Şuanda 336 konuk çevrimiçi
BugünBugün2394
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10118
Bu ayBu ay10118
ToplamToplam10478542
YÖK'ün paralı askerleri ve ODTÜ PDF Yazdır e-Posta


Başbakan’ın ODTÜ ‘’ziyareti” yankıları devam ediyor.

Bitmeyecek...

Öyle gözüküyor.

Bir süre daha devam edeceğe benziyor.

2500 kişilik bir koruma ordusu ile üniversite’ye gelen bir başbakan düşünebiliyor musunuz?  Bu TC’nin başbakanıdır. Geliyor ve yoğun bir protesto eylemi ile karşılaşıyor.

Gaz ve coplarla devam eden bir çatışmanın hemen ardında başlayan polemik savaşı artarak devam ediyor.

Toplantılar, basın açıklamaları, kınamalar vb. derken sıra rektörlere geliyor.

Sözüm ona ‘’bilim’’adamları ya, söyleyecek sözleri olmalı...

Bilmem kaç üniversite rektörü, ODTÜ’lü öğrencileri kınıyor ve başbakanlarına ‘’destek’’verip öğrencilerini tehdit ederek ‘’demokrasi’’ye sahip çıkıyorlar.

Aman ne güzel.

‘’Demokrasi aşığı’’ prof’larımızdan da zaten bu beklenirdi.

Kendilerine yakışanı yapıyorlar.

Geçmişte de yaparlardı, şimdi de yapıyorlar. İktidar kimin elindeyse onun sazını çalmak genlerinde var.

Kenan Evren geleneğinden geldikleri çok açık. ‘’Sahibinin sesi’’ olmalarına karşın, ‘’bilim’’ adamı olduklarını sanıyorlar.

Prof.  titri’nin arkasına sığınarak, mahalle bakkallarının bile asla kabul etmeyecekleri bir hafiflikle, hazır ol’da tekmil veren rütbesiz asker kılığına bürünüyorlar.

Her devrin ‘’adam’’larıdırlar.

Çok değil bir kaç gün önce gazeteler yazı. 12 Eylül döneminde Asker talimatlı ‘’bilimsel’’ tespitler yaptıklarını yazdı. ‘’Kart-kurt’’ sözünden ‘’Kürt Kürt’’ türeterek, Kürt’ün, ‘’asil kanlı Türk’’olduğu ‘’tezi’’nin yüklü para karşılığında uydurulduğunu yazdı. Adı geçen dönemde, TV ekranlarında, ‘’sevgili vatandaşlarım’’ diye boy gösterip ahkam kesen Prof. Kılıklı tetikçilerin çoğu, bugün emekli olup  köşelerine  çekildiler. Adlarını hatırlayan kimse kaldı mı?

Sanmıyorum. Unutuldular, hala yaşıyorlarsa eğer, ‘’canlı ceset’’ten farksız olmalılar.

 

Tarih tekerrür ediyor. İktidarlar değişti, erk’in sahipleri değişti, oyuncular değişti... Kurumlar değişmedi ama.

Badem bıyıklı prof’lar dekan oldular, rektör oldular, YÖK oldular. Kurumsallaşmış kurumların tepelerine yerleştirildiler ve ‘’Demokrasi’’cilik oyununda kimi sahnelerin dekorlarını değiştirerek oyuna devam ediyorlar.

‘’Terör’’ uzmanı tetikçiler, araştırmacı gazeteciler, yalan üreticisi karanlık adamların sıfatları değişmiş olsa da rolleri değişmedi.

İyi güzel de ODTÜ’lüler ne yapıyorlar dersiniz?

ODTÜ’lü olmak, bugün ODTÜ’de öğrenci olmak olmasa gerek. ODTÜ’de mezun olmuş,’’devrim’’stadyumunda slogan atmış, sol yumruğunu havaya kaldırarak ‘’kahrolsun Amerikan emperyalizmi’’ diye bas bas bağırmış ODTÜ mezunu on binlerce insan var bu memlekette.

Şimdi nerdeler peki?

Büyük bölümünün bugün, devlet bürokrasisi içerisinde sorumlu mevkilerde olduğu biliniyor.

Daha dün, aynı anfilerde öğrenim görüyorlardı, aynı alanda protesto eylemi yapıyor, aynı coplarla yaralanıyor ve ‘’mücadeleye devam edeceklerini haykırıyorlardı. Bugün, parmakla sayılacak kadar az bir kesim dışında, hiç birinin sesi soluğu çıkmıyor. Okul arkadaşları, ‘’yoldaş’’ları coplanırken, gaz bombaları ile dağıtılırken üç maymunları oynuyorlar.

Sadece ODTÜ mezunları değil, Diğer üniversitelerden mezun olmuş, ‘’devrimci öğrenci’’ler de aynı durumda. Onlardan da ses çıkmıyor.

Bugün üzerinde durulması gereken asıl sorun bu olmalıdır.

Aksi takdirde, bugün ODTÜ yarın bir başka üniversite öğrencilerinin eylemlerine övgüler sıralayıp heyecana kapılmanın, aman aman fazlaca bir değeri bulunmuyor.

Devrimciliği öğrencilik yılları ile sınırlayan,öğrencilik bittiğinde kendi köşesine çekilerek  onu, gençlik yıllarına özgü kısa dönemli bir hevesin tatmini gibi sunan  anlayışın mutlaka eleştirilmesi ve nedenleri üzerine samimi tespitler yapılması gerekiyor.