasretliğini vurgulayan bu sözleri çok üzdü, Bu gün 7 Haziran’da kavuşacak İbo’suna.... O sevinecek ve biz yasta olacağız.

Engin Erkiner 6 Haziran’da beni arayıp haberi bana ulaştırdığında benim, ne yapabiliriz acaba Hoca, dediğimi hatırlıyorum. Bu soruya, çok defa kendim muhatap kaldım. Bu çaresizliği biliyorum. Üç bin kilometreden hele gidemiyorsan daha da acı oturuyor insanin içine, içimden seller akar, hep şiir yazardım ölenlere....

 

Bırakıp gitmeyin dostlarım,

Tüm sorumlulukları üstüme,

Henüz hazırlamadık devrimi

Onun için hazır değiliz ölüme