Şuanda 117 konuk çevrimiçi
BugünBugün2306
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10030
Bu ayBu ay10030
ToplamToplam10478454
Suriye'de kimden yanasın? PDF Yazdır e-Posta


Akdeniz’de ısınan sular kaynama noktasında. Başer Esad’ın Suriye’si üzerinde üç seneye yakın bir zamandır devam eden çok uluslu  savaş’ın son aşamasındayız.

Savaşan tarafların son kimyasal saldırı bahanesiyle kılıçları kınından çıkartarak nihai bir çatışmanın eşiğinde oldukları artık biliniyor..

Bundan böyle Suriye’nin eski Suriye olmayacağı gibi, savaşan tarafların  (galip, yada mağlupların) da eski konumlarından çok daha farklı bir konumda olacakları çok açık.

20 milyon civarında bir nüfusa sahip Suriye’de, iç savaşın başlamasıyla birlikte kısa sürede uluslararası bir savaş arenasına dönen ülkede 5 milyon kişi evlerini terketti. 2 milyondan fazla insan ülkeden kaçtı ve komşu ülkelerde sığınmacı olarak yaşıyor. 100 bin’den fazla insan öldü. Ülke ekonomisi çökmüş durumda. Alt yapı diye bir şey kalmadı. Yok edildi.100 milyar dolarlık bir yıkıntıdan söz ediliyor.

Din ve mezhepler arası çatışmanın karşılıklı kullanılarak olağanüstü istismar edilmesi, bunlar arasındaki ilişkilerin bundan böyle kısa ve orta vadede normalleşmesini imkansız hale getirdi.

Kürtler ve Araplar arası ilişkiler açısından da aynı durum söz konusudur.  

Suriye Kürtlerini bir kez daha eski statü ile yönetebilme hayalini kimse kuramaz. Bu süreç kapanmıştır. İster Başer Esad diktatörlüğü, isterse ‘’Özgür’’Suriye ordusu ve onun yandaşı gericiler güruhunun  Kürtler üzerindeki egemenlik hayalleri bitmiştir..

Başını ABD ve müttefikleri ile Rusya ve müttefiklerinin çektiği uluslararası Suriye savaşı nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın fark etmeyecek, Suriye, eski Suriye olmayacaktır.

Bu yazının konusu, adı geçen savaşa taraf olanların tutarsızlığıdır.

Deniliyor ki, ( sözüm ona her iki taraf da yeri geldiğinde aynı şeyi söylüyor) Suriye savaşında dış müdahaleye karşıyız. İyi güzel de, üç yıla yakındır devam eden dış müdahalelere  ortam yaratanlara da karşı mısınız? Değiller... Esad diktatörlüğünün taraftarları ABD emperyalizminin müdahalesine karşı iken, Diğerleri de Rusya ve müttefiklerinin müdahalesine karşılar. Tersinden bakıldığında gayet açık görülüyor. Her ikisi de, karşı olduklarını söyledikleri dış müdahalelerden birinin yanında durup öbürüne tavır alıyor.

Diğerlerini bilemem ama sosyalistler açısından bakıldığında böyle bir duruşun ilkeler ve anti-emperyalist olmak adına hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor.

Öyle olsaydı, Mısır’daki Sisi darbesine de karşı çıkılması gerekmez miydi?  Karşı çıkılmıyor. Oh olsun deniliyor. Mısır darbesinin gerisinde en başta ABD emperyalizminin olmadığını kim iddia edebilir? Mısır’da anti-emperyalist tutum almayacak, Suriye’de anti-emperyalist olmaya kalkacaksın..

Suriye’de, Rusya, İran ve Hizbullah müdahalesini savunacak veya bu müdahaleyi yok sayıp, ABD ve müttefikleri müdahalesine karşı olacaksın....

Aynı şekilde ABD ve müttefiklerinin Suriye müdahalesini hararetle savunurken, Rusya ve müttefiklerinin müdahalesine tavır alacaksın.

Birincisi,anti-emperyalizm maskesi altında milliyetçilik, ikincisi de, insanlık maskesi altında ümmetçilik değirmenine su taşımaktır. Ne demokrasiye hizmet ne de insanlığa...

Türkiye sosyalistlerinin Suriye politikası, ne milliyetçi, ne de ümmetçiliğin miyop ve hipermetrop gözlükleriyle gördükleri sığ açı ekseninden çok farklı olmalıdır.

Türkiye sosyalistlerinin Suriye politikası, ne Tayyip Erdoğan gericiliğinin gözyaşlarına, nede ulusalcı-milliyetçilerin sahte anti-emperyalist söylemlerine aldırış etmeksizin apayrı olmak zorundadır.

Türkiye sosyalistlerinin Suriye politikası, Esad diktasına  olduğu kadar, din tüccarı katiller sürüsü Esad muhaliflerine de aynı mesafede karşı olmalıdır.

Türkiye sosyalistlerinin Suriye politikası, genelde gerçekten demokrasi yanlısı güçler ve Kürtlerle yoldaşlık olmalı...

 Her dönemde sınıfsal bakış açısının köreltilmemesi önemlidir.