Şuanda 36 konuk çevrimiçi
BugünBugün2886
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10610
Bu ayBu ay10610
ToplamToplam10479034
CHP'nin Kürtlerle sınavı PDF Yazdır e-Posta


’Ana muhalefete sesleniyorum, biz hazırız, siz de hazırsanız oturup konuşalım. Samimiyetiniz varsa adımı beraber atalım. Tüm milletim buna şahit olsun….

Gelin terör meselesine köklü çözüm için birlikte çalışalım. Biz bu çağrımızda samimiyiz. En küçük bir riya yok. Derdimiz bağcıyı dövmek değil üzümü yemek.’’

Bu sözler, Tayyip Erdoğan’nın AKP 4.olağan konğresi ve kongreden bir gün sonra tekrarladığı sözlerdir.

Kürt sorunu’nun siyasal gündemi belirlediği, devlet ve gerilla kuvvetlerinin kıran kırana sürdürdüğü çatışmaların en uç noktasında, devletin yürütme organının en tepe noktasında bulunan yetkili tarafından sarfedilmiş sözlerdir.

Tayyip Erdoğan ve onun AKP iktidarı’nın Kürt sorununun çözümü ve her iki tarafıda tatmin edebilecek bir barış ortamının yaratılması konusundaki tutarsızlıklarını biliyoruz.

Buna benzer söylemlerin daha öncede tekrarlandığını ve her seferinde de çözüm adına çözümsüzlüğü dayatan bir u dönüşü ile inkarcı politikalarını sürdürmek istediğine bir değil birden çok tanıklık ettik.

Birkez daha geriye dönmek, Oslo görüşmelerinin başarısızlıgını sorgulamak, Habur’da neler oldu da sorun çıkmaza girdi ? diye yorum yapmanın da anlamı yok.

Son derece açık ve bilinen bir gerçek var. AKP iktidarı, ‘’Şişe’den çıkan Kürt cini’’ini  çıktığı şişe’ye kapatmak için elinden ğelen her şeyi yapmasına karşın başarılı olamamıştır.

Başarısızlığının, başaramayacağının da uzun süredir farkındadır. Çözüme ilişkin ortaya attığı ve seferinde biri diğeriyle çelişen tüm önerileri, toplumun hiçbir kesimini ikna etmeye yetmemiştir. Yetmemiştir çünkü ; Soruna ilişkin ilkeli, tutarlı ve bir o kadar da kararlı bir duruşu olmadığı gibi, köşe taşları belirli netleşmiş bir çözüm politikası da bugüne kadar olmamıştır.

Ulusal taleplerin göz ardı edilerek ‘’din kardeşliği’’ safsataları ile sorunu çözme hayallerinin başarısızlığı artık iyice anlaşılmıştır.

AKP 4. olağan kongresinde bizzat başbakan tarafından ortaya atılan ve ilk defa üstüne basa basa Özellikle ‘’Ana muhalefet partisi’’ CHP’ye yapılan ‘’gelin birlikte çözelim’’ önerisini bu anlamıyla bir kez daha ve belki de son kez ciddiye almak gerekiyor.

Bu önerinin ciddiyeti, CHP’nin öneri karşısındaki tutumu ile doğrudan ilgilidir.

CHP’DE BEKLENEN…

CHP’nin AKP önerisi karşısında ne yapıp  yapmayacağını kestirmek kolay olmasa gerek.

CHP, buğüne kadar izlediği politika ile AKP’den de beter tam bir kafa karışıklığı içerisindedir.  Parti’nin yetkili organlarının Kürt politikasına ilişkin ortak anlayış içerisinde olmadıkları bilinmektedir.

Kemal Kılıçtaroglu’nun ‘’yeni CHP’’si, Deniz Baykal CHP’nini aşmak istese bile bunun kolay olmadığı görülüyor.

Bir gün önce ‘’Oslo görüşmelerine karşı değiliz’’ diyen ve hemen arkasından da ‘’amaaa…’’ diye bir çekinceyle ‘’görüşmeler açık yapılsın’ ’(!) gibi olmayacak duaya amin diyebilen bir CHP’nin ne yapmak istediğini kestirmek gerçekten kolay gözükmüyor.

Bir yandan ‘’Oslo görüşmelerine karşı değiliz’’ diyeceksin, ama öte yandan kalkıp, ‘’Oslo’da ‘’Terör’’le anlaşma yaptınız diye basın açıklaması yaparak kamuoyuna ‘’belğe’’ gösterip halkı kışkırtmaya çalışacaksın…

Dersim Milletvekili Hüseyin Ayğün’ün, PKK gerillaları tafından alıkonulması üzerine partide yaşanan olaylar ve bu konuda parti içerisindeki çalkantı, Hüseyin Aygün’ü partiden istifa aşamasına kadar getirebilmiştir. Hüseyin Aygün’ün, o günden bu yana kamuoyu önüne çıkmıyor olması bile başlı başına bir soru işareti olarak ortada durmaktadır.

CHP Kört sorununun çözümü konusunda ne yaptıgını bilmez bir politikasızlık içerisinde kıvranmaktadır. Parti içerisindeki Ulusal kanat bu konu da MHP’den de beter bir şövenizm le sorunun demokratik yollardan çözümü konusunda ayak diretmektedir.

Her şeye karşın AKP’nin CHP’ye yaptıgı öneri, Kemal Kılıçtaroğlu tarafından ‘’kapımız’açık’’ diye cevaplandırılmış olsa bile, bu önerinin CHP’yi için için kaynatacagı, kim bilir belkide partinin bölünmesine kadar götürebilecek çalkantılara vesile olacagı göz ardı edilmemelidir.

İktidar partisi AKP tarafından CHP’ye yapılan bu son teklif, CHP’nin, Kürt sorunu konusundaki samimiyetini bir kez daha test etmemiz için son derece ciddi bir sürecinde başlangıcı olacaktır.

Bu öneri aynı zamanda CHP’nin Kürt sorunu konusunun çözümü yönündeki samimiyeti açısından da önemlidir.

AKP tarafından kendisine yapılmış bu önerinin CHP açısından son derece ciddi bir fırsat oldugunu belirtmek durumundayım. CHP, kendisini ciddi bir çözüm partisi olarak ortaya koymak istiyormu ? Öneri karşısındaki tutumu bu sorunun cevabını da da verecektir.

AKP tarafından kendisine yapılmış olan önerinin üstüne üstüne giderek Çözüm konusunda dayatıcı ve israrlı olması, kendisine yapılan bu öneriyi yapanların elinden alarak açık, net ve kararlı bir biçimde ona karşı savunarak onu zorlaması için önemli bir fırsatın kapısı aralanmıştır.

Ana muhalefet partisi olmak, tek başına meclis’teki milletvekili sayısı ile değil, ülke sorunlarına aklı selim çözümler  üreterek yol gösterci ve ufuk açıcı politik tespitler yaparak olunuyor. CHP’nin bugüne kadar hiçbir konuda kendi içinde tutarlı ve anlaşılır bir önerisi olmamıştır. Bu anlamıyla, Bugüne kadar görülen tablo, TBMM içerisinde yada sokak’ta iktidara alternatif güç CHP değil BDP olmuştur denilebilir.

Bekleyip göreceğiz. CHP’nin Kürt sorunu ve barış’a ilişkin tavrını yada tavırsızlığını bekleyip öğreneceğiz.

Bakalım ne çıkacak…

CHP, ya var olmaya devam edecek,’’bin yıllım muhalafet’’ini sördürecek, yada, hızla eriyecek, bölünü parçalanarak bir avuç CHP’liler topluluğu olarak kalmaya devam mı edecek…

CHP'nin Kürt sınavındaki başarı yada başarısızlıgı bu anlamıyla belirleyici bile olacaktır.