Şuanda 293 konuk çevrimiçi
BugünBugün3073
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10797
Bu ayBu ay10797
ToplamToplam10479221
kemale ermiş emperyalist kadınlar PDF Yazdır e-Posta


12 Eylül faşizmiyle Komünist- Kemalistler sardı her bir yanı…

Cumhuriyet mitinglerinin çoğunluğundaydılar...

Sosyalizimden umudunu kesen nice sosyalistler, Kemalist olarak, sığ siyasette yazdılar, çizdiler,  emperyalizme karşı olarak ‘kapitalizm kahrolsun’ pankartlarında buluştular, eylemler yapıyorlar…

Komünistliğin kitabını okumuş komünist-Kemalist erkeklerin emperyalist –Kemalist kadınlarla  ortak noktası da kemalizmdir…

İyi anlaşırlar..

Kemalizm’in sığ  yaşamında  büyüyen  rütbesiz –sivil kadınlar  o kadar çok ki..

Türk bayrağını evine perde yapan, balkonundan sallayan…

Onlar 71 darbesinin  ‘milli demokratik devrimcileri’ olan Madanoğlu’nun (*)kuşağını yaşatmaya çalışanlar…

Buradan da anlaşılıyor ki, bugünün komünist Kemalistleri işte o kuşağın ulusalcı , kıt siyasetinden medet buluyorlar..

‘Milli Demokratik Devrimciler’ sözü her şeyi anlatıyor..

Demokratik sosyalistlerle birlikte ‘milli solcular’  büyüdü…

O dönem komünistlerin kitaplıklarında Doğan Avcıoğlu’nu okumamak bilgi eksikliğiydi… Tek adamların okunduğu dönemler…

‘Bu kitapları okumayan tartışmasın’ diyen aydınlar vardı!..

(*) bu satırın yazarı Kemalist- komünist bir babanın çocuğu olarak, evlerine gelen onunla sohbet eden Madanoğlu’nu  solcu general olarak düşünmüştür uzunca yıllar … sol darbeye inandırılmıştır!.. İnanmıştır da!...

O dönemde Devrim Gazetesi  var… Bu dönemde Aydınlıkçılar ve Hrant Dink’in ölümüne işaret eden Sol Kemalist yayınları var…

Ceketler değiştiğinde her şey tüm çıplaklığı ile ortada..

Madanoğlu kadrosunu destekleyen o kafalar bugün yine Kemalist devrimciler, sosyalistler olarak varlar!..

Sosyalist düşünceyi her daim benimseyip, Kemalistliğin giysisinde darbeci kafalar onlar.

Generallerin tutuklanmasını eleştirirler,bilmem  kaç tane alt kadrosundaki masum elemanların yargılanmasına isyan ederler.

Oysa ki, Devrimciler vardı liderlerinin sözlerini yerine getirip, liderleri dışarıda onların ise her biri fikir sucundan F tipi cezaevlerinde yıllardır tutuklu kalmalarını görmezler. Kardeşlerine, eşlerine yapılan zulümleri de..

Faili meçhul cinayetler mi, hiç ilgilerini çekmez…

DİŞİ TÜSİADLAR

Erkek TÜSİAD’ların,   hükümeti protesto ilanları verdiği Ecevit günlerinin yansımaları bugün dişi TÜSİAD’lar,   ‘laik düzeni korumak’ sözleriyle  hükümeti  uyarıyorlar…

Ekonominin nabzı TÜSİAD’lar dişileşti… Önemli holdinglerin ağalarının yerine hanımları koltukları kaptılar…

Onlar Emperyalist –Kemalist kadınlar….

Sarı-kızıl saçları, ojeleriyle, döpiyesleriyle siyaset nabzında holdinglerinin reklamlarında, kadın olarak kadına dair suskunluklarını korudular…

Kemalizm’e sığınan  kadın patronlar,  hükümete,  şehit askerlerle ilgili olarak tırnaklarını da  çıkarıyorlar…

Anneler ayırımda…!

PKK’lının annesinin anne olduğunu unutup; asker annesine cenaze süresince sahip çıkan  demeçleriyle…

 

 Şehit anneleri de isyanda artık…komutanları sözleriyle dövüyorlar!...

ONLAR İTİBAR PEŞİNDELER!

Kadınların hakları yerine kendi itibarlarının peşinde olan Kemalist- Emperyalist –anne- kadınlar onlar…  

Kemalist kadınlar,  dede iktidarından sonra ağabey olan Erkekleri koltuklarından yer ederek, fabrikaların başına geçmeyi başardılar da, ‘kadına dair hiç söylemleri yok’

Birçoğu yurtdışında çok dilli ülkelerde eğitimlerini aldılar…  Birkaç dil bildikleri halde, ülkenin çoğunluğunda yer alan Kürt dilini görmezden geliverdiler…

Kemalist kafanın yerli sermayesi yerine dünya sermayesi ile evliliklerinde, tek tip olmayı nasıl başardılar anlamak mümkün değil..

Bunların yatak odalarında bile Kemal portresi vardır…

Peki fabrikalarında kadınlar ne alemde?!

Öyle ki, iktidarın adı Erkek olunca,  kadınların hamile kalması bile işsizliğin nedenidir… Ve/yahut kadın ve çocuk işçiler düşük maaşlarla çalıştırılır… Merdiven altı sektörün baş işçileridir. Kadın ve çocuk aynı kategoridedir; çocuk gibi her şeyin üstesinden gelemez kadın.

Erkek patronlardan hiç de farkları yok… Hala kadınlar fabrikalarda yok sayılıyor; cinsel ayrımı da devam ediliyor…

Bilmem kaç dilli olarak emperyalizmin kaynağında dans eden kadınlar gün be gün holdinglerin bünyesinden fırlıyorlar…

Onlar cumhuriyet dedelerinin yarattığı yerel sermaye adıyla büyüyen dedelerin torunlarıdır…

Engin Erkiner’in bir sözü çok ilgimi çeker…

“Son yıllarda cumhuriyet çocuğu olan bazı komünistler sosyalizmden umudu kestikten sonra o boşluğu Kemalizm’e sarılarak doldurdular…  “   

Siyasette ve ekonomide aktif olan   Kadın patronlar ise;

Sürgün ve soykırımda yok edilen kadınlardan asla söz etmezler, zira katil bir babanın çocukları olarak, onların kanından patron olmuştur dedeleri…

 

Bakınız,

Ermeni soykırımının ardından Ermenilerin fabrikaları şehir ağalarını yarattı…  Sabancı ve Koç gibi patronlar doğdu..

Bugünkü torunları emperyalist kadınlar olarak Türkiye siyaseti ve ekonomisinde yer alıyor…

En önemli kaynaklar ellerinde… Kadın örgütleri kurucuları, kadına eğitim veren vakıfların sahipleri olarak kadını yok sayan kadın patronlar onlar…

Vatan bayrak adıyla mülkiyetçi kadınlar olarak ‘kadın kimliğini’  asimile etmekte başrolcüler…

Ünlü emperyalist-Kemalist kadınların ellerinde yerel ve görsel televizyonun da sahipleri iken, iktidarcı pencerelerinden Reklam piyasasında insan kaynaklarında insanın kaymağını yemek için eleman yetiştirirler…

    

Erkek savaşlar kadını bedeninden vurunca, emperyalist –Kemalist kadınların her biri patlamaya hazır bombalardır…

Onuncu yıl marşında kalıp, hala gençliğe hitabı ile beslenirler…

Partileri de Atatürk’ün CHP’sidir…

Ölümlere karşı kafa tutarlar döpiyesli çok dilli suretleriyle…

Ölümün adını koyamazlar…

Uludere katliamına cevap arayan TÜSİAD Kadın Başkanı Ümit Boyner,   terör lanetlerinde kalem kırar nice anaların yüreğinde…

Ne garip!

Yazılı ve görsel yayınlar ellerinde olan emperyalist kadınlar taraflı yayınları ile hükümetin temiz elleridir…

Onlar emperyalist kadındır, patrondur ve işçisidir kadınlar…

Kadının katledilmesine seyircidir emperyalist kadınlar!...   

Paylaşım Savaşın da kurulan ‘Kadın Amele Taburları’nı savunur emperyalist kadınlar…

 

Farkında bile olmadan Hitler’in projesini yaşatırlar!..

Kadınlara eğitim kampları kurmuş dünya faşistinden  beslenmek neyin nesidir? Hatta daha da eşitçi olmak bakımından olsa gerek! Cinsiyetçiliği  ortaya koyan hem kadın hem erkek  örgütlerinde başkanlık ve yönetimlerinde görev alırlar..

Para genleriyle… 

Kadınları ucuz işgücü ile çalıştıranlar onlar…

Ondan mıdır Türkiye’de son yıllarda Erkek holdingler dişileşti… Bıyıklıların sertliğinden kadın estetiğine doğru yöneldiler…

DEVLETÇİ KADINLAR…

 Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı dünyanın en güçlü 10 iş kadını arasında imiş...Fabrikasındaki on kadının hakkını vermiş mi ki!..

Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Milliyet grubundan tutun da kanal D, CNN İnternational ve Doğan Yayın holding, CNN Türk haber kanallarının projelerindeki kadındır…

Aynı zamanda AYDIN Doğan Vakfı’nın  , Aydın Doğan Vakfı Kadın Girişimcileri Derneği’nin  kurucu üyesi Yalçındağ …

Bu kadar güçlüler…

Hem kadın örgütlerini kuracaksın hem de  kadının istismarına karşı susacaksın… hatta içinde rol alacaksın!

Ne; tecavüz, şiddet, faili meçhul cinayetlerde oğullarını ve kocalarını kaybeden analar, -cumartesi anneleri- ne de açlık ücretinde çalışan kadın işçiler umurunda…  Kadın adına kurdukları vakıflar ve girişim grupları ile gündemde yer alırlar sadece…

Emperyalist kadınların kıskacında kadın yok sayılıyor daha ne

Diyelim …

Oysa o güçlerinden kadına dair kullansalar,    cumartesi annelerinin, kadın istismarının, haklarının sesi olurlar, çözümde yer alırlar.

 Ezilen, şiddet gören kadınları, evlilik programları yerine reyting kaygısı olmadan kadınlara dair programlarıyla  kadınların gücü , olabilirler..

 İyi de  Vicdan o zaman emperyalist kadınlar olmaz    

 

 

////

(*)“12 Mart 1971  darbesine giden süreçte Doğan Avcıoğlu'nun çıkardığı Devrim gazetesi etrafında toplanan ve içlerinde 27 Mayıs Darbesini yapan Millî Birlik Komitesi'nin gerçek lideri Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun da bulunduğu "Milli Demokratik Devrimciler onlar…o dönemin siyasi partilerinin demokrasi anlayışının bir oyalamaca olduğunu ileri sürerek ulusçu-devrimci yöntem olarak ifade edilen ilkeler doğrultusunda parlamento dışı muhalefeti savunuyorlardı. Devrim gazetesinin genel yayın yönetmeni Hasan Cemal   "ulusalcı" subayları ikna ederek onlarla birlikte bir "Milli Demokratik Devrim" darbesi yapmak olduğunu yazdı.