Şuanda 201 konuk çevrimiçi
BugünBugün2346
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10070
Bu ayBu ay10070
ToplamToplam10478494
"özgür aşk çiye?" PDF Yazdır e-Posta


Tam da aşk-sevgi ekseninde insan’dan söz edecekken gazeteci Selma’nın anlattığı küçük anekdot şak diye yazının başlığına oturdu.

Ahmet Kaya Kültür Akademisi’ne bir kadın gelir. Kafeteryada oturan kadınlara yaklaşır: ‘’Yarın 14 Şubat sevgililer günü.  ‘’Özgür aşkı’’ı savunanlar dahil tüm kadınlar sokaklara çıkıp kadına yönelik şiddeti protesto için dans edecekler. Siz ne düşünüyorsunuz?’’ der. Kürt kadını hemen yanındakine sorar: Özgür aşk çiye?..

Özgür aşk nedir?

Gerçek anlamda Özgür Aşk meselenin özüdür...

Önce  İki İnsan arasında dolayımsız yaşanan gerçek anlamda Özgür Aşk’ın ne olduğunu irdelemeğe çalışalım.

‘’Aşkın niteliğini araştırmak, bugün onun pek seyrek yaşandığını saptamak; ama aynı zamanda bunun nedeni olan toplumsal koşulları eleştirmek anlamına gelir.’’ der Erich Fromm.

İnsanlar birbirleriyle sadece maddi ilişkiler kurmazlar.  Toplumsal ilişkilerin özü iki birey arasındaki duygusal ilişkileri de belirler. Duygusal ilişkiler; dostluk, aşk, sevgi ilişkileri de bu anlamda toplumsal ilişki kapsamındadır.

 Kadın ile erkek arasındaki duygu - cinsellik ilişkisinin düzeyi bize bu ilişkinin ne kadar doğal ve insanca olduğunu anlatır.

İki insanın sahip oldukları özellikler bu ilişkinin niteliğinde ortaya çıkar. Kendini yansıtır.

Yani aşk- sevgi ilişkisinde bir insanın diğerine yaklaşımı ne kadar insanı özellik taşıyor bunu anlarız. İnsan bu ilişkide hem kendisi olarak kalıp, hem de toplumsal bütünde nasıl var olabilir? Bunu görebiliriz.

 Yaşamda kurduğumuz ilişkiler iradi olarak kurulmuş değilse doğal yaşanması gerekenden ayrılır. Onu gizleyen bir sistemin baskısını, ideolojisini yansıtır. Dolayısıyla insani değildir. Öncelikle doğallığımızı yeniden kazanmamız gerekiyor.

 İnsan yokluğunda insan; dostluklar, arkadaşlıklar, aşklar, sevgiler kurmak istiyor. Ancak kapitalist sistemce öylesine sarılmış ki bir türlü çıkış kapısını bulamıyor. Dışındakilere haliyle güvenemiyor. Sonuna kadar güvenebileceği herşeyini paylaşabileceği insanı arıyor.  O zaman kendi kendimizle hesaplaşmak, rekabetçi sistem anlayışının üzerimizdeki pisliklerinden arınmamız gerekiyor. Yeni insan kültürünü, kendi öz dinamiklerimizle yaratmak hayal değildir.

 Buraya kadar anlatılanlardan gerçek sevgi’nin, aşk’ın insan özü’nü yansıttığını anlayabiliriz.

Aşk’ın tarifi yapılabilir mi?

Evet, aşk sevginin en uçarı, en ele avuca gelmez halidir. Duyguların, kural kaide tanımayan dizginlenemez akışkanlığı ile sevgiden ayrılır. Mantık yoktur aşk’ta

Kimse kimseye şöyle aşık olacaksın, ya da böyle aşık olunur diye reçete sunamaz. Aşk sadece yaşanır.

Kişi aşık olduğu insanın varlığından kaynaklanan içindeki duyguları gizleyemez. Karşısındakine yansıtır. Korku tanımaz. Zaten korkunun olduğu yerde aşk yoktur.

Büyük bir saflıktır aşk. Temizliktir. Aynı zamanda ruhun coşkun akışıdır. Alma verme ilişkisinde aşk vericidir.

İşte burada aşk sevgiden ayrılır. Sevgide mantık vardır. Bilinç vardır. Duyguyla bilinç yanyana yürür sevgide. Sevgi öğrenilerek büyütülebilir. Kapitalist toplumdaki aşk-sevgi ikileminden bahsediyorsak şu ana kadar bilinci ve duyguyu belirleyen koşulları da hesaba katmak gerekir.

Rekabetçi kapitalist toplum ilişkileri meta ilişkileri olduğu için sevgi de bir alış veriş ilişkisi olarak yaşanır.’’ Sen beni sevmezsen, ben de seni sevmem’’ mantığı sevginin ne düzeyde yabancılaşmanın kurbanı olduğunun en bariz örneğidir. Ne yazık ki günümüzde kendisine devrimciyim diyen. Sosyalizmi savunan. Toplumsal mücadele verdiğini söyleyenlerin kendi yaşamlarında sevdiklerinin yaşam sevincini yaratamadıklarına şahit oluyoruz.

Sevdiklerinde kendilerini bulamadıklarını görüyoruz.

 Cinselliğin abartılması sonucu doğan mutsuzluk, sürekli arayış haline dönüştü.

 Birinde karşılanan ihtiyacın diğerinde yeniden arayışa yönelmesi sevginin gerçek anlamda sevgi olarak yaşanmaması sonudur. Bir kişiyle yetinmeme, iki, üç kişiyle de değil neredeyse her gününü yeni bir partner arayıp bulmayla geçiren insanlar var. Hastalıklı bir durumdur bu.

 Üzerinde önemle durduğumuz gibi sevgi her şeyden önce karşıdakinin insanlığıyla buluşma istemidir. Onunla samimi ve içten bir ilişki kurmadır. Bu gün kullanıp yarın unutma değildir.

Böyle davranan ve bu ilişkileri ‘’özgür aşk’’ ilişkisi olarak yaşadığını itiraf eden sayısız erkek ve kadınlarla dolu ortalık. Sevgileri hep yarım kalan, birbirine inançsız, birbirini mal yerine koyan.

Kıskanan, severken hep isteyen ama kendileri için istedikleri sevgiyi bir türlü karşılarındaki insana tüm içtenlikleri ile veremeyen insanlarla dolu ortalık. Huzursuz, sinirli ve mutsuz insanlarla.

Devam edecek...