Şuanda 137 konuk çevrimiçi
BugünBugün2315
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10039
Bu ayBu ay10039
ToplamToplam10478463
15 Ağustos 1984: PKK - nereden nereye? PDF Yazdır e-Posta


Bu yazının başlığı, Eruh’dan Rojova’ya, dahası, Eruh’dan Cenevre’ye de olabilirdi.

Hepsi aynı kapıya çıkıyor.

Aradan 30 yıl geçti. 30 yıl içerisinde Türkiye’nin gündemi hep PKK oldu. Kürtler oldu. Ortadoğu oldu ve Ortadoğu konuşulurken yine Kürtler ve yine PKK oldu.

30 yıl içerisinde sadece Türkiye’nin kimyası değişmedi. Ortadoğu’nun ki de değişti.

Türkiye’de kıyım ve katliamlar oldu. 50 bin’den fazla hayat söndü. Binlerce faili belli cinayetler işlendi. Sürgünler oldu. İnsanlar yerlerinden yurtlarından atıldılar. Köyleri ateşe verildi.  Ormanları yakıldı, otlakları kurutuldu. Büyük şehirlerin varoşlarında sefalet içerisinde bir yaşama zorlandılar. Zulümler, işkenceler,zindanlar oldu.

Evet, Orta-Doğu’da değişti. Saddam diktatörlüğü sona erse de bile, Irak kan gölüne döndü, Bugün bile sokaklarında insanlar birbirlerini boğazlamaya devam ediyor.

Tunus’a demokrasi gelmedi. Milyonlarca insan hala meydanlarda ‘’demokrasi’’bekliyor.

Libya’da Kaddafi’yi sokak ortasında döverek öldürenler bugün birbirlerini öldürmeye devam ediyor.

Mısır’ı söylemeye bile gerek yok.  

Suriye’de öyle.. Suriye halkının neredeyse dörtte biri ülke dışarısında mülteci durumunda. Sokak çeteleri ve Esad diktatörlüğü kıran kırana savaşıyor ve hemen her gün yüzlerce insan katlediliyor.

Bölge’de, bölgemizde, ‘’böl ve yönet’’den önce, ‘’böl,istikrarsızlaştır,daha sonra nasıl olsa yöneteceksin’’politikası son hızıyla devam ediyor.

Bölgesel diktatörler, işbirlikçi yöneticiler ve halkların haklı taleplerini kullanarak kendi çıkarlarına göre yönlendirmeye çalışan din maskeli terör örgütleri, emperyal stratejinin değirmenine su taşıyarak bu oyunda rol alıyor, almaya devam ediyorlar.

Ortadoğu’nun Müslüman Arap alemini şöyle bir gözünüzün önüne getirin. Sözüm ona hepsi İsrail siyonizmine düşman ve hepsi Filistin halkının dostlarıdır.. Düşman bildikleri İsrail siyonizmine karşı pratikte hiçbir tavırları olmamasına karşın  sırası geldiğinde Filistin halkını kurşunlamaktan,ambargo uygulayarak Filistin devrimini boğmaktan çekinmezler,çekinmemişlerde...

Bugün, bölge bazında yaşanan hareketlilikte, sadece Türkiye örgütü olmanın sınırlarını çoktan aşmış ve bölgesel bir güç haline geçmiş bulunan  Kürt özgürlük hareketinin  büyük payı olduğu kanısındayım.

Kürt özgürlük hareketi, esas olarak 1984 yılı 15 Ağustos’un da Eruh baskını ile  siyaset sahnesine çıktı. O gün bu gündür gündemden düşmeyen, üzerinde  pek çok oyunlar oynanan bir hareket oldu. UKO’cular, Apocular, Kürdistan’ın Acilciler’i diye anıldığı yıllar oldu.

 Hakkında, söylenmedik söz, yazı ve yorum kalmadı. Gazetecisinden bilim adamına, siyasetçisinden ‘’uzman’ına, solcu’sun dan sağcısına,  herkes bir şeyler söyledi.

Haklı olarak eleştirenler kadar, karalamak, gözden düşürmek ve özgürlük hareketinin halk desteğini kesmek adına her türlü çirkinliğe pervasızca başvuranlar oldu.

Kürt özgürlük hareketi kimi zaman, dostane eleştirilere bile tahammül etmeyerek ciddi hatalarda yaptı, şiddet kullandı, sol içi cinayetlere karıştı. Uzun bir süre Türk solu diye küçümseyerek yok saydığı, Türk solunun önemli bir kesimiyle karşılıklı silahlı çatışma içerisinde bulundu. Sadece Türk solu ile değil, Kürt solu ile de çatıştı.

Aradan 30 yıl geçti.  

PKK inat ve ısrar’ın da taviz vermeden yoluna devam etti. Bugüne kadar, sol içi şiddete ilişkin bir önceki dönemde yaptığı yanlışlara ilişkin ciddi bir durum değerlendirmesi yapmamış olsa bile, bugünkü pratiği, geçmişe ilişkin yanlışlarının özeleştirisi niteliğindedir.

Kaldı ki, sadece Kürt özgürlük hareketi değil, Türk solu açısından da aynı durum söz konusudur.

1984 yılının 15 Ağustos’unda Eruh’tan yola çıkan Özgürlük hareketi 30 yıl içerisinde Irak, İran ve Suriye’de değil bütün Ortadoğu’dadır. Sadece Ortadoğu ile anılmıyor. Tüm Avrupa başkentlerinde, Washington ve Kremlin’de de  dikkatle izlenen, söyledikleri ciddiye alınan bir halk hareketi oldu.

Eruh’tan yola çıktı Ankara ile misak-i milli sınırlarını konuşuyor, Bağdat’ın, Şan’ın,Tahran’ın kapılarını zorluyor.AB, ABD ve Rusya ile Cenevre’ye yolculuk hazırlıkları yapıyor.

Bütün bu gerçekler karşısında Tayyip Erdoğan iktidarının hala meydanlara çıkarak kuyruğu dik tutmaya çalışması,’’biz pazarlık yapmıyoruz’’ yollu ajitasyonların hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur.

‘’Cin şişeden çıkmıştır’’ bir kez daha onu şişeye sokabilmek gafletine kimse heveslenmesin.