Tarihimizin yüz akları yoldaşlarımızın anılarını yayınlamaya devam edeceğiz demiştik ve Nebil Rahuma’dan sonra sıranın Mehmet KOÇ yoldaşımızda olduğunu yazmıştık.

Bu bir görevdi.

Kıbele yayınlarından piyasaya çıkan ‘’Mehmet Koç BİR ÖRGÜT BİR HAYAT’’ adlı kitap bu görevi yerine getiriyor.

Malatya’nın Hekimhan ilçesinde başlayan hayat hikayesini Paris’te noktalayan yoldaşımızın ilginç ve bir o kadar da alınması gereken derslerle dolu yaşam hikayesinin, gelecek kuşaklar aktarılmasının mutlaka gerekli olduğunun bilinci içerisindeyiz.

‘’sol beni adamlıktan insanlığa dönüştürdü’’ sözü, Mehmet KOÇ yoldaşımızın, ölümünden birkaç gün önceki son sözlerinden biriydi.

‘’Adamlıktan insanlığa dönüştüm’’ diye özetlediği yaşam hikayesinin içerisinde, Hekimhan Bilfer maden işletmelerindeki sendikal ve siyasal mücadele, Hasan Basri TEMİZALP tarafından örgütlü yaşam içerisine çekilmesi, İlker AKMAN yoldaşımızla görüşmeleri. Beylerderesi katliamı ile birlikte tutuklanarak hapsedilişi, Adana cezaevinde Mehmet Fatih ÖKTÜLMÜŞ ile anıları.  

Aynı cezaevinde Filistinli gerilla Rasmi El Ergan ile kurduğu ilişki... Cezaevi çıkışından hemen sonra Ankara’ya yerleşerek, Ankara Belediyesinde başlayan işçilik ve örgütsel yaşamı bulunuyor.

Sevgili yoldaşımız Mehmet KOÇ’un, dönemin Ankara Belediye Başkanı Vedat DALOKAY ile ilişkileri, bugün hala, Ankara’nın simgesi olmaya devam eden Sıhhiye meydanındaki Hitit güneşi anıtı’nın yapımı aşamasında, Başkan Dalokay ile yaptığı pazarlık(!)  anıt içerisine   kaynak makinesi ile yazdığı, ‘’Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa kadar savaş’’ sloganının hikayesini, hasta yatağında heyecanla anlatırken, çukurlaşmış gözlerinde parlayan sevinç ve mutluluğun parıltılarını yeniden görür gibiyiz.

Mehmet KOÇ, çok az devrimciye nasip olan bir hayat yaşadı. Hiç beklemediği anda ve ‘’kırk yıl düşünseydim aklıma gelmezdi’’ dediği olaylarla karşılaştı. Yoldaşım dediği ve öyle zannettiği insanlar tarafından ihanete uğradı. ‘’Devrimcilik bu değil devrimci böyle olmamalı’’, diye düşündüğü anlarda ve içinde yaşadığı, kendi tabiri ile’’ iki yüzlü sahtekarlıklara’’ bile sabrettiği anlar oldu.

Zaman zaman umutsuzluğa düştüğü anlarda  bile, devrimci değerlere  karşı güveni hiçbir zaman sarsılmadı.  Kim olursa olsun, devrimci değerleri çiğnediğine inandığı herkesin karşısına dikildi ve söylenmesi gereken sözünü söylemekten geri kalmadı.

‘’Bunlardan bir bok olmaz, bu adamlarla bi arpa boyu yol gidilmez artık’’ dediği örgütünden 1987 yılında, bir grup yoldaşıyla birlikte ayrılarak, Türkiye komünist emek partisi’’ (TKEP) saflarında mücadelesine devam etti.‘’Çeteciler’’ diye adlandırıp yollarını ayırdığı eski ‘’yoldaşları’’ tarafından tehdit edildi, hakarete uğradı ama hiçbirini ciddiye almadı ve birlikte ayrıldığı yoldaşlarına da ‘’ciddiye almayın, bu tavırlarıyla onlar, bizim ne kadar haklı olduğumuzu onaylamış oluyorlar diye telkinlerde bulundu.

Acilciler örgütünden ayrıldıktan hemen sonra Türkiye’ye dönerek TKEP saflarında mücadele etmek için hazırlıklara başladı. Ülkeye döndü ve  adı geçen dönemde ülkede kurulmasına çalışılan  solun birliği çalışmalarına katıldı ve BSP’nin  yönetiminde bulundu. Yerel seçimlerde BSP Çankaya belediye başkan adayı oldu.

Mehmet KOÇ yoldaşımızın, ülke içindeki çalışmalarını kendi anlatımlarından ve ülke içerisinde birlikte mücadele ettiği yoldaşlarının anlatımlarından öğreneceğiz.

Mehmet KOÇ’un Orta-Doğu’daki yaşamını da elbette anlatacağız. .Onun, Orta-Doğu’da bulunduğu döneme tanıklık eden dönemin önde gelen devrimcileri olduğu kadar, hemen her örgütten binlerce militan da bulunuyor. TKEP Genel Sekreteri Teslim TÖRE başta olmak üzere, dönemin KURTULUŞ örgütü önderlerinden Mahir SAYIN’ın M. Koç ile ilişkileri ve Mehmet KOÇ yoldaşımızı anlatımları da yine adı geçen arkadaşlarımızın anlatımlarından öğreneceğiz.

Mehmet koç yoldaşımız, ilerleyen yaşına aldırmaksızın enerji dolu umutlu ve heyecanlı bir kişilikti. Dostlarını seven, yoldaşları için her şeyini feda edebilecek kadar fedakardı.

Mehmet KOÇ yoldaşımızın hayat hikayesi tarihimizin güzellikleridir. Bizler, tarihimizin güzel insanlarını, fedakar yoldaşlarımızı anlatmaya devam edeceğiz. Güzel insanlarımızı anlatırken, güzelliklerimiz arasına sinmiş korkak, sahte ve geçici ‘’yol arkadaşlarımız’’ın adlarını anmasak bile, onların, bu güzellikler içerisinde sırıtarak tüm çirkinlikleriyle ortaya çıkacaklarını biliyoruz..

Yoldaşımızın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

İbrahim YALÇIN-İrfan DAYIOĞLU