Şuanda 98 konuk çevrimiçi
BugünBugün2294
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10018
Bu ayBu ay10018
ToplamToplam10478442
İş başa düşüyor PDF Yazdır e-Posta


Yıl 1986- 87 olacak, bir arkadaşımı, ailece ziyarete gitmiştik. Siyasi konuları enine boyuna tartışıyorduk, içeride sıkılınca, hava almak için dışarıya çıkıp dolaşırken, bana, ne zaman, tekrar, devrimci durum,  tıpkı 12 Eylül öncesi gibi gündeme gelebilir? dedi. Aslında onun devrimci durum dediği, sübjektif anlamda başkaldırı kabarması, demek istedi, çünkü; psikolojik olarak silahlı başkaldırı tutarlı veya tutarsız geniş anlamda vardı. Başarılı mı? Hayır, ama vardı.

Silahlı mücadeleyi esas alma, çoğu örgütler için gündemdeydi. Ordu, önemle sol kesime gücü yettiğince saldırdı, sindirme ve silahsızlandırma hareketini 12 Eylül’de uyguladı. Bunda önemli oranda başarılı oldu. Bizler yenildik. Bazıları tek kurşun atamadan yenildi.

Bu dönemi çok iyi yorumlayan hareketler, geleceğe büyük damga vuracak şekilde örgütlenerek Diyarbakır cezaevinde olduğu gibi, direnerek doğdular. Bu gün sürece PKK olarak damgalarını vurdular.

Arkadaşımın sorduğu, önemle bize ne zaman görev düşecek, biz, ne zaman görevimizi inşa edeceğiz. O zaman gülmüştüm, biz kaybetmişiz ve yurtdışına çekilmişiz, yani, kaybettiğimizi onaylamışız. Daha, ne zaman başlayacağız diye, soru soruyoruz. Gülünç durum yani, ama, direnenin yanında olunması ve direnilmesi gerektiğini kimse sorgulamıyordu. FKBDC (Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi) bile doğarken eridi. Direnme ruhunu kendinde göremedi.

O zaman ben biraz hayalci ve alaycı şekilde, bir, yirmi yıla ihtiyaç, en az var, demiştim. Şimdi görüyorum ki, orta doğu ateş topuna dönüyor, biz, daha birlik ve beraberlik içinde değiliz. Sancılıyız kararsızız. Bu durumu aşamaz isek, bizlerin yaşam hakkını bize tanımayacaklar ve sileceklerdir.

Çok tehlikeli bir geçiş tünelindeyiz. Buradaki patlama herkesi yakacaktır. Birlik süreci, din, ırk, cinsiyet,  silahlı, silahsız, Kürt, Türk, Rum, Alevi, Sünni demeden, Anti- kapitalist ve Anti- Emperyalist yapının oluşması ve bu doğrultuda kurulan parti ve oluşumlar içinde var olan gücümüzle yerimizi almamız gerekiyor.

Geçmişte cetvelle haritası çizilmiş ülkelerin, tekrar, yeniden cetvellenmesi söz konusu, Irak, Suriye, Lübnan ve diğerleri bundan nasibini alacak. Yoksul ve zenginin olduğu, ezen ve ezilenin bulunduğu topraklarda eşitlik sağlanana kadarda bu devam edecektir.

Bu savaşta, maalesef taraf olamadık, nedeni ise; Suriye’de rejimin anti demokratik ve vizyonsuz oluşu ve baskıcı uygulamaları, diğer yandan, özgür Suriye ordusu diye bahsedilen kiralık veya kandırılmış dinci katil sürüsü ve onu destekleyen Erdoğan iktidarı ve Emperyalizmin orta-doğu oluşumu, dolayısıyla burada Anti-emperyalist çizgi tutmaz. Orada azınlıklara cehennemi yaşatan iktidar ve onun karşısında emperyalizmin şurası. Al birini vur ötekine.

Ülkemiz içinde, milliyetçi ve ulusalcı çizgiler, Suriye’yi savunmaya geçmeleri, global oluşumun farkında olamamaları, tutucu politikalarını devam ettirmeleri, kendilerini gerici ve konservatif bir çizgide tutmaktadır. Halbuki, Geçmişte Irak ve Saddam rejimine de aynı gözle baktılar. Saddam’ askerleri bir kurşun atmadan teslim olmuştu. Esad’da buna yakın bir durum yaratabilir. Çünkü onun için Esad ailesinin bekası önemlidir. Yani savaşmadan teslimiyeti seçebilir. Ulusalcıların taraf olduğu zemini iyi seçmesi gerekiyor.

Kitleler, son olarak Suriye’de, kimyasal silahların kullanımının ne kadar tehlikeli olduğunu görünce, ister emperyalist propaganda olsun, ister komplo, bu tür tehlikenin bir an önce uzaklaşmasını istemektedir. Bunu aynı zamanda dünya kamu oyu da böyle algılamaktadır.

Kontrolü kaybetmiş bir Suriye rejimi yerine, ister bölünmüş veya değişmiş tek iktidarı ve iktidarları sorumlu görmek istiyorlar. Esad rejimi önemle bitmiştir. Bunu son darbeyle noktalayacaklar. Ben buna sevinmiyorum, hatta üzülüyorum. Daha demokratik bir geçişle örnek demokratik bir ülke yaratıla bilinirdi, bu fırsat üç yıl önceye kadar vardı, ama, artık çok geç.

Şimdi bu karmaşa, savaş tam olarak çıkarsa, Türkiye’ye yansıyacak, o zamanda, şeriatçı İslamcı kesimle, sıkıntılı bir dönem yaşayabiliriz, tıpkı, geçmişte MHP gençliğini karşımıza çıkardıkları gibi. Yüce devleti koruma adına, siz buna, polis teşkilatını ve askeriyeyi deyin, yıpratmamak için, iktidar erkinin bekası uğruna kurbanlık inançlı koyun sürüsü meydanlara satır ve pala’lar la çıkarılarak kelle indireceklerdir.

İçsel olgu haline gelmiş emperyalizmin, bekası için milyonlara varan kurban verilebilir. Eğer biz bu sürece girersek onlarda gelir açıkça işgal ederler. Kendi bankalarını, fabrikalarını ve tüm yatırımlarını garanti altına alırlar.

Tüm, devrimci,  demokrat ve aydınlara, tüm, anti- kapitalistlere büyük iş düşmektedir. Bu anlamda iş başa düştü, arkadaşlar.