Şuanda 259 konuk çevrimiçi
BugünBugün3054
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10778
Bu ayBu ay10778
ToplamToplam10479202
Adanalı Muzaffer K'yı dinler misiniz? PDF Yazdır e-Posta


Bundan bir süre önce bir grup arkadaşla sohbet ederken, içlerinden birisi ‘’iyi bir iş yaptınız, unutulmak üzere olan, üstünün kapatılmasına ramak kala, bir pisliği açığa çıkartarak kelimenin tam anlamıyla deşifre ettiniz’’ dedi.

Bu konuşmanın üzerinden birkaç gün geçti geçmedi, Adana’dan Muzaffer K. adlı tanımadığım bir arkadaştan bir e-post aldım. Bizim(!) pislik diye sözünü ettiğimiz Mihrac URAL’dan söz ediyordu.

‘’Mutlaka konuşalım’’ diye ısrar eden Adanalı devrimci Muzaffer K.. cep telefonunu da bırakmış, kendisiyle mutlaka kontak kurmamı rica ediyor, anlatacakları önemli şeyler olduğunu söylüyordu.

Aradım.. Birkaç gün sonrası için, msn üzerinden karşılıklı konuşmak üzere anlaştık.

Muzaffer’le ( adımı ve soyadımı  açıkça yazabilirsin demesine karşın soyadını yazmıyorum)  msn üzerinden görüntülü olarak tam iki saat konuştuk. Konuşmaya başlamadan önce Engin Erkiner’i telefonla aradım ve sohbetimizi dinlemesi istedin. Telefonumu mikrofonun yanına koyarak tüm konuşmalarımıza tanıklık etmesine vesile oldum.

Muzaffer’in bana anlattıklarını aktarmadan önce kendisini kısaca tanıtmak istiyorum.

Öncelikle Acilci olmadığını söylemeliyim.

Ceyhan doğumlu bir arkadaş. Karşıyaka Sinan Paşa mahallesinde otururken, evleri MHP’li faşistler tarafından taranarak yaralanıyor. 1980 öncesi bir süre, Adana Çukobirlik’te çalışmış, Çukobirlik’te ‘’sarı muzo’’ olarak biliniyormuş.

Ali Çakmaklı ve Cumali Ayhan’ı orada tanıyor. DY taraftarı olarak bir süre hapiste de yatmış.

İçerde DY’den ayrılarak  DS saflarına katılıyor. Hapisten çıkar çıkmaz kendi arkadaşlarıyla konuşarak Hatay’ın Yayladağ ilçesinden yaya olarak Suriye’ye,  oradan da Şam’a geçiyor (1980 ‘in son aylarında) El tallim el lügat el arabiya adlı bir okula kendi imkanlarıyla kaydolarak Arapça öğrenmeye çalışıyor ve bir öğrenci yurdunda kalıyor.

Muzaffer K, kaldığı öğrenci yurdu da dahil olmak üzere birkaç kere yakalanarak Muhabarat’ın merkezinde sorgulanıyor.

 

MUZAFFER K’YI KİM SORGULUYOR DERSİNİZ?

Sorunun cevabı Muzaffer’in kendisindedir. Şam’da üniversite yurdunda kalırken, Mihrac URAL, askeri bir araçla gelerek muzafferi Muhabarat’ın merkezine götürüyor.

Mihrac URAL’ın geldiği askeri aracı kullanan kişi, Kırıkhan’lı Ahmet AKMAN. Yanlarında Hatay’lı Kemal Askeri de var.

Sorgu sırasında Mihrac URAL koltuğa kurularak Muzaffer’in  hangi örgütte olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Alevi olup olmadığını soruyor. Ayağını denk alması gerektiğini de hatırlatarak  tehdit ediyor ve burada Acilciler’den başka kimse barınamaz haberin olsun diyor. ‘’Bizimle çalışırsan sana her türlü yardımı yapar kolaylık sağlarız’’ demeyi de ihmal etmiyor tabi....

Sorgu sırasında Mihrac URAL’ın yanında bir başkası  daha var. Muzaffer bu kişiyi taaa Adana’dan tanıyor. Bu kişi’nin adı Selahattin TANYELİ’dir.

Selahattin TANYELİ’nin kim olduğunu Muzaffer’e soruyorum. Aldığım cevap son derece ilginç...

Selahattin TANYELİ, 1980 öncesi Adana’sında DY taraftarı olarak bilinen bir mühendis. Adı geçen dönemde, bugün adı Aslantaş olan  Toptaş Fabrikası’nda mühendis olarak çalışmaktadır. 1980’den hemen sonra Suriye giden ve Mihrac Ural ile birlikte Muhabarat merkezinde devrimcileri sorgulayan bu kişinin kısa aralıklarla Suriye’ye giriş çıkış yapması bile  kim olduğu konusu da yeterli bir cevaptır aslında.

Selahattin TANYELİ, 12 eylül’den bir süre sonra, bundan 7-8 yıl öncesine kadar İstanbul SEFAKÖY’de kuyumculuk yapıyordu. Muzaffer K. Bu noktaya da haklı olarak dikkatimi çekti. 

Düşünsenize, adam mühendis. 12 Eylül’ün  ilk günlerinde Suriye’ye gidiyor, Muhabarat merkezinde Türkiye’den gelen devrimcilerin sorgularında bulunuyor. Onlara, Alevi misin? Sünni misin? diye soruyor ve Acilciler’le birlikte çalışmaları gerektiğini söylüyor.  DY taraftarı olarak bilinen bir Mühendis’in  12 Eylül’le birlikte Suriye’ye giriş çıkış yapabilmesi bir yana, bir süre sonrada mühendisliği bırakarak kuyumculuk yapması da bir öncesine göre daha da ilginç ve  daha düşündürücü...  

Selahattin TANYELİ’nin İstanbul’da kuyumculuk yaptığı yerin SEFAKÖY olması da tesadüf olmamalı.

Sefaköy, adı geçen dönemde devrimcilerim yoğun olarak bulunduğu ve faşistlerin giremediği bir bölge olarak bilinirdi.

Yeniden Muzaffer K’ ya dönüyorum. Muzaffer’in, Suriye gizli servisi Muhabarat’ın merkezinde, Mihrac URAL ve şürekası tarafından (Suriyeli Muhabarat elamanlarıyla birlikte)  sorguya çekilmesi, su bile verilmeden, kendileriyle çalışması için baskı yapılması bir yana, Muzaffer’in bu sorgu sırasında, Mihrac Ural’a tehditleri karşısında verdiği cevaplarından da  bahsetmeyeceğim.

Muzaffer’in, her türlü baskıya rağmen Muhabarat’la  çalışmayı reddettiğini belirtmekle yetineceğim.

Muzaffer K, Şam’da bir defa değil birkaç kere sorgulanıyor. ‘’ Bana yapılanları 32 sene oldu unutmadım’’diye anlatıyor. Muzaffer, kendisine yapılan tüm baskıları  daha sonra, Şam’da,  Abdullah ÖCALAN ve Paşa GÜVEN’e da anlattığını söylüyor ve o zaman Abdullah ÖCALAN’ın kendisine ‘’ayıptır, böyle bir şey nasıl yapılır’’dediğini de anlatıyor.

Türkiye’de, bundan 18 sene önce, Mihrac Ural’ın bir çömeziyle karşılaştığını ve ona  ‘’ Bu adam (Mihrac Ural) bir gün Türkiye’ye dönerse eğer, onun kellesini kopartıp babamın tarlasına dikeceğim’’ dediğini anlatıyor.

Muzaffer K. Son olarak bana nasıl ulaştığını anlatıyor. Özellikle Bedri Yağan ile ilgili yazdıklarımı okuduktan sonra yazılarımı takip ettiğini ve bu siteye her gün birkaç kere girmeye başladığını ve tüm yazıları ezberlercesine okuduğundan söz ediyor. ‘’Laptop’u elime alıyorum Adana’da karşılaştığım tüm arkadaşlara bu sitede yazılanları okumalarını tavsiye ediyorum’’ diyor.

Senin yazıların sanki benim beynimi okuyor, ben tam 32 senedir bunları düşünüyordum ve senin yazılarını okumaya başladıktan sonra, gördüğüm eski arkadaşlarıma,’’görün işte böyle yürekli devrimciler var’’ diyorum diyor.

Muzaffer K, 6 sene Suriye’de kaldıktan sonra Kıbrıs üzerinden tekrar Türkiye’ye dönüyor ve devrimci yaşamına devam ediyor. Kendi bölgesinde, Ökkeş ve Osmaniye’li Remzi G ile birlikte ‘’MÜCADELE’’ dergisinin bürosunu açıyor.

Baştan da belirttiğim gibi Muzaffer ile yaptığım konuşma 2 saat kadar devam etti. Konuşmanın sonlarında, gerçek ismini yazıp yazamayacağımı sordum.’’ Ben ne söylemişsem sonuna kadar sözümün arkasındayım, adımı da soyadımı da yazabilirsin’’ dese de, soyadını yazmamaya karar veriyorum.

Muzaffer K, bana Suriye’de Muhabarat merkezinde Mihrac Ural tarafından sorgulanan kişinin sadece kendisi olmadığı, Adana’da Mihrac Ural tarafından Muhabarat merkezinde sorgulanan kendisi gibi en az 7-8 kişinin daha olduğunu da söylüyor.

Muzaffer’e, bu konuşmanın özetini yazmam için bana bir referans verip veremeyeceğini soruyorum. ‘’Veririm elbette’’ diyor ve ekliyor, ‘’benim referansım. Kemal ASKER ve Cumhur BİRCAM’’ diyor.

Muzaffer K’ya teşekkür ediyorum.

Bitirmeden soruyorum.

Mihrac Ural’a sormuyorum, Selahattin TANYELİ’ni  tanıyanlara soruyorum.

Kim bu adam?

Mihrac URAL ile birlikte, Şam’da ‘’el muhabarat’’ın merkezinde, devrimcileri sorgulayan ve onlara ‘’Acilciler’le birlikte çalışırsan sana her türlü kolaylığı sağlarız’’ diyebilen ve 1980 öncesi dönemde, Adana’da DY taraftarı kılığında dolaşan mühendis, kuyumcu(!)  adam kim?